Şu ana kadar hep söylediğimiz gibi onlara koşulsuz şartsız sevgimizi göstermek, bir çocuğun kendine güvenini oluşturmak için izlenecek tek ve en önemli yöntemdir. Bu ise, o sırada yaptıklarından hoşlanmasak bile çocuğumuza, "Şu an yaptığından hoşlanmıyorum ama seni hep seveceğim" gibi cümleler kullanarak sevgimizi ifade etmeye devam etmekten geçer. Tabii ki bu devamlılık çok kolay kazanılmayan bir beceri gerektirir.
Özellikle de çocuğunuzun sizin onu ne kadar sevdiğinizi ve bunun hiç değişmeyeceğini bildiğini varsaymak son derece doğaldır. Evet, bu doğaldır, ama yanlıştır. Nasıl ki eşinizle olan ilişkiniz değişikliklere ve emeğe ihtiyaç duyuyorsa, çocuğunuzla olan ilişkinizin de en az aynı düzeyde beslenmeye, desteğe ve ilgiye ihtiyacı vardır.
Bütün bunların yanı sıra çocukların ve yetişkinlerin kendine daha çok güvenen bireyler olarak hissetmelerine yardımcı olabilecek birkaç genel davranış prensibi daha vardır. Bunlardan biri, yaptıklarının sonuçlarını önceden tahmin edebilmenin verdiği rahatlıkla kendine güven duyan çocuklara uygulanır. Öte yandan bu çocuklar, sonuçların değişiklik gösterdiği durumlarda da ilkinin tam tersi bir biçimde güven bunalımı yaşayabilirler.
Örneğin yatma zamanıyla ilgili olarak, okula gittikleri günlerde ısrarcı, hafta sonları ise daha esnek olursunuz. Böyle bir durumda çocuğunuz bir cuma akşamı geç yatma, cumartesi günü bir programı izleme ya da akşam yemeği sonrası çok uzun sürecek bir oyuna başlama hakkını kendinde bulma konusunda rahat olacaktır. Genel olarak kabul edilmiş sınırlar çerçevesinde de kendini güvende hissedecektir. Ancak böyle davrandığınız halde birden karar değiştirip ondan hafta sonu akşamları da düzenli saatlerde uyumasını isterseniz kendine güvenini yitirebilir. Eğer kuralları böyle değiştirirseniz tutarlı olmanızın sağladığı güvenlik duygusu her alanda riske girebilir.
Bu nedenle önceden uyarmadan ya da geçerli bir sebep sunmadan aniden kuralları değiştirmeyin. Örneğin kendinizi çok yorgun hissettiğinizi ve akşam kendinize ait zaman ayırmak amacıyla çocuğunuzun uykusunu bir saat geriye aldığınızı düşünün. Bu durum çocuğunuz tarafından muhtemelen kızgınlık ve şaşkınlıkla karşılanacaktır. Kural değişikliklerine gidildiğinde karışıklığa ve isyana sebebiyet vermemek için, eğer mümkünse kapsamlı bir uyarı ve açıklama yapmak faydalı olabilir. İsteksiz bir çocuğa, sabah işe gitmek için çok erken kalktığınızı anlatarak bu gece erken uyuyacağını söylemeniz, "Çünkü şu an yatakta olmanı istiyorum" gibi bir ifadeden çok daha anlaşılabilir bir durumdur.
Çocuğunuzun güçlü olduğu konularda onu teşvik etmeniz de önemlidir. Bir müzik aletini iyi çalıyorsa, iskambil oyununda başarılıysa, eğlenceli hikâyeler uydurabiliyor ya da üstünü tek başına giyebiliyorsa bu yeteneklerini daha çok sergilemesi konusunda onu cesaretlendirin. Eğer izlenilmekten hoşlanıyorsa çabalarını seyredip takdir edin.
Çocuğunuzun kendine olan güveni, başarı duygusunu her hissettiğinde artacaktır.
Çocuğunuzdan kendine daha az güvendiği bir alanda bir şeyler yapmasını istemektense, başardığı şeyleri yapmasına izin vermek daha doğrudur. Böylelikle çocuğunuz diğer alanlara ve yeni mücadelelere daha rahat girecektir. Şayet yeni alanda pek başarılı olamıyorsa ve bu yüzden de kendini kötü hissediyorsa, ona hemen daha iyi olduğu alanlardaki yeteneklerini sunma fırsatı verin.
Çocuğunuz kendi güvenine tutunmakta zorlandığında, ona eski başarılarını hatırlatarak ya da geçmişte üstesinden geldiği zor bir konuyu sunarak, bu sorunu aşmasında yardımcı olabilirsiniz. Mesela çocuğunuzun dans etme, yüzme ya da başka bir spor dalıyla ilgili bir başarı sertifikası, ya da bisiklete binmeyi ilk defa başardığı ana ait bir video görüntüsü ya da fotoğrafı var mı? Kendine yeterince güvenmediği durumlarda daha zor şeylerin üstesinden gelebilmek ve başarabilmek için belki de sadece bu tür hatırlatıcı şeylere ihtiyacı olabilir.
Çocuğunuzu doğrudan eleştirip düzeltmekten kaçının. Örneğin kızınız dilbilgisi kurallarına uymadan konuşuyor. Diyelim ki, "Üst kata kendim çıktımdı" diyor. Böyle bir durumda "Üst kata kendi başına çıktın, değil mi akıllı kızım?" gibi bir ifade kullanarak, söylemek istediğini düzelterek ona cevap verebilirsiniz. Önemli olan yanlışlarını sürekli yüzüne vurmamaktır. Zaten eninde sonunda doğru bir biçimde cümle kurmayı öğrenecektir. Şayet her durumda yanlışlarını düzeltmeye kalkışırsanız, sohbet etmekten bütünüyle kaçınarak, bu yeteneğini kaybedebilir.
Buna benzer olarak, arkadaşlarıyla ilgili tercihlerini de eleştirmemelisiniz. Böyle davranarak onun yargılarını eleştirmiş ve bu yüzden de özsaygısını zayıflatmış olursunuz. Kızınızın ilişkide olduğu çocuklar hakkında çok da mutlu değilseniz, meseleyi çok büyütmeyin. Bunun yerine başka arkadaşlıklar kurabilmesi için neler yapabileceğinizi düşünmek daha yararlı olur.