Doktorlara yönelik şiddet olaylarının yaşandığı Esenyurt Devlet Hastanesi’nde 7 Temmuz 2011 tarihinde (dün) yeni bir “gelişme” meydana geldi. Dün bir kez daha doktora şiddet uygulandığına şahit olduk. Hem de bir değil, iki kez.
Öğle saatlerinde acil servise gelen bir hasta yakını “hastasıyla yeterince ilgilenilmediği” bahanesiyle nöbetçi doktora bıçak çekerek tehdit etti. Olay üzerine hastaneye çağrılan Başhekim Yardımcısı Dr. Abdullah Gökçekeskin, yaşadığı stres sonucu görevini yapamaz hale gelen nöbetçi doktorun nöbetini devraldı. Ne olduysa gece 01:00 sularında psikiyatrik bir hastanın acile gelmesi ile oldu. Hasta yakını serum askısı ile Gökçekeskin’e saldırdı. Kafasına dört dikiş atılan doktorun boyun ve sırt bölgesinde de darp izleri mevcut.
Hastanede daha önce yaşanan darplarla ilgili olarak Başhekim Yardımcısı Dr. Soner Sarkın ile röportaj yapmıştık. Bu röportajda doktora yönelik saldırıların iç yüzüne tanık olacaksınız.
Hastaneniz hakkında basında bazı haberler çıktı. Biz de ilk ağızdan duymak istedik. Neler oldu anlatabilir misiniz?
Aslında bunun geçmişi son 1 yıla dayanmakla birlikte ki belki bu süre içinde 50-100 olay olmuştur, en son geçen hafta Pazar ve Pazartesi akşamları (19 ve 20 Haziran 2011) iki gün üst üste bir hekimimiz darp edildikten sonra mecburen güvenlik önlemi almak zorunda kaldık. Polisle iletişime geçtik. Hekimimiz polisle beraber karakola kadar ifade vermeye gitti. Diğer hekimlerimiz sadece kırmızı grup dediğimiz ambulansla, sedyeyle gelen hastalara bakmak suretiyle acil servisimizi bir nevi yarı zamanlı kapatmış olduk. Bu, medyaya kapatma olarak yansıdı ama asla ve asla acilimizin hiçbir hastayı kabul etmeme gibi bir şey olamaz. Hem yetkimiz dâhilinde değil, hem böyle bir şeyi gönülden istemek mümkün değil. Acilimizi sadece kırmızı grup hastalara açık tutarak, bu grup hastalara bakmaya devam ederek, görevimizi yerine getirmeye çalıştık.
Bu arada bir şey sormak istiyorum: Kırmızı grup, yeşil grup diye bahsettiğiniz hasta gruplarını biraz açar mısınız?
AB Yasaları, acile gelen hastaları kırmızı, sarı ve yeşil grup olarak ayırır. Kırmızı grup hastanın bekleme süresi maksimum 10-20 dakikadır. Sarı grup hastanın 2-4 saattir. Yeşil grubun ise 4-8 saat ve üstüdür. Bütün dünyanın yaptığı şudur: Kırmızı grup hasta beklemez, gittiği her yerde bakılmakla yükümlüdür. Bu bizim görevimizdir. Zaten, acili kapatmak, ambulansı kapatmak, kırmızı grup hastaları almamak gibi bir şey söz konusu değildir.
Peki, kadın doktorlara yönelik saldırılar oluyor mu, yoksa sadece erkek doktorlara yönelik mi?
Öyle bir ayrım yapmıyorlar. Kadın doktorlarımıza da erkek doktorlarımıza da darplar olmuştur. Zaten sadece hekimler değil. Biz herhangi bir temizlik personelinden hekime herkesin güvenliğine eşit gözle bakıyoruz. Ancak işin başında, işi çözen, emirleri veren hekimdir. Hekimin sorumluluğu tabii daha ağır oluyor. Bunların sebep olduğu başka konular da var tabii. Bir hekimin sürekli darp gördüğü bir hastane imajı olursa, buraya gelen, gelmek isteyen veya mecburen gelen hekimlerin de önünü kapatmış oluyorsunuz. Onlar da gelmemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Şunu diyebilir miyiz? Aslında hasta yakınlarının doktorlara yaptığı saldırı, hasta yakınlarına olumsuz olarak geri dönüyor.
Bunu anlamaları gerekiyor. Eğer ki Esenyurt Devlet Hastanesi’nde hekim dövüldü, sağlık personeli dövüldü imajı oturursa, hem burada görev yapan sağlık personelinin gitme ihtimali artacak, hem de Anadolu’dan İstanbul’a tayin yaptırmak isteyen kişiler hastanemizi tercih etmeyecek. Bundan kim zarar görecek? Esenyurt halkı zarar görecek. Bu konuda biraz bilinçlenilmesi gerek.
Bu saldırıları yapan kişiler belli gruptan insanlar mı? Ya da birbirleriyle akrabalıkları var mı?
Akraba olup olmadıklarını bilmiyoruz ama şöyle bir olay anlatayım: Mart ayında yine benzer bir olay olmuştu. Başhekim yardımcımız bizzat hasta bakarken darp olayı yaşanmıştı. Polis gelip önlem almıştı, hastanede barikatlar kurulup bütün acil boşaltılmıştı. Ama ne oldu biliyor musunuz? Bu kişiler yatan hasta yakınlarını arayıp hastaneyi içeriden bastılar. Bu kadar mı akrabalık bağları kuvvetli olur? Bu kadar mı herkes akrabadır bilmiyorum. Ama toplu hareket etme söz konusu. Ben bunu belirli bir kitleye yormak istemiyorum. Burada suç oranı çok yüksek. Neden bu şekilde bir eğilim olduğu araştırılabilir.
Özellikle belirli bölümlerde çalışan doktorlara veya personele mi saldırı düzenleniyor?
Bizim hastanemizde darp olayı sadece acilde var. 700-800 kişi acilde olmak üzere yaklaşık 4400-4500 hastaya bakıyoruz. Kavga, gürültü genellikle acilde oluyor. Çok az bir kısmı, %1’lik bir kısım polikliniklerde oluyor. Genellikle acilde oluyor.
Çok yoğun olduğu için mi?
Yoğun olduğu için, her hasta yakınına hastasının durumu acil gözüktüğü için, başka hastalarının hakkını yemeyi kendilerine mübah gördükleri için, sinirli oldukları için, kalabalık olduğu için… Bunun o kadar çok sebebi var ki. Ama şöyle söyleyebilirim, sorun çıkan hasta grubu yeşil grup! Hafif ateşi olan, baş ağrısı olan, 3 gün önce düştüğü için ayak bileği ağrıyan hastalar… Acile gelen 800 hastanın 600’den fazlası zaten yeşil grup hastalar. Bugüne kadar kırmızı ve sarı grup hastalar ile hiçbir sorun yaşanmadı. Yeşil grup hastanın beklemeye tahammülü yok. Biz elimizden geldiğince yarım saat, bir saat içerisinde yeşil grup hastalara da acilde bakmaya çalışıyoruz. Bu yüzden doktorları dövüyorlarsa, Avrupa veya Amerika’daki kriterleri uygulamış olsak ve 8 saat bekletsek herhalde bütün hastaneyi yakarlar. Devlet kurumu olduğumuz için gelen bütün hastalara bakmak zorundayız zaten fakat üç gündür başı ağrıyan hastayı, 8. kattan düşmüş hastanın önüne geçiremezsiniz. Bu, insanlığa aykırı olduğu gibi bütün dünyadaki kurallara da aykırıdır.
Olay gecesinde acilde kaç doktor çalışıyordu?
2 acil hekimi, 1 anestezist, 1 cerrah, 1 dâhiliye, 1 çocuk, 1 kadın doğum… Toplamda 7-8 tane doktorumuz vardı. Darp edilen doktorumuz karakolda işi bittikten, psikolojisi düzeldikten sonra yani 2 saat sonra görevinin başına döndü.
Ben de bunu soracaktım, bu olayların doktorun çalışma psikolojisi üzerinde nasıl etkisi oluyor?
Hastalık yoktur, hasta vardır. Aynı hastalığın tedavisi her hastaya göre değişir. Doktor hasta ilişkisinde eğer doktorun ya da hastanın kafası rahat değilse, aradaki güven tam değilse doğru tedavi uygulanamaz. Ben doktorun dövülüp, 2 saat orada burada süründükten sonra tekrar görevine başladığında, doğal, olması gereken bir sağlık hizmeti verebileceğini düşünmüyorum açıkçası. Sen beni darp etmişsin. 10 dakika sonra ben senin hastalığına nasıl çözüm bulabilirim? Sana nasıl objektif gözle bakabilirim?
Peki, saldırı yapanlar hakkında şikâyette bulundunuz mu ya da cezai işlem başlatıldı mı?
Sanırım mahkeme sürecinde olan 10-11 olay var. Hiçbiri ceza almış değil. Emniyet güçlerinin, İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün de elinin kolunun bağlı olduğu kurallar var. AB Uyum Yasaları vs derken, çok bir şey yapamıyorlar. Bir ceza verilmiş olsaydı bu olaylar devam etmezdi zaten. 1-2 yıl önce burada polis yokken jandarma vardı. Karakol komutanı burada canını zor kurtardı. 100 kişi arabasını üzerine çıktı, ters çevireceklerdi neredeyse, komutan ateş ederek kaçtı, canını zor kurtardı.
O zaman sadece doktora yönelik bir davranış da değil bu.
Yok, değil. Ama sağlık dışı sektörlerdeki olaylardan bir tek bildiğim bu olay var. Biliyorsunuz emniyet ve sağlık kurumları halk ile en fazla yüz yüze olan kurumlardır.
Ama aynı hasta grubu bu ilçedeki en az yirmi tane özel polikliniğe, tıp merkezine de gidiyor. Oralarda böyle olaylar yaşandığını duymuyoruz.
Neden özellikle burası?
Bir özel hastanede acile gecede 10 kadar hasta geliyordur. Orada bekleyen polisi de, güvenliği de vardır. Bize 800 hasta geliyor. Biz 800 tane güvenlik koyamayız acile. Neden bu. Orada daha olay olmadan müdahale ediliyor. Özel hastaneye hasta gelir, beğenmezse “beğenmiyor musunuz, buyurun paranız, başka hastaneye gidin” diyebilirler. Bizim öyle bir durumumuz yok ki. Biz devlet kurumuyuz ve herkese bakmakla yükümlüyüz.
Yoğunluktan mı kaynaklanıyor?
Yoğunluktan değil. Bakırköy de, Okmeydanı da, Haseki de yoğun. Onlar kadar biz de hasta bakıyoruz. Aynı personel sayısına biz de sahibiz. Niye orada olaylar çıkmıyor?
Yani bu hasta memnuniyetsizliğinin sebebini siz de çözemediniz.
Ya kitle farklı, ya da bizden kaynaklı bir sorun var. Ama aynı kitle vergi dairesinde, nüfus müdürlüğünde ya da özel hastanelerde bir şey yapmıyor. Bunun birçok sebebi olabilir. Medyanın yanlış yönlendirmesi, insanlara kötü örnek olması… Belki de sağlığa erişim kolaylaştığı için değersizleşti. Bizim de bir eksikliğimiz olabilir. Ama bu “doktoru döveceksin” anlamına gelmiyor.
Saldırıları önlemek adına ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Bu konuda biz, İl Sağlık Müdürlüğümüz ve Emniyet Müdürlüğümüz çalışmalar yapıyoruz. Öncelikle hastanenin fiziksel şartlarında değişiklikler yapacağız. Çok kalabalık olmaması ve hastaları çok bir arada tutmamak için hastanemizi büyütmemiz gerekiyor. Bu konuda Belediye Başkanımız da yardımcı olacak. Acilin arka kısmına o büyüklükte bir acil daha yapacağız ki hasta etkileşimi azalsın. Bu şekilde olay çıkma olasılığı da azalacaktır. Emniyet elinden geleni yapıyor, burada ekip arabası eksik olmuyor. Fakat onların müdahale etmesi için bir şey olması gerek. Ama biz darbın yanı sıra tehditler de alıyoruz. Sonuçta saldırganın emniyette ifadesi alınıyor, savcı bırakıyor.
Peki, olumlu geri bildiriminiz oluyor mu?
Hastanemizden herkes memnun. Bu olaylar dışında bir sorunumuz yok. Her sene %20-30 oranında daha fazla büyüyoruz. Her gün bize teşekkür eden 40 tane ameliyat hastası, 10-20 tane yoğun bakım hastası, 4000 tane ayakta muayene olan hasta olsa da, bir haber bizi bu duruma düşürüyor.
Acilde en çok yoğunluk ne zamanlarda yaşanıyor?
Dünya genelinde Cuma, Cumartesi, Pazar günleri yoğun olur.
Ama bu hastalar yeşil grup hastalar. Kırmızı grup hasta zaman beklemez.
Acile gelme sebeplerinden bugüne kadar karşılaştıklarınızın içinde en ilginç olanı hangisiydi?
Burnundaki sivilceyi, saçındaki kepeği göstermek isteyen hastalar oldu. “Acil cildiye var mı!” diye bağıran – ki dünyanın hiçbir yerinde acil cildiye yoktur – hasta ile karşılaştık. Hasta mahremiyetinden dolayı anlatamayacağım daha birçok ilginç olay oldu. Hastalara göre acil fakat bize göre iki ay sonra da bakılsa sorun olmayacak durumlar yaşandı.
Bizim halkımızın da bilinçlenmesi gerekiyor. Başımızın üzerinde yerleri var. Biz onlara hizmet için buradayız. Ama bu, her gün dövülmek, küfürler yemek, tehditlere maruz kalmak anlamına gelmiyor.
Halka hizmet için özellikle de sağlık gibi önemli bir sektörde çalışan kişilere, yani doktorlara şiddet uygulanması, hem diğer hastaların sağlık hizmeti alma haklarını kısıtlıyor ya da engelliyor, hem de doktorların haklı olarak şiddet uygulanan bir yerde çalışmak istememesine sebep oluyor. Bunların sonucu da halkın zararına olacak. Bu insanlar hasta olanı iyileştirmeye, yaşatmaya çalışan insanlar. Ve görevlerini yerine getirmekte zorlanıyorlar. Biz anneboyutu.com olarak doktora yönelik saldırıları kınıyoruz. Lütfen biraz empati yapalım.
Röportajın videosuna ulaşmak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.
http://www.anneboyutu.com/WebTvDetay.aspx?V_Id=86
Röportaj: PINAR KOÇER AYDIN