İnternet artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası… Doğru kullanıldığında her yaştaki bireyin hayatını kolaylaştıran çok önemli bir yere sahipken, yanlış kullanıldığında da birçok sorunun kaynağı olabiliyor.
Uzman Psiklog Sevil Usanmaz, son yıllarda her yaştan hepimizin vazgeçilmez bir parçası haline gelen internet, çocuklarında gelişim dönemlerinden itibaren ilgisini çekmeye, merak uyandırmaya başladığını söylüyor.
Usanmaz, çocuklarda üç yaştan itibaren kavram gelişimine bağlı olarak ‘ben-sen‘ ve ‘biz-siz’ kavramı gelişiyor. Sosyalleşme, paylaşım, oyun oynama, oyun kurma, lider olma, lidere uyma davranışları başladığının altını çiziyor. Dil gelişimi, kelime bilgisi, kelime sayısı, uzun cümlelerin kullanımı artıyor. Çocuklar sekiz yaşa kadar somut zekada olup, görerek, duyduğunu tekrarlayarak, dokunarak ve taklit ederek öğreniyorlar ve buna göre hareket ediyorlar. Çocuk, sekiz yaşla birlikte soyut düşüncenin gelişmeye başlamasıyla, zihinden sebep-sonuç ilişkilerini görmeye, karar vermeye, yorumlar yapmaya, fikirler üretmeye başlıyor. 10 yaş ise zaman, uzay ve üç boyutluluk, ölüm kavramlarının geliştiği yaşlardır. Bu nedenlerden dolayı çocuklar; arkadaş grupları içinde olmayı, oyun oynamayı, konuşmayı, paylaşmayı, arkadaşları tarafından beğenilmeyi, tercih edilmeyi, takdir edilmeyi, kendilerine soru sorulmasını, fikirler üretmeyi, diğerlerinin düşüncelerini öğrenmeyi çok istiyor. Her şeye karşı, -onları ilgilendirsin veya ilgilendirmesin yaşlarına uysun uymasın - merak duygusu içindeler. İnternete-sosyal paylaşım sitelerine duyulan ilgi ve merak bu keşfetme duygusunun bir sonucudur.
İnternet ‘bağımlılık’ yapar
Sanal özellik, döngüsellik, tekrar tekrar aynı şeyleri yapıyor olması, gittikçe artarak uzun süreler bilgisayar başında kalınması 'bağımlılık' sorununa sebep oluyor. Bu durum çocuklarda yaş küçüldükçe gelişimsel sorunlara yol açıyor. Çocukların dil gelişimi, zihinsel gelişim ve bedensel gelişimi olumsuz yönde etkilenebiliyor. Bazen küçük çocuklarda 2-6 yaş arasında otizm benzeri bulgulara rastlanıyor. Okul çağında ise öğrenememe, başarıda düşüklük, takıntılı düşünme biçimi, görme sorunları, içe-dönüklük, bedensel büyümede durma, kilo kaybı, kaslarda zayıflama, algılamama, tepkisizlik, uyku sorunları görülebiliyor.
Anne-baba değişen çağı dikkate alıp, çocuğu ile ‘güven’ ilişkisi kurmalı
Çocuklar arkadaşlarının ve ailelerinin neler yaptığını merak ederler, böylece karşılaştırmalar yaparlar, kendi eksikleri neler, istekleri neler olacak kararlar verirler, birbirleriyle tartışırlar. Burada en iyi yöntem, kızmadan çocukla işbirliği yapabilmek, ‘arkadaşını merak ediyorsun, matematik ödevin bitince internetten onunla konuşabilirsin’ demektir. Böylece kontrol ve sınırlar ebeveynde olurken ödev ile koşullu ödül vermiş oluruz, kaçarkadaşı olduğunu, yabancıların eklendiğini görebiliriz.
- Anne-babalar, değişen zaman ve çağı dikkate almalılar. Çocuklarıyla güvene dayalı bir ilişki kurabilmeyi öğrenmeli ve geliştirmeliler.
- Yetişkinler çocukların okulda ve evde ‘uslu çocuk’ olmasını istiyorlar. Bununla birlikte çocuklar da internet başında oturarak yaramazlık yapabiliyor.
- Özellikle okullarda çocukların sosyalleşme ve paylaşım gereksinimleri yeterince karşılanmadığında, çocuklar internet kullanımı ve sosyal paylaşım sitelerine yöneliyor. İnternet ve sosyal paylaşım siteleri çocuklar için artık sokakta, parkta, okul bahçesinde oynamanın yerine geçti.
- Okullarda, spor, tiyatro, müzik, resim, satranç, halk oyunları gibi çocukların bedensel-ruhsal-zihinsel gelişimlerine uygun faaliyetler teşvik edilmeli.
- Evde boş vakit kavramı geliştirilme.
- İnternet kullanımına yönelik doğru ve yanlışlar, çocuklara uygun şekilde anlatılmalı, sebep-sonuçları gösterilmeli.
- Okullarda ve evlerde kullandığımız hatta anne-babaların kendi kullandıkları kişisel bilgisayarların da yeterli koruyucu ağ ve program mutlaka bulunmalı.