Mektup
“Kızım 8 yaşında. Bebekliği aşırı sakindi. Anaokulu ile birlikte aşırı bir inat ve takıntıları ortaya çıktı. Odasını temizletmiyor, eşyalarının yerini değiştirtmiyor. Aşırı tepkili. Sık sık sinir krizi geçiriyor. Çantasını kapattığında fermuar sonuna kadar gelmeli, ayakkabısını bağladığımda çok sıkı olmalı, perde yarım durmayıp tam çekilmeli gibi tutturukları var. Aşırı yalan söylemeye başladı. Sert çıkıştığımızda çok daha kötü oluyor.”
Takıntılı davranışların diğerleri açısından mantıklı bir açıklaması yoktur. Fakat takıntılı davranışa yönelen birey için anlamı büyüktür. Birey ölüm kaygısı hissetmektedir. Bu davranışları yapmazsa ölümle yüz yüze kalacağı, yok olacağını hisseder. Bu davranışlar sayesinde yaşama tutunabilmektedir. O nedenle, diğerleri için mantıksız ve gereksiz olan bu davranışlar onun için yaşamsal önemdedir.
Böyle bir durumda yapılması gereken, bireyin kendini rahat hissettiği gibi davranmasına fırsat tanımak olmaktır. Bir başka deyişle, bireyin yaşama tutunmasına destek vermek onun tarafında olarak güvenebileceği bir liman oluşturmaktır. Takıntı yaşam kalitesini düşürür. Ancak kaygı giderilmediği sürece onu rahatlatır. Ona dayanabileceği bir güç olmak, anlaşıldığını ve takıntılı davranışlarının hoşgörüldüğünü ima etmek kaygıyı azaltarak takıntı hafifletir.
Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin