Sedef, yaygın rastlanan ve tedavisi zor olan kronik bir cilt hastalığı. Genellikle 20-40 yaş grubunda görülen hastalık ülkemizde her yıl yaklaşık 350 bin kişide ortaya çıkıyor.
Toplumda sedef hastalığının tedavi edilmediğine dair yaygın bir inanış var. Ancak uzmanlara göre, sanılanın aksine tıp dünyası bu soruna karşı çaresiz değil. Günümüzde uygulanan tedaviler sayesinde cilt pürüzsüz bir görünüme kavuşabiliyor. Ancak Dermatoloji Uzmanı Ahmet Günay, tedavinin başarılı olabilmesi için hastaların bazı kurallara dikkat etmesi gerektiğini söylüyor.
Günay, tedavi sürecinde özellikle cilt travmalarından kaçınılması gerektiğine dikkat çekerek, “Bunun için de hastaların banyoda ciltlerini kese, fırça veya lif ile keselemek ya da tırnaklama yoluyla kabuklardan kurtulmaya çalışmak gibi önemli bir hataya düşmemeleri gerekiyor. Çünkü bu durumda cildin yapısı bozuluyor ve tedavinin başarı şansı düşüyor” diyor.
BİRKAÇ TİPTE ORTAYA ÇIKIYOR
Hastalık en çok kırmızı bir zemin üzerinde birkaç milimetre büyüklüğünden birkaç santime kadar uzayabilen sedef rengi pullarla kendini gösteriyor. Kaşıntı ve kuruluk hissi hastalığa eşlik eden diğer belirtileri oluşturuyor. Daha nadiren el ve ayakları tutan ve birkaç milimetre çapında olan su kabarcıkları şeklinde de ortaya çıkabiliyor. Bir başka tip sedef hastalığı da tüm vücutta kızarıklık ve kepeklenmeyle gelişiyor.
Sadece tırnaklarda sararma, tırnak yüzeyinde düzensizleşme ya da çizgilerle görülen tipi de oluyor. Sedef hastalığının şiddeti ise kişiden kişiye değişiyor. Bazı hastalarda sadece bir noktada ya da vücudun çeşitli alanlarında küçük plaklar halinde ortaya çıkarken, bazı hastalarda ise çok geniş alanları etkileyebiliyor, hatta ilerlediğinde tüm vücudu kaplayabiliyor.
EKLEMLERDE ŞİDDETLİ AĞRILARA NEDEN OLABİLİYOR
Sedef hastalığı iç organları genellikle tutmuyor. Ancak tırnaklarda ve küçük eklemlerde sıkça görülüyor. Bu durumda tırnakların görünümünü bozabiliyor. Genellikle el ve ayaklardaki küçük eklemleri tutsa da diğer eklemleri de etkileyebiliyor. Bunun sonucunda şiddetli ağrılar ortaya çıkıyor.
KESİN NEDENİ BİLİNMİYOR
Genetik olarak yatkın olan kişilerde hastalık enfeksiyon, stresveya cilt travmaları gibi nedenlerle ortaya çıkabiliyor. Ancak sedef hastalığının kesin nedeni bilinmiyor. Yakın zamana kadar hastalığın oluşumunda sadece psikolojik faktörlerin rol oynadığı düşünülüyordu. Ancak stres hastalığın ortaya çıkmasını tetiklerken, hastalığın oluşumu da stresi artıyor. Yani bir nevi kısır döngü oluşuyor. Son yıllarda yapılan çalışmalarda sedefin bir bağışıklık sistemi hastalığı olduğu yolunda önemli kanıtlar elde edildi. Genetik ve hormonal olduğu konusunda çalışmalar yapılsa da henüz anlamlı sonuçlar elde edilemedi.
CİLT 1 AY YERİNE 4 GÜNDE OLGUNLAŞINCA…
Hücreler ürer, olgunlaşır ve ardından da pul halinde dökülürler. Sağlıklı kişilerde vücudun en dış yüzeyinde bulunan hücreler yaklaşık bir ayda olgunlaşıyor. Ancak banyoda cilde kese yapmak, güneş yanığı ve böcek sokmaları gibi ciltte travma oluşturan çeşitli tetikleyici faktörler veya başka nedenler sedef hastalığına yatkın olan kişilerde hücresel düzeyde zaten mevcut olan bir bozukluğu uyararak bağışıklık sistemini aktive ediyor. Cilt hücrelerinin çoğalması uyarılıyor ve yaklaşık bir ay olan normal olgunlaşma süreci 3-4 güne kadar iniyor. Bunun sonucunda hücreler dökülmüyor, üst üste birikiyor ve kızarıklık ile sedef rengi kabuklanmalar şeklinde hastalığa özgü cilt belirtileri ortaya çıkıyor.
TEDAVİ İLE PÜRÜZSÜZ BİR CİLDE KAVUŞMAK MÜMKÜN
Tedavinin şekli hastanın yaşına, genel sağlık ve psiko-sosyal durumuna, sedefin tipine ve tutulum yerine göre belirleniyor. Dermatoloji Uzmanı Ahmet Günay, toplumdaki yaygın inanışın aksine Sedef hastalığının başarıyla tedavi edilebildiğini belirterek şunları söylüyor: “Günümüzde uygulanan yöntemlerle ciltteki lezyonlar ortadan kaldırılabiliyor veya hafifletilebiliyor. Ancak sedef kronik bir hastalık olduğu için zaman zaman tekrarlayabiliyor. Bu nedenle atakların sıklığı ve süresine göre tedavinin çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlanması gerekiyor.”
Dermatoloji Uzmanı Ahmet Günay, sedef hastalığında başvurulan yöntemleri şöyle sıralıyor:
KREMLER: Özellikle birkaç bölgeyle kısıtlı sedefi olan hastalarda uygulanıyor. Kabukların dökülmesi ve kızarıklığın geçmesi amacıyla uygulanan krem tedavisinden genellikle başarılı sonuçlar elde ediliyor. Ancak ilaç bırakıldığında belirtiler bir süre sonra tekrarlıyor ve yöntemin yinelenmesi gerekiyor.
PUVA ULTRAVİYOLE IŞINLARI: Ufak noktalar halinde dağınık yerlerde olan veya vücudunun geniş alanına yayılmış ya da lokal tedaviye dirençli olan hastalarda başvuruluyor. Seanslar halinde uygulanan bu yöntemde hasta tedavi edici etkiye sahip ultraviyole ışını veren bir cihaza maruz bırakılıyor. PUVA ultraviyole ışınlarından yüz güldürücü sonuçlar alınıyor. Ancak tedavi bırakıldığında hastalık bir süre sonra tekrarlıyor.
İLAÇLAR: Sedef bağışıklık sistemi hastalığı olduğu için ağır tırnak ve eklemleri tutan hastalara bu sistemi etkileyen ilaçlar uygulanabiliyor. İlaçlar dermatoloji hekimi kontrolünde gerekli dozda, gerekli testler yapıldığı takdirde güvenle ve yan etki olmadan kullanılabiliyor. Süresi 2 ay ile 1 yıl arasında değişen tedavinin zaman zaman tekrarlanması gerekebiliyor.
SEDEFİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER
-Güneş yanığı.
-Stres.
-Obezite.
-Kesiler ve cerrahi girişimler gibi cilt travmaları.
-Üst solunum yolu enfeksiyonları ve bağışıklık sistemini etkileyen enfeksiyonlar.
-Kalsiyum eksikliği, olağandışı vitamin D seviyeleri.
-Bazı tansiyon ilaçları veya ağrı kesiciler.
-Sigara ve fazla alkol tüketimi.
Bu tür tetikleyici faktörler ortadan kaldırıldığında hastalık yatışıyor ve daha hafif seyrediyor.