Statü ve güç kazanma hevesi siyasal ve sosyal eşitliğe çok daha fazla inanan günümüz dünyasına damgasını vurmaktadır, ancak mücadele alanlarınızı dikkatlice seçmeniz gerekmektedir. Tıpkı yaklaşık 800 yıl önce kısa ama öz bir şekilde aşağıda dillendirildiği gibi…
Tanrım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmem için sükûnet;
Değiştirebileceklerim için cesaret;
Ve bu ikisini ayırabilmem için de bilgelik bahşet.
Assisili Aziz Francis (1181-1226)
Yaklaşık 50 yıl önce psikolog Julian Rotte, başımıza gelen şeyleri görme biçimimiz üzerine bir teori geliştirdi ve “kontrol bölgesi” adını verdi. Ona göre, içsel bir kontrol bölgesine sahip olanlar, olayları istedikleri yönde etkileyebildiklerine inanırlar. Örneğin, bu bölgeyi çalıştırdıklarında daha iyi ebeveynler veya daha mutlu insanlar olacaklarını düşünürler. Dışsal bir kontrol bölgesine sahip olanlarsa, başlarına gelen şeyleri, hava durumu, yakın zamandaki taşınma veya yeni bir iş gibi dışsal faktörlerin sonucu olarak değerlendirmeye eğilimlidirler.
Peki, dışsal bir kontrol bölgesini terk edip içsel bir kontrol bölgesine geçmek nasıl mümkün olacak? İçsel bir kontrol bölgesine sahip insanlar, içlerinden gelen bir şeyle motive olduklarını ve hayatlarını daha iyi kontrol altında tuttuklarını hissederler. Araştırmacılar arasındaki genel bir kanıya göre, eğer ebeveyniniz her şeyi kontrol etmeye çalışan biriyse, yani “otoriter”se (“dışarı çık ve futbol idmanını yap”) büyük ihtimalle, dışsal bir kontrol bölgesine sahip bir yetişkin olacaksınız. Ve eğer ebeveyniniz daha nazik ve aktivitelerinizin yararını kendinizin görmesini cesaretlendiren biriyse (“Topla daha çok idman yaparsan, daha çok gol atabilirsin”) içsel bir kontrol bölgesine sahip olmanız daha olasıdır. Özellikle çocukluğun erken dönemlerindeki çok stresli olaylar sizi, dışsal bir kontrol bölgesine sahip biri haline dönüştürebilir.
Hayatınızı ne kadar çok kendi kontrolünüz altına alırsanız, o kadar daha mutlu biri olabilirsiniz. Ve kontrol altında tutabilmek aynı zamanda üzerinizde fazla etkisi olmayan şeyleri değiştirmek için boşa çaba harcamamanız anlamına da gelir.
Kontrol altında olmak için, “neyin kontrolü?” sorusunun cevaplanmasına ihtiyaç vardır. Sonuç olarak daha fazla içsel kontrol sağlamanın öneminin bir şekilde kabul edilmesi, kendiniz için başarılabilir hedeflerden oluşan bir düzen kurmuş olmanızı gerektirir. Eğer kontrol etmeyi başarmak istiyorsanız, hedeflerinizin olması çok büyük bir önem taşır. Böylece zamanınızı daha iyi kullanabilir ve hedeflerinize ulaşmak için doğru düşünce sistemleri edinebilirsiniz.
Beyninizin çalışma yöntemleri hakkındaki ilginç noktalardan biri de, bir şeye yoğunlaştığınızda, zihninizin sizinle ilgili olabilecek şeyleri keşfetmesidir. Böylece ilgili bağlantıları bularak, bu olguları birbirinden ayırt etmeye ve konuyla ilişkili bilgileri işlemeye başlar. Bunun basit bir örneği, yeni bir araba aldığınızda, -beyniniz buna kilitlendiğinden- aynı modeldeki arabalara dikkat etmeye başlamanızdır.