Yanlış kullanıldığı için mikroplar akıllandı
DOKTORA SORMADAN ANTİBİYOTİK ALMANIN 8 ZARARI
Antibiyotikler herhangi bir bakteri (mikrop) tarafından, başka saldırı yapan bir mikrobu öldürmek veya çoğalmasını durdurmak için kullanılıyor. Bitkilerden elde edilebildiği küf mantarlarında bulunan bazı maddelerin geliştirilmesiyle de elde ediliyor. Ancak antibiyotiklerin doğru kullanımı konusunda ciddi sorunlar var. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yaser Süleymanoğlu, antibiyotiklerin doktora danışılmadan kullanılmasının başlıca 8 zararı bulunduğunu belirterek, bu zararları şöyle sıralıyor:
- Antibiyotiklere karşı vücutta direnç oluşuyor ve ilacın etkinliği azalıyor.
- Böbrek ve karaciğer fonksiyonları olumsuz etkileniyor.
- Kemik iliği ve bağışıklık sistemi baskılanıyor.
- Mantar ve parazit enfeksiyonları artıyor.
- “Süper enfeksiyon” ve hastalık derinleşiyor. Örneğin, basit bir üst solunum enfeksiyonundan sonra zatürre, sinüzit veya orta kulak iltihabı gibi hastalıklar gelişebiliyor. Bu tip apse gelişirse buna süper enfeksiyon deniyor.
- Kanlı ishal meydana gelebiliyor.
- Çocuklarda diş sararması görülüyor. Anemi ve astım hastalığı tetikleniyor.
- Çocukların büyüme süreci engelleniyor.
Mikroplar da akıllandı
Yaklaşık 60 yıldır ilaç sanayisinde ciddi gelişmeler olduğunu, ancak mikropların akıllı yapısı antibiyotiklere karşı direnç oluştuğunu belirten Dr. Yaser Süleymanoğlu, “Antibiyotiklere direnç oluşması şu anlama geliyor: Antibiyotikler, kullanıldıkları hastalık gruplarına karşı önceleri etkiliyken, gereksiz yere kullanım sonucunda bu etkinliğini kaybediyor. Hasta ilacı kullanmasına rağmen faydasını göremiyor” diye konuştu.
Antibiyotiklere karşı direnç oluşması halinde, artık o antibiyotiğin mikroplara karşı etki edemeyeceğini bu nedenle de her bakteriye uygun antibiyotik kullanılması gerektiğini ifade eden Dr. Yaser Süleymanoğlu, şunları söylüyor:
“Hastalığa neden olan etkenin bulunması ve bu etkene karşı etkili olacak antibiyotiği bulmak için bir ‘Kültür-Antibiyogram Testi’ adı verilen laboratuvar testinin yapılması gerekiyor. Antibiyotikler hiç bir virüse karşı etkili değildir. Yani viral hastalıklarında antibiyotiklerin yeri yoktur. Daha kötüsü bazı bakteri ve mantarların çoğalmalarına sebep olabileceği için zararlıdır. Enfeksiyon hastalıklarının bir bölümü virüslere bağlı olduğuna göre, her ateşli hastaya hemen antibiyotik vermek son derece yanlıştır. Farenjit, Grip, nezle gibi virüslerin neden olduğu hastalıklara karşı etkili değillerdir. Ateş düşürücü ya da ağrı kesici etkileri yoktur. Antibiyotikler mutlaka doktor tarafından uygun olarak kullanılmalıdır. Bilmeden kullanılan antibiyotikler hastalığı iyileştirmezler, hatta vücuda bir çok zarar da verebilirler. Antibiyotiğe bağlı ağır kanlı ishal, deri egzamaları, hazım problemlerini kliniklerimizde çok görüyoruz.”
Türkiye'de tedavi maliyetinin yüzde 50'sini oluşturuyor
Türkiye'de antibiyotiklerin reçetesiz verilmesi nedeniyle birçok uygunsuz durumda kullanıldığına değinen Dr. Yaser Süleymanoğlu, şu bilgileri veriyor:
“Ülkemizde antibiyotiğe karşı direnç çoğalmıştır. Ülkemizde olduğu gibi ABD ve Avrupa’da gereksiz antibiyotik kullanımı istatistik çalışmalarda hayli fazladır. Türkiye'de net rakamlar olmamakla beraber antibiyotik kullanımı Avrupa’ya nazaran daha yüksektir. Antibiyotikler halen ilaç ile tedavi maliyetlerinin yüzde 50’sini oluşturuyor. Antibiyotik tedavi rejimlerinin yaklaşık yüzde 20-50’sinin uygunsuz olduğu belirtiliyor. Antibiyotiklerin sık ve uygunsuz kullanımının yarattığı en önemli sorun şüphesiz dirençli mikroorganizmaların oluşmasıdır. Bu mikroorganizmalar özellikle hastane enfeksiyonlarında önemli rol oynuyor. Uygunsuz antibiyotik kullanımı dirençli mikroorganizmaların oluşmasını arttırıyor. Bu dirençli mikroorganizmaların tedavisi için yeni ve daha yüksek teknolojiler kullanılarak geliştirilen pahalı antibiyotikler kullanıldığı için da tedavi maliyetleri yükseliyor. Maliyetlerdeki artış yeni ve pahalı antibiyotiklerin kullanıma sunulmasıyla daha da artacak gibi görünüyor. ABD'de hastane ilaç bütçesinin yüzde 30’unu antibiyotik giderlerinin oluşturduğu belirtiliyor. Bu ülkede antibiyotiklere her yıl ödenen para 7 milyar dolardan fazla ve bunun 4 milyar doları dirençli bakteri enfeksiyonlarına harcanıyor.”
Neden her hastaya vermemek gerekiyor?
Antibiyotik tedavisinin her hastaya verilmemesi gerektiğini, böbrek yetmezliği bulunan hastalara verilmesi halinde üre denilen zehirli maddenin yükselmesine neden olduğunu vurgulayan Dr. Yaser Süleymanoğlu, antibiyotiklerin yanlış kullanamının yaratacağı sonuçlar hakkında şunları söylüyor:
“Böbrek veya karaciğer hastalıklarında kullanılacak olan antibiyotikler iyice bilinmelidir. Çoğu defa sık kullanılan antibiyotikler, iki üç ay sonra kemik iliğindeki kan hücrelerinin tahribine bağlı derin bir anemi veya lökosit baskılanmasına yol açabilir. Bazı antibiyotikler belirli yaşlarda verilmemelidir. Mesela altı yaşından küçüklerde tetrasiklin grubu antibiyotiklerin kullanılması doğru değildir. Altı yaşından küçüklere tetrasiklin verildiğinde dişlerde kalıcı bir bozukluğa (şekil bozukluğu, renk değişimi, büyümenin durması gibi) sebep olabilir. Geniş spekrumlu antibiyotiklerin yüksek dozda ve uzun süreli kontrolsüz kullanılması, vücudun herhangi bir yerinde mantarın çoğalmasına sebep olabilir.”
Bazı antibiyotiklerin bazı ilaçlarla, yemekle, meyve sularıyla, sütle alınmaması gerektiğine değinen Dr. Yaser Süleymanoğlu, “Süt ve antiasit mide ilaçları ile etkileşen birçok grup vardır. Antibiyotiklerin pek çoğunun hamilelikte kullanması sakıncalıdır. Bazıları, anne karnındaki çocukta birçok sakatlıkların meydana gelmesine sebep oluyor. Eğer mutlaka antibiyotik vermek gerekiyorsa, güvenli olanların doktor tarafından seçilmesi gerekiyor. Antibiyotiklerin alkolle alınması son derece sakıncalıdır. Karaciğer yetmezliği, mide kanaması, anaflaktik şok dahi gelişebilir” diyor.