Yazın gelmesiyle kendisini gösteren güneş dünyayı ısıtırken tenimize değen ışınlarla d vitamini sayesinde kemiklerimize direnç kazandırıken psikolojik etkileriylede ruh halimizi etkilemektedir.
Güneşli havalarda hissettiğimiz o coşkulu enerjik havamız elbette ki güneş ışınlarının bazı hormonlarımızı uyarmasıyla alakalı...
Güneşli olmayan günlerdeki durgunluk, o hep hissettiğimiz hafif melankolide gök yüzünün renginin hormonlarımız sayesinde rumhumuza etkisdir.
Şöyle ki; Yağmurlu havaların her zaman insan psikolojisi üzerinde duygusal bir durgunluk, hüzün ve karamsarlık çağrışımı yaptığı bir gerçektir. Kapalı havaların vücut kimyasına etkisi ortada fakat insanların koşullanmaları bu etkiyi dahada arttırmaktadır.İnsanlar bazen yağmurlu havalara romantik anlamlar yüklerken kimisi de hüzün ve karamsarlık hissettirdiğini düşünür. Böylece duygular daha da yoğunlaşır
İnsanların hüzünlü ve de karamsar hissetmesinin sebebi enerji kaybı hissi ve hüzünlü olaylarla kapalı havayı eşleme, birleştirme eğiliminden kaynaklanır. İnsanlar sosyal öğrenmede edindikleri bilgi birikiminde dayalı olaraktan duygularını programlarlar. Nihayetinde yağmurun insanlarda ağlamaklı yada hüzünlü duygular bıraktığını hepimizin bilinç altında edinilmiş bilgi olarak görmekteyiz. Bir tür duygu transferansı gibi duygu çağrışımı gerçekleşmektedir.
Güneşin açmasıyla birlikte güneşin mutluluk hormonları olarak adlandırdığımız seretonin ve noradralin hormonlarının tetiklenmesine sebep olduğu da bir gerçektir. Hissettiğimiz mutluluk, coşkunluk ve neşe güneş ışığının tenimizdeki bu harikulade etkisi ile bizi enerjik, dinç ve pozitif duygularla doldururken aynı zamanda bizleri depresyon riskinden de uzaklaştırmaktadır.
Madem coşkunluk duygusu hormonal iniş çıkışlara bağlı ne yapmalıyız?
Hormonlar dış etkilerle sağlanabilirken kendi kendimizin duygulanımlarındanda iniş ve çıkış gösterebilmektedir. Güneş ışığının salgılanmasına sebep olduğu seretonin ve noradralin hormonları çikolata ve çilekle de sağlanabilmektedir.
Günlük yaşadığımız deneyimimizden anlaşılacağı üzere karanlık olunca beyindeki epifiz bezleri melatonin salgılamaya başlıyor. Melatonin, vücudun gevşemesini, metabolizmanın yavaşlamasını sağlıyor böylece uyku moduna geçiyoruz. Zaten kapalı havalarda hissettiğimiz karamsar ve hüzünlü duygularda işte bu durumun sonucunda oluşmaktadır.
Hava durumu ne olursa olsun insan kendi kimyasını kendi oluşturmaktadır.
Önemli olan gök yüzünün rengi değil içinizin rengidir.
Hissettiğiniz yaşta, hissettiğiniz havadasınız. Önemli olan kendimizi gün boyu mutlu hissetmek sürekli coşkunluk içinde olmak değildir. Önemli olan hayatın coşkularını hüzünlerini mutluluklarını ve acılarını yaşamak ve hayatın bizlere sunduğu duyguları dolu dolu sağlıklıca yaşamaktır. Ve yağmurlu kapalı havalar sokaklarda yürümek için eşsiz zamanlar olduğunu da unutmayın.
UZ. PSİKOLOG NECATİ KARAKAŞ