Bugün bütün haber portalları aynı haberle sallandı. Bayrampaşa'daki Mustafa Itri İlköğretim Okulu'na devam etmekte olan 66 aylık bir ilkokul birinci sınıf öğrencisi, aynı okulda üçüncü sınıfa gitmekte olan 9 yaşında bir çocuk tarafından feci şekilde dövüldü. Dayak yiyen 5,5 yaşında bir erkek çocuk, döven ise 9 yaşında bir kız çocuktu. Kız, küçük çocuğu okulun tuvaletine sokup, çırılçıplak soyduktan sonra tam 15 dakika boyunca şiddet uygulamıştı.
Bu haberin patlaması üzerine Bayrampaşa’daki Mustafa Itri İlköğretim Okulu'na gittik. Kapıda üzerinde görevli üniforması olmayan iki kişi, hiçbir şekilde basın mensuplarının geçişine izin verilmeyeceğini söyledi. “Görevlilerden” genç olanı, okulda teknik eleman olduğunu söylüyor ve elinden geldiğince kibar davranmaya çalışıyor ancak ne görevde olduğunu hatırlamakta zorlanan ve daha ileri yaşta olanı daha agresif davranıyordu.
Kapının önünde bekleyen iki grup anne vardı. Bunlardan konuştuğum ilk gruptaki anneler, panik içerisinde okuldan ve müdürden çok memnun olduklarını söylediler ki henüz soru sormamıştım. Velilere bu şekilde konuşmaları konusunda okul müdürü tarafından tembihlenip tembihlenmediklerini sorduğumda, sadece basınla konuşulmaması konusunda ikaz edildiklerini, içeride Milli Eğitimin müfettişleri olduğunu ve bunun dışında herhangi bir konuda uyarılmadıklarını söylediler. Bu esnada kapıdaki yaşı daha ileri “güvenlik” görevlisi ile göz kontağı kuruyor, “bir şey konuşmuyoruz” diye yüksek sesle ona doğru sesleniyorlardı.
Konuştuğum ikinci grup veli, daha sakin ve soğukkanlı davrandı. “Aslında okuldan, öğretmenlerden özellikle müdürlerden çok memnunuz, inanır mısınız çocuklarımızı bu okula yazdırmak için ev taşıdık, ikametgahımızı bu okula uygun hale getirdik. Bu okulun SBS başarısından haberiniz var mı? Özellikle okul müdürü Gürsel Çapraz geldikten sonra, okulun bütün her şeyi değişti. Sekizinci sınıfta olup da dersleri zayıf olan öğrencilere Gürsel müdür hiçbir ücret almadan ders verdi. Çocuklardan hiçbir yeri tutturamayan bile teknik okullara girdi, burası böyle bir okul” diye okula ve yönetime dair fikirlerini söyledikten sonra, asıl sıkıntılarına sıra geldi.
“4+4+4 Ü İSTEMEYENLERE GÜN DOĞDU”
Velilerden bir tanesi söze şöyle girdi;
“4+4+4 konusu herkesi birbirine düşürdü. Burada dayak yiyen çocuk 66 aylık olduğu için, konu okul içindeki bir olaydan çıkıp, yasanın doğruluğu yanlışlığına sürüklenmek isteniyor. Sabahtan beri bütün kameramanlar burada, kavga çıkarıyorlar, cep telefonlarıyla çekmeye çalışıyorlar.”
Bir diğeri söze giriyor; “Burada kavga olay çıkarmak için gazeteciler çok çaba sarfetti ama olmadı. Bir kameraman üzerimize yürüyüp, ben sizin yerinizde olsam burayı yakarım yıkarım diye bağırdı, o esnada sabahçı olan çocuklar okuldan çıkıyorlardı ve kameramanlarla muhabirlerin yarattığı gerginlik yüzünden çocuklar daha fazla huzursuz oldular.”
Bundan sonrasında veliler daha kolay konuşmaya başladılar; “Sabahtan beri akrabalarımız komşularımız arıyor, iyi okul diyordun çocuğu bu okula yazdırmak için kendini yırttın ne oldu diye soruyorlar. Çocuklarımız burada sekiz sene okuyacak, buradan diploma alacak çocuklarımızın mezun olacağı okulun adını, bir problemli çocuğun yarattığı münferit bir olay yüzünden karalamaya ne hakkınız var?”
Bunun üzerine, ısrarla gerçekten okuldan memnunlar mı yoksa sonrasında çocukları okul idare işleriyle problem yaşamasın diye mi bu şekilde konuştuklarını sordum. Annelerden bir tanesi, okulun duvarında asılı olan ve üzerinde GURUR TABLOMUZ yazan afişi gösterdi. Altta oldukça kalabalık bir isim listesi vardı.
“ESKİ MEZUNLAR NÖBETTE”
“Bu okul gerçekten çok başarılı bir okul, öğretmenler ve müdür çocukların başarısı için kendini parçalıyor. Ancak gazeteciler "4+4+4 yanlış oldu" diyebilmek için 9 yaşında kimbilir ailesinde ne yaşadığını bilmediğimiz problemli bir çocuğun yaptığı tek bir olayı alıp büyütüyor. Hem okulu karalıyorlar, hem burada olay çıkarmaya çalışıp, öğrencileri huzursuz ediyorlar. O çocuk okuldan atıldı. Ama gazetecileri atamıyoruz.”
Velilerle vedalaşıp okuldan ayrılırken, okulun önündeki taşın üzerinde oturan ve okulun öğrencisi olmayan gençlere nereden taksi bulabileceğimizi sordum. Kibarca taksi durağını tarif edip, çekim yapıp yapmadığımızı sordular. Ne video ne fotoğraf hiçbir şey çekmediğimizi, burada çocukları ya da aileleri germek için bulunmadığımızı söyledim. Gençler, külhanbeyi bir tavırla “Çektirmeyiz zaten” dediler.
Okulun eski mezunları okullarını korumaya gelmişler…
Haber: Mehtap Erel