Cumhuriyet'in ilanından sonra, 1928 yılında Arap harflerinin kaldırılıp yerine bugün kullanmakta olduğumuz Türk harflerinin kabul edildi. Halkın yeni harfleri kısa sürede öğrenip daha çok yurttaşın okur-yazar olmasını sağlamak amacıyla yoğun bir çalışma başladı. Okuma-yazmayı yaygınlaştırmak için okul çağı dışındaki yurttaşlara okuma-yazma öğreten okullar açıldı. Bunlara Millet Mektepleri adı verildi.
Atatürk, Ulus Okulları dediğimiz Millet Mektepleri'nde yazı tahtasının başına geçerek dersler verdi. Bakanlar Kurulu, 11.11.1928 günü yaptığı toplantıda Atatürk'e Ulus Okullar Başöğretmenliği sanını verdi. 24 Kasım Atatürk'ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gündür. Atatürk'ün 100. Doğum yıldönümü olan 1981 yılındaysa, 24 Kasımın her yıl Öğretmenler Günü olarak kutlanması kararlaştırıldı.
"Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir." sözleriyle öğretmene verdiği önemi ve duyduğu saygıyı en güzel biçimde belirten Atatürk'ün hayatta olduğu yılların umudu şu an biraz bulanık görünüyor. Zira yurdun dört bir yanında ihtiyaç duyulduğu halde atanamayan, sözleşmeli yaptıkları mesleklerinden komik denecek paralar kazanan öğretmenler sık sık gündem konusu oluyor.
Malumunuzdur, her 24 Kasım geldiğinde, okullarda günün anlam ve önemine uygun konuşmalar yapılır. Ancak bizler bunu bir adım öteye taşıyıp, yapmamız gerekeni yapıp öğretmenlerin muzdarip olduğu sorunlara değinelim:
Eğitim-Bir-Sen tarafından 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yaptırılan "Öğretmen ve Yöneticilerin Gündeme ve Gündelik Hayata İlişkin Değerlendirmeleri Araştırması" sonuçları açıklandı mesela.
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, sendika olarak öğretmen ve yöneticilerin gündeme ve gündelik hayata ilişkin bakış açılarını tespit etmek amacıyla 1-15 Kasım 2011 tarihleri arasında 12 ilde, 200 okulda, bin 200 öğretmen ve yöneticiyle yüz yüze "Öğretmen ve Yöneticilerin Gündeme ve Gündelik Hayata İlişkin Değerlendirmeleri" araştırması yapıldığını kaydetti.
Bu araştırmaya göre, "Öğretmenlerin yüzde 45,3`ü öğretmenlik mesleğinin giderek önemini yitireceğini düşünürken, yüzde 18,5`i mesleğin öneminin giderek artacağını ifade ediyor. Mesleğin şimdiki gibien fazla tercih edilen meslek grupları arasında yer alacağını dile getiren öğretmenlerin oranı yüzde 22,7 iken, mesleğin en az tercih edilen meslek grupları arasında yer alacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 11,9. Öğretmenlerin, kendi mesleklerinin giderek önemini yitireceğini düşünmelerinin altında yatan nedenlerin en başında, aldıkları ücretin yetersizliği, diğer kurumlarda (sağlık, adalet, güvenlik gibi temel hizmet alanlarında) çalışanların daha yüksek ücret alması, ek ders ücretlerinin yetersizliği,eşit işe eşit ücret düzenlemesi sonucu ek ödeme alamamaları gibi ekonomik sorunlar geliyor."
Basın açıklamasında, okul binalarına da değinildi.
"MEB tarafından deprembölgelerindeki tüm okullar denetimden geçirilerek depreme dayanıklılığı ölçülmelidir. Depreme dayanıklı olmayan okullar tespit edilip dayanıklı hale getirilmelidir. Türkiye`deki tüm okullarda depremle ilgili eğitim, kurs veya seminerler hem öğrencilere hem de öğretmenlere yeteri düzeyde verilmelidir."
Açıklamanın öğretmenlerin gelirlerine ilişkin en can alıcı kısmı ise bizce şuydu:
"1923 yılında bir öğretmene aylık verilen ücretle ortalama 25 cumhuriyet altını alınabilirken, günümüzde yalnızca 3 cumhuriyet altını alınabiliyor. Geçen yılki Öğretmenler Günü`nde, öğretmenlerimiz maaşlarıyla 4,5 cumhuriyet altını alabiliyorken, bugün yalnızca 3 cumhuriyet altını alabiliyor."
Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutlarız.