Makul bir kuşkuculuk, ki buna skeptisizm denir, iyi ve faydalı bir şeydir ve insanı hayatta başarıya götürür. Çünkü kuşku, bir akıl hastalığı ifadesi değildir. Kuşku, insanın kendisine sunulan herhangi bir bilgiyi – bu bilginin kaynağı sevdiği bir insan olabilir, dostu olabilir, internet olabilir – soruşturmak, altında yatan sebepleri iyi araştırmak ve “neden böyle oldu, bunun bana getirecekleri, benden götürecekleri ne olabilir?” diye merak etmektir ve makuldur.
Kişi, bu suallerine makul ve mantıklı cevaplar bulduğu takdirde işine devam eder. Bulamadığı takdirde de konuyu sorgular. Hatta bilimsel düşüncenin temeli budur. Diyalektik düşünürsünüz; yani bir şeyin doğru olmadığını farz edip daha doğrusunu bulmak için mutlaka çıkış yolları ararsınız. O yüzden de bilimsel bir düşüncede asla dogma yoktur.
Ancak ortada fol yok yumurta yokken, “Bana ‘seni seviyorum’ dedi, acaba neden dedi? Aslında sevmiyor mu? Şimdi dediğine göre, acaba bir şey mi ima etti? Yoksa beni aldatıyor mu? Dün de zaten geç gelmişti.” diyorsanız, hoş geldiniz paranoyanın dünyasına!
Prof. Dr. Kerem Doksat