Türkiye'de yüzde 17 ile 25 oranında görülen obezitenin her geçen gün arttığına dikkat çeken uzmanlar, bu durumun obezitenin tetiklediği hastalıkları da artırdığını belirtiyor.
Fizik tedavi ve manipülasyon Uzmanı Dr. Ali Şahabettinoğlu, ''Fazladan 20–30 kilogramlık bir ağırlığın gün boyunca taşınması bel omurları arasındaki disklerde kronik zorlanmaya yol açıyor. Bu kronik aşırı yüklenme de bel fıtığı oluşumu riskini arttırıyor'' dedi.
''Son 10 yılın verileri gösteriyor ki, Türkiye'de şişmanlık kadınlarda yüzde 65, erkeklerde ise yüzde 30 oranında arttı” diyen Şahabettinoğlu, şöyle devam etti:
“Yeni yapılan bir çalışmada, bölgelere göre şişmanlık yüzde 25 ile en fazla İç Anadolu'da, en az ise yüzde 17,2 ile Doğu Anadolu'da gözleniyor. Obezitenin kendi varlığı dışında diğer tehlikeli boyutu ise obezite kaynaklı hastalıkları beraberinde getirmesi ve duruma eşlik eden hastalıkların cerrahi anlamda tedaviyi güçleştirmesi oluyor. Cerrahide anestezi güçlüğü, iyileşme süresinin uzaması ve farklı komplikasyonlardan dolayı özellikle fiziksel problemlerde cerrahi dışındaki tedavi yöntemleri kolaylık sağlıyor.''
Aşırı kilo ve obezitenin bütün eklemlere, özellikle de omurgaya ekstra yük bindirerek bel fıtığının oluşmasına zemin hazırladığını ifade eden Şahabettinoğlu, şunları dile getirdi: ''Obeziteye eşlik eden hastalıkların başında gelen bel fıtığı, tedavi edilmediği takdirde hareket kısıtlılığından dolayı obezitenin daha da büyük bir sorun haline gelmesine neden oluyor. Omurlar arasındaki disk denilen kıkırdak yapılar bu yük karşısında erken aşınıyor ve bel fıtığı oluşumu oranını arttırıyor. İnsan vücudunun biyomekaniği gereği eğilerek yerden bir şey alırken bele binen yük 6 kat artar. Yani 1 kilogramlık ağırlığı eğilerek alırsanız belinize 6 kilogram yük biner. 20 kilogram fazlalığı olan bir insanın eğilerek bir kibrit çöpü alması durumunda dahi bele 120 kilogram civarında yük bindiği düşünülürse fazla kilonun bel fıtığı oluşumundaki etkisi rahatça anlaşılacaktır. Kaldı ki, eğilmeden bile, fazladan 20–30 kilogramlık bir ağırlığın gün boyunca taşınması bel omurları arasındaki disklerde kronik zorlanmaya yol açıyor. Bu kronik aşırı yüklenme de bel fıtığı oluşumu riskini arttırıyor. Nitekim ülkemizde de bel fıtığı her geçen yıl daha fazla görülüyor.''
ELMA TİPİ KADINLAR DAHA FAZLA RİSK ALTINDA
Şahabettinoğlu, her iki ev kadınından birinin aşırı kilolu olduğu aktararak, ''Elma tipi vücut yapısında yağ birikimi özellikle karın ve bel çevresinde toplandığı için bu durum obezitede hastalıklar açısından yüksek risk grubu olarak değerlendiriliyor'' dedi.
Vücut yağlarının ağırlık olarak belirli bir bölgede toplanmasının özellikle bel fıtığı açısından tehlike yarattığını vurgulayan Şahabettinoğlu, şunları kaydetti: ''Bu tip hastalarda elle tedavi ameliyattan daha çok tercih ediliyor. Aşırı kilolu ve obez hastalarda ameliyat çeşitli komplikasyonlara ve risklere sebep olabilir. Bu anlamda elle tedavi başarılı sonuçlar doğuruyor. Bel fıtığında sadece ayaklarda ilerleyen kas gücü kaybı ve idrar-büyük abdest kaçırma şikâyeti olan ya da ameliyatsız tedaviye cevap vermeyen hastaların yüzde 1-2'sinde ameliyat gerekiyor. Bel fıtığı rahatsızlığında hastaların yüzde 98'inde ise ameliyatsız tedavi mümkün.''
Şahabettinoğlu, elle fizik tedavide bel bölgesine germe, bastırma, döndürme gibi çeşitli el teknikleri uygulanarak hafif vakalarda 2-3, orta vakalarda 4-5, ileri vakalarda ise 8-9 seansta iyileşme sağlandığını anlatarak, ayrıca aşırı kilo ve obezite sorunu olan bel fıtığı hastalarında manipülasyon ile tedavi sürecine, diyet ve egzersiz programlarının da ilave edilmesini gerektiğini sözlerine ekledi.
AA