Bizim millet düzgün insan sevmiyor sevgili okur. Bak bu kesin, bu net. İyi, ahlaklı, düzgün insan olmaya çalıştığında ya kaile alınmıyorsun ya sevilmiyorsun. Yahu “fenomen” deyip tepelerine çıkarttıklarının tamamına yakını ya kara para aklayıcısı ya uyuşturucu taciri çıktı ya… Pesss!
Milyon takipli hesaplar, envai türlü işler, reklam anlaşmaları, dizi oyunculukları, program sunuculukları, adamları alıp bi Allah diye tapınmadıkları kalmıştı (tövbe yarabbim) şimdi beraber çekilen fotolarını ayıklıyorlar ulan bizim de mal varlığımıza el konur mu acaba diye. İnanılmaz komik. Ya daha düne kadar story atıyordunuz ya beraber? Ne oldu?
Yalnız ülke yaşayanlarının durumu içler acısı hakikaten. Bir ülke dolusu insan düşün, yaşayanların büyük çoğunluğu neyi tutsa elinde patlıyor, ya kusura bakma da sevgili okur, ahahahahahahaaa çok komik yahu. Hiç zeka kırıntısı, en ufak öngörü-içgüdü falan kalmadıysa demek… Bunların önüne atıyorsun bi ufak video, biri sümüğünü koluna siliyor mesela, aaa ne kadar samimi ve içten biz de çocukken böyle sümüğümüzü yerdik falan deyip bağırlarına basıyorlar, sonrası işte… Görüyoruz sonrasını… Bunlar beni “fazla elitist ve halktan kopuk” bulanlarla aynı kitle olmalı. Çünkü hayatında hiç yer sofrasında oturmadıysan, giderin yok.
Yemin ediyorum acımak istiyorum ama o da olmuyor, sirk gibi ortam “suyundan da koyun” deyip izliyorum vaziyetleri.
Sevgili okur, kendini soyutla bunlardan. Hakikaten bir bulaşıcı aptallık söz konusu. Lütfen, bak lütfen diyorum. Mutlaka kitap oku, film izle, sergiye git, tiyatro, bale, opera, sinema, konser, bütçene göre nerede ne bulursan katıl. Mutlaka zihnini açacak bir şeyle ilgilen. Yandan ufak tefek bir takım derslere başla. Bu bilgisayar olur, dikiş olur, yemek kursu olur, siyaset tarihi olur farketmez. Hiç önemi yok, maksat bir şeyle ilgilenmek, ne hoşuna gidiyorsa. İsmek kursuymuş, açık öğretimmiş, uzaktan eğitimmiş farketmez, ayırma. Mutlaka bir şeyle ilgilen, zihnini dolu tut. Sosyal medyayla mümkün olduğunca az ilgilen. Başkalarının ne yaptığıyla vakit kaybetme. Spor yap, sağlıklı beslen, müzik dinle, kitap dinle, hayvan besle. Bulmaca çöz, sudoku oyuna, puzzle yap. Fotoğraf çek, blog yaz, öykü yaz, şiir yaz. Kitapçı gez, kütüphane gez, sanat evi gez. Değişik atölyelere katıl. Takı yapma atölyesi, cam atölyesi, taş boyama ne bulursan. Yaşadığın şehrin tarihi sokaklarında yürü, mimarisini araştır, oku…
Her ne yaparsan yap bu tüketen, kalitesiz, vasıfsız kalabalıktan soyutla kendini. Kendini koru. Dimağını koru. Kapılma bu rüzgara. Çünkü etrafımız bunlarla sarılı olduğundan bu normaliymiş gibi gelebilir bir zaman sonra insana ama değil. İnsan böyle bir canlı değil sevgili okur. Bu saçında dolardan bugidilerle yer sofrasında kuymak yiyip sonra bağrına vura vura ağlamalar falan çok acayip şeyler. Böyle bir realite yok. Hayat böyle bir şey değil.
Kendini bu seviyesizlikten ayıkla.
Aman diyeyim sevgili okur, aman! Kendini koru.
Bu hafta Blu TV’de MASUM dizisini bitirdik. Başrollerinde Haluk Bilginer ve Nur Süer var ve böyle bir şey olamaz. Mü kem mel! Tek kelimeyle mükemmel. Mutlaka izlemesin, mutlaka. Blue TV aboneliğin yoksa internetteki film-dizi sitelerine bak, mutlaka bir yerde denk getirirsin. Çok kaliteli, ağzımız açık izledik. Şahane!
The Crown yeni sezon geldi Netflix’e, ona bir bakarız mecbur ve Klüp’ün yeni sezonu elbette çünkü Fırat Tanış ve müthiş oyunculuğu… Netflix demişken Ricky Gervais’in talkshow’larını izledin mi? İzlemediysen kaçırmamalısın.
AKM’nin programını kontrol et zaman zaman. Güzel şeyler çıkıyor, eminim zevkine göre bir şey bulabilirsin.
Storytell’de Anthony Horowitz’den The Word is Murder dinlemeye başladım. Şimdilik iyi gidiyor.
Yabancı dizi olarak Young Wallender’ın birinci sezonunu bitirdik. Çok güzeldi. “
Burrata çok sevdiğim bir peynir ve hem domatesle antipesto tabağı olarak, hem salatada çok beğeniyorum. Markette sadece Buffa markasının vardı ve ona Napoli Antica diye bir marka daha eklenmiş. Önyargılı olmayalım diyerek denedik ama güzel değildi, denemeseydik dedirtti. Sen Buffa markasından şaşma ve hatta denk gelirsen Truffle mantarlı olanından al. Domatesleri büyük tekerlekler olarak kes, üstüne burrata, üstüne zeytinyağ ve fesleğen. Ben biraz da çörek otu serpiyorum. Yanında bir kadeh şarap, mesela Suvla Papaskarası… Ben kolitim yüzünden içemiyorum sen iç benim yerime de sevgili okur.
Kendini ayık tut sevgili okur. Dinç, aydın ve parlak. Bu kafalar bize lazım.
Güzel bir hafta dilerim.
xxx
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 20 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperel.com
www.mehtaperel.wordpress.com
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
instagram.com/mehtaperel
X.com (twitter)/mehtaperel
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server'lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap'lı adreste yazılarımı güncelliyorum)