Annenin ortamda olmayışı, tıpkı içimizdeki “ben”in yok olması gibi bebek tarafından yokluk yani “ölüm” duygusu olarak algılanır. Kendi klinik deneyimlerimizde bu duyguyu “sanki ruhum çıkacak gibi oluyor” şeklinde ifade eden çocuk sözleri çok etkileyicidir. Obje devamlılığı 10. ayda kazanıldığı halde annenin ortamda olmadığı halde varlığını sürdürebiliyor olacağının algılanması 3. yaştan önce kazanılamaz hatta bu süre ayna nöronların kaybolduğu 5 ve bazı çocuklarda 7. yaşın sonuna
kadar uzayabilir.
Anne-çocuk ilişkisindeki bu özel durum, sıklıkla annenin çocuğu şımartıyor olmasıyla suçlanmasına yol açar. Çünkü çocuk annesinin yanında daha talepkar davranır. İstediklerini adeta kendinden istiyormuşçasına annesinden ister. İsteklerinin illa annesi tarafından karşılanmasını bekler. Hatta istediğinin anne dışında biri tarafından karşılanmasına itiraz eder. Aksi halde, huzursuzlanır, hırçınlaşır. Annesinin yokluğunda ise sessizdir, uysaldır. Anne ile bebek arasındaki “ayna” yansıma gerçeği bilinmiyorsa, bu durum sıklıkla “bebeğin annesini kullandığı” ya da annenin “bebeği kendisini kullandırtacak biçimde şımarttığı, yüz verdiği, tepesine çıkarttığı” şeklinde yorumlanır. Dolayısıyla anne çevre tarafından suçlanır. Bu bakış açısı çocuk beyninin gelişmesini bilmeyen yetersiz yetişkin mantığı ürünüdür.
Çocuk beynini bilmek şart değildir. Kaldı ki, beyin hala bilinmezliklerini sürdürmektedir. Önemli olan, çoğunluğun gösterdiği davranışların “doğal” olduğunun bilincinde olmaktır. Doğal olanı koşulsuz kabul edip, doğaya karşı olmayan çözümler üretmektir. Bu şekilde, beyin örselenmeden gelişebilir. Aksi tutumlar, güneşi doğudan batırmaya benzer.
Bu dönemde, çocukta “kendine güven duygusunun gelişmesini engelleyecek” yorumuyla annenin şefkatli koruyucu davranışlarının eleştirilmesi de yetişkin mantığının yanılmasıdır. Bebeğin henüz “kendi” yoktur ki, “kendine güveni” olsun. Esas kazanılan duygu, kendine değil, anne aracılığıyla başkalarına güven duygusudur.
Başkalarına güvenebilmek, en zor kazanılan fakat en kolay kaybedilen duygudur. Bu zor kazanılan duygu, annenin koruyucu-kollayıcı tutumuyla kazanılır. Anneye bağlanmanın doyurularak tamamlanması da anneye olan güven duygusunun yeterliği ile mümkün olabilir. Güven içinde olduğunu hissetmek beyin gelişimi için elzemdir. Bu duygunun verdiği güven içinde çocuk araştırma sevinci (exploratory joy) ile korkmadan çevresindeki uyaranlara yaklaşabilir.
Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin, Davranışlara Söz Geçirmek