Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt, "Obsesif Kompulsif Bozukluk"; yani takıntı hastalığının kişiye ızdıraplı bir hayat yaşattığını söyledi
Doç. Dr. Erhan Kurt Kurt, Türkçeye “Saplantı Zorlantı Bozukluğu” diye tercüme edilen hastalığın halk arasında “takıntı hastalığı” “titizlik hastalığı” veya “evham hastalığı” terimleri ile adlandırıldığını belirtti.
Az tanınan ve tedavi başvurusu düşük bir hastalıktan söz ettiklerini belirten Kurt, şunları söyledi: “Çünkü hafif derecede belirtileri olan hastaların çoğu doktora başvurmamakta ve bir kısmı da hastalığını gizlemektedir. Ayrıca toplumumuzda bu davranışlar, ‘ne kadar titiz kadın’, ‘evini bal dök yala’ ‘ne kadar düzenli ve tertipli çocuk’ ‘ne kadar dikkatli adam’ diye desteklenmekte ve onaylanmaktadır.
Halbuki evine bal döküp yalamaya niyetlendiği kadının hemen her gün bütün gününü evini temizlemekle geçirdiğini, daha insanlar kapıdan girmeden alarma geçtiğini, çocuklarını her gün baştan ayağa temizlediğini, ellerini saatlerce sabunla yıkadığını bilmemekte; ızdıraplı hayatından haberdar olmamaktadır."
Doç. Kurt, her yaşta ve cinsiyette görülen hastalığın klinik özelliklerini ise obsesyonlar, yani takıntılı düşünceler; kompulsiyonlar yani obsesyonları ortadan kaldırmak için yapılan eylemler ve kaçma/kaçınmalar olarak açıkladı.
Üçlü tedavi öne çıkıyor
Hastalığın tedavisinde ilaç ve bilişsel davranışçı terapi seçeneklerinin hastanın durumuna ve tercihe göre uygulanabildiğini söyleyen Kurt, “Terapide üç unsur üzerinde durulmaktadır. Bilişsel terapi ile düşünce sistematiği ve bilgi işleme sürecine müdahale edilmekte (obsesyonlar), davranışçı terapi ile hastanın aşırı biçimde yaptığı davranışlar (kompulsiyonlar) azaltılmakta ve kaçma/kaçınma davranışı önlenerek hastanın kısıtladığı fonksiyonlar artırılmaya çalışılmaktadır. Unutulmaması gereken; bu işlemlerin hastanın aktif katılımı ile yapıldığıdır. Yani terapi hastaya uygulanan değil hastayla birlikte uygulanan bir işlemdir” dedi.