Bebekler, fiziksel ve ruhsal gelişim süreçleri ile doğru orantılı olarak çeşitli davranışları da kazanırlar. Oturması gerekirken oturamıyorsa, yürümesi gerekirken yürüyemiyorsa, sizinle göz teması kurması gerekirken kuramıyorsa bu tür durumlarda acil olarak bir uzmana başvurmak gerekiyor.
Bebeğinizde herhangi bir davranış bozukluğu farkettiğiniz anda bir uzmana başvurmak yerine zamanla düzelir anlayışı sergiliyorsanız bu durumda gerçeği reddederek kendinize bir savunma mekanizması kuruyorsunuz demektir.
Ebevyenlerin, aşikar olan bir gecikmeyi reddedmesi ise tamamen beynin otomatik olarak başvurduğu bir yöntem olarak biliniyor.
Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin, bebeklerin gelişim sürecinde sorun yaşanması halinde ebeveynlerin gerçeği reddetmesini şöyle yorumluyor:
Bireyin çaresiz kaldığı hallerde beyin kendini bu şekilde korumaya alır. “Umutlarımız bizden sonra gömülmelidir” şeklinde yaşamsal önemde olan umudun korunmasıdır. Böyle bir durumda, savunma mekanizmalarını kırmadan çözüm üretmelidir.
Bakış açısı değiştirilebilir
Ebeveynlerin reddini değiştirmek için çaba harcamak yerine, bilakis onların umutlarını korumalarına süre tanımalıdır. Bu süre içinde bebekteki gelişme geriliği konusunda zaman kaybetmemek adına ayrıca girişimlerde bulunmalıdır. Bu bir başkaldırış şeklinde olmak yerine durumun doğru yönetilmesini gerektirir. Yani, anne reddi kırmaya vereceği emeği, redde rağmen girişimde bulunmak için durumu yönetmeye vermelidir. Bu mücadelede yaşayacağı sıkıntı, gerek reddi kıramamaktan dolayı, gerekse bebeğindeki gecikmeye müdahale edememekten dolayı hissedeceği sıkıntıdan az olacaktır.
Ebeveynler çocuktaki gelişme geriliği konusundaki çırpınışlarına karşı bir duruş sergiliyor olmalarına rağmen, kendileri de durumun farkındadırlar. Dolayısıyla baş edemeyecekleri bir durumun farkındalığıyla sıkıntı içindedirler ve kendilerinin de yardıma ihtiyacı vardır. Savunma mekanizmasına başvuran bireylerin, diğerlerince olumsuz olarak algılanan davranışları böylece anlaşılmış olur ve kendilerine empati duyulur. Aksi halde, aile içi kaos ortaya çıkar. Davranışların altında yatan nedenler fark edilirse, birey kendini ve diğerlerini anlayabilir.
Bakış açısını değiştirebilir, sorunlarına gerçekçi çözüm üretebilir, kendini ve diğerlerini doğru yönetebilir. Dolayısıyla yaşam kalitesini yükseltebilir. Davranış mekanizmalarını anlamaktan uzak öneriler, davranışı yönlendiremez. Diğerlerini anlamayan hiçbir yöntem, ne kadar mantıklı görünürse görünsün davranışları yönlendirmede başarılı olamaz. Bunlardan biri çocuğu “yetişkinmişçesine” değerlendirmektir. Yetişkin için mantıklı ancak çocuğun anlayamayacağı öneriler çocuk davranışlarını yönlendirmede işe yaramaz. Hatta bu şekilde çocuk gelişmesi örselenir.
Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin/Davranışları Söz Geçirmek