Hayatta birçok şeyi yaşarız.
Kötü yaşanmışlıklara kader deriz.
İyi şeylerde ise; "Çok çalıştım, çok uğraştım, ben başardım" deriz.
Kötü tecrübeler edindiğimizde; "Ben bunu ne yaptım da hak ettim" diye yukardan hesap sorar, iyilerinde ise teşekkür etmeyi aklımıza getirmeyiz.
Çok mu tabii, sağlıklı olmak?
Mutlu olmak?
Hayallere ulaşmak?
Ne düşünmeliyiz?
"Benim seçimim değildi dünyaya gelmek, seçen ve gönderen uğraşsın" mı demeliyiz?
İsteyen düşünsün, ama bu hiçbir şeyi değiştirmiyor.
Nefes alıyor musun? Demek ki herşeye devam ediyorsun.
Sadece‚ "İnsan" dediğimiz kılıftan çok şey beklemememiz lazım.
İnsan gibi insan diyoruz ya hani, mizah yapıyoruz sadece.
Yok öyle bir şey çünkü.
İnsan gibi insan dediklerimize gönderilmedi mi onca kitap?
Yapması ön görülmeseydi yasaklanılır mıydı onca günah?
Bu sebepten rahat olmalı.
Beklentileri azami tutmalı.
Hepimiz yaşıyoruz hayat serüvenimizde aynı duyguları.
Sanki biri geliyor ve yer halımızı tutup çekiyor.
Yersiz havada kalıyorsun.
Öyle bir aşağıya doğru çekiliyorsun ki.
Uçmuyorsun, resmen düşüyorsun.
Ama önemli değil.
Ne kadar basit okuyunca değil mi? "Ama önemli değil!"
Ama gerçekten önemli değil.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü‚ "Tecrübe dediğin, işte tam da böyle birşey" diyor Eda.
"İster 1 kere, bir sene, ister 7 kere, 7 sene olsun, tecrübe böyle ediniyor ve sonucu ne olursa olsun her zaman bir artı getiriyor’.
Demek ki neymiş?
Nefes alıyor muyuz? Devam ediyoruz...