Türk halkı sosyal ve biyolojik olarak sağlıksız mı? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yaptığı ‘Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması’nın sonuçları tartışılıyor.
Araştırma sonuçları hayli çarpıcı: Türkiye’de kadınların yüzde 73.7’si ve erkeklerin yüzde 56.9’u interneti hiç kullanmıyor. Aile üyelerinin birlikte yaptıkları faaliyetlere bakıldığında ise birinci sırada 59.4 ile televizyon izlemek geliyor.
Ailelerin 79.6’sı birlikte hiç tiyatro ve sinemaya, 63.3’ü de hiç tatile gitmiyor. Yüzde 68.4’lük kesim ise hayatında hiç spor yapmamış. Bu rakamlara bakarak Türk halkının sosyal ve biyolojik anlamda sağlıksız bir yapıya sahip olduğu sonucuna varılabilir mi? Sonuçlar gerçeği yansıtıyor mu, nedenleri neler?
Habertürk gazetesinden Gülin Yıldırımkaya, sosyolog ve psikiyatrlara sorduğu yazısında farklı görüşler ortaya çıktı. İşte görüşler
'Bizi insan yapan değerlerimiz eksik’
Psikiyatr Prof. Dr. Mansur BEYAZYÜREK
Araştırmanın sonuçları halen ne kadar kapalı bir toplum olduğumuzun göstergesi. İnsanın tarifini yaparken biyo-psiko sosyal bir varlık olduğunu söyleriz. Bu tanımdan yola çıkarak bizi insan yapan değerlerde ne kadar çok eksiklerimiz olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Sonuçlar iyi okunduğunda toplumda yaygın görülen şiddet, yeterince ortaya konamayan ensest ve homofobiyi de görebiliriz. Siz topluma insani evrensel ortak değerler yerine erkek egemenliğinin kendine göre değerlerini sunar ve bunlara uyulmasına zorlarsanız ortaya böyle hastalıklı bir sonuç çıkar.
‘Pasif aktiviteleri seviyoruz’
Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Arus YUMUL
Bu araştırma eyleme geçen değil izleyen, seyreden bir toplum olduğumuzu doğruluyor. Televizyon izlemek pasif bir aktivite, kişisel inisiyatif veya katılım gerektirmiyor. Evlenilecek eşte aranan özellikler evliliğin hâlâ bir proje olarak algılandığını gösteriyor. Evliliğin bir duygu birlikteliği değil de bir aile yapısı, din, mezhep veya etnik köken birlikteliği olarak görülmesi, bu konularda ne kadar şartlanmış ve muhafazakâr bir toplum olduğumuzu gösteriyor. Aşina olduğumuz ama en çok bize benzeyen kişilerle evlenmek, yaşadığımız hayatı aynen devam ettirme arzumuzun bir parçası. Ancak boşanma nedenleri arasında “sorumsuz ve ilgisiz” davranmanın önem kazanması ilginç, evlenirken “duygusal doyumu” aramayan kişiler evlilikte bunu eşlerinden talep ediyorlar.
‘Spor ve tatilmutlu azınlık için, topluma lüks geliyor'
Mimar Sinan GSÜ Sosyoloji Böl. Bşk. Prof. Dr. Ali AKAY
Ailelerin ev içine hapsolduğunu görüyoruz. İş dünyasında ve trafikte sıkışıp kalan insanların tek rahatlama anları sanki TV’deki “boş eğlence” programları gibi durmakta. Tatillerde şehir trafiğinin boşalması, tatile giden yüksek sayıda insanın olduğunu bize göstermekte. Spor yapılmıyor olması; iş dünyasına kilitlenmiş bir yaşamda, zaten bir lüks olarak durmakta. Küreselleşen şehirlerimizde ücretler ile tüketim mallarına ödenen bedeller arasında uçurumlar oluştu. Tek bedava eğlence, TV gibi durmakta. İnternet ise her şeye rağmen, doğru okuma yazma ve neye, nereye bakılacağını bilmek gerektiren bir şey. Düşünenin imkânının azaldığı, Türkiye gibi küreselleşmenin hızlı yaşandığı yerlerde, okuma bile bir eğlence olmaktan çıkmış vaziyette.