Son günlerin en moda deyişi “hayat boyu öğrenme” sizin ve çocuğunuz için ne anlam taşıyor?
Aslında bu deyişle, öğrenmenin doğumla başladığı anlatılmak isteniyor. Bebeğiniz daha konuşmayı öğrenmeden çok daha önce onunla konuşuyor olmanız; onunla türlü oyunlar oynamanız (örneğin dizlerinizin üzerinde hoplatmanız); çeşitli oyuncaklar ve daha başka birçok şeyle çevresindeki dünyayı keşfetmesi konusunda onu yüreklendirmeniz ve gelişimindeki hız karşısında büyülenmeniz (ilk desteksiz oturduğunu gördüğünüz an gibi) bunun bir yansıması aslında. Öğrenme doğumla başlıyor gerçekten! Ama bu süreç sonuç olarak hayat boyu devam ediyor. Emekli olduktan sonra bir üniversite bitirmek için uğraşanlar olduğunu düşünün. Çeşitli dil kursuna gidenleri, farklı spor dalları öğrenmek için uğraşanları, işlerinde ilerlemek için eğitim seminerlerine koşanları… Yani liste böyle uzayıp gidiyor.
Hepimiz doğal olarak öğretmeniz
Aslında sadece öğrenmeyi istemekle kalmıyoruz, hatta pek çoğumuz aynı zamanda bir öğretmen de! Eğer hayatınızda birisine, herhangi bir şeyi öğrenmesinde yardımcı olduysanız, bir öğretmen gibi davranmışsınız demektir. Hemen hemen her meslek, içinde biraz eğitim ve öğretim öğesi taşır: Araba tamir etmeye çalışan arkadaşına yardımcı olan araba tamircisi, bir dostuna tenis oynamayı öğretmeye çalışan bir tenis oyuncusu, bir oyuncuya oynanan sahneyle ilgili direktifler veren bir yönetmen, koroyu idare eden koro şefi ve elbette çocuklarına tüm hayatları boyunca yardımcı olan siz aileler gibi…
Bununla birlikte çocukların hayatlarının bazı dönemlerinde öğrenmeyle ilgili birtakım problemleri olabileceğini unutmayın (gerçekten hepimizin bu konuyla yüzleşmesi gerekiyor) ve boş yere endişelenmeyin. Bunun yerine bu zorluğun nereden kaynaklandığına odaklanın ve olumlu düşünerek çocuğunuza gereken desteği verin. Çocuğunuzun öğrenim hayatı boyunca pek çok eğitim süreciyle yüzleşmeniz gerekecek.
Eğitim: Adım adım ilerleyen bir süreç…
Çocuğunuz için okulda en iyisi elde edebilmek, gerçekten akıp giden bir nehirdeki taşlar üzerinde sekerek ilerlemeye benzer. Yuvadan hazırlığa sekersiniz, sonra ilköğretim yılları, sonra hop lise, sonra sekerek üniversite ve iş tavsiyeleri… Ayrıca yol boyunca SBS, YGS, ALES gibi birçok sınavla da karşılaşacaksınız.
Her taşın üzerinde dururken çocuğunuza bu yolda daha ileriye gitmek için yardımcı olmalısınız. Hiçbir taşın birbirine benzemediğini biliyorsunuz, hatta önünüzde duran taşların bir öncekinden daha zorlu olduğunu düşünüyorsunuz belki de. Aslında yapmanız gereken olacakları olduğu gibi kabullenerek taşları algılamaya çalışmak; ne kadar ileride, ne şekilde, hangi boyutta olduklarını düşünmek… Bir taştan öbürüne geçerken her seferinde deneyim kazanacak ve bir sonraki taşa daha hazırlıklı geçmeye başlayacaksınız. Böylece karşı kıyıya başarıyla geçeceksiniz. Bu yolculuk, çocuğunuz için olduğu kadar sizin için de oldukça önemli bir öğrenim süreci olacak.
Uzun vadeli bakış
Okul hayatında çocuğunuza yardımcı olabilmek için eğitim hayatını uzun vadede ele almalıyız. Pek çoğumuzun çocuğu için bu ‘zorunlu’ eğitim dönemi 3 yaşında başlıyor ve 18, hatta daha üzeri yaşa kadar devam ediyor.
İyi bir iletişim kurmanız, bu uzun vadeli bakış açısını netleştirmenizi için çok önemlidir. Eşinizle bu konuda uzun uzun konuşun, özellikle bunun için çocuklarınızdan bile uzakta sessiz sakin bir yer seçin. Bu sohbeti sakın ertelemeyin! Çocuğunuzun ne kadar çabuk büyüyüverdiğine, birden bire nasıl olup da çocuğunuzun orta öğretim yıllarına geliverdiğine inanamayacaksınız (oysa bunu beyninizin arka taraflarında bir yere atıvermek ne kolaydı!). Hatta siz daha çocuğunuzun ilk futbol maçında neler yapacağını veya okul törenlerinde konuşma yapıp yapmayacağını düşünürken, bu gerçekle aniden karşı karşıya kalıvereceksiniz.
Kimi zaman eşinizle, çocuğunuzun eğitimi ve geleceği hakkında farklı düşündüğünüzü fark edebilirsiniz. Merak etmeyin; herkesin eğitimle ilgili farklı bir düşüncesi olduğu için bu durum oldukça normal ve doğal. Önemli olan ortak bir noktada buluşup temel prensiplerde anlaşmak ve çocuğunuzun eğitimi hakkında bunları hayata geçirebilmektir.
Eğer farklı yaşlarda çocuklarınız varsa “uzun” veya “bütüncül” bakış açısının faydasını çok daha fazla göreceksiniz. Çocuğunuzun okulla ilk kez ne şekilde başa çıkacağı sorusunu göz önünde bulundururken, sadece çocuğunuzun o andaki ihtiyaçlarını karşılamaya değil, ileriye yönelik düşünmeye, plan yapmaya ve okumaya çalışın. Örneğin bir sonraki adımda çocuğunuzun hangi güçlüklerle veya seçeneklerle karşılaşacağını da düşünün.
İlk yaşlarda nasıl davranılması gerektiğini bilmek için ilerde neler olacağını bilmek ve bu konuda önceden uyarılmak büyük bir öneme sahip ve umarız ki bu kitap, size bu konuda çok yardımcı olacak. Bazı aileler, çocukları 7 yaşındayken karşılaşabilecekleri okul mülakatlarından bir hayli ürkerler; ama unutmayınız ki her çocuk farklı bir biçimde gelişir. Bazıları çok erken yaşlarda olgunlaşırken, bazıları yıllar içinde ilerleme gösterir. Çocuğunuzun bir konuda ciddi anlamda motive olmasının onun öğrenim sürecini ne derece etkilediğini görmek muhteşem bir şeydir.
Bazı sınavların diğerlerinden daha önemli olduğunu unutmayın. İlköğretimdeki SBS ve lise sonda girilen ÖSS gibi sınavlar çocuğunuzun hayatını önemli ölçüde etkileyebilir ama yine de heyecanınızı bastırmaya çalışın.
Peki, okulda çocuğunuzun başarılı olması için neler yapmalısınız? Nasıl başlamalı ve bunu sürdürebilmek için konuya nasıl yaklaşmalısınız? Şimdi bunları ele alalım.
Doğru ortamı oluşturmak
Çocuğunuzun okul başarısındaki en büyük etmenin ‘siz’ olduğunu biliyor muydunuz? Genelde çocuklarımızın okulda öğrendiklerine inanır; onları buraya teslim edip okulun bu konuyla ilgilenmesini bekleriz. Eğer çocuğunuza yardım etmek istiyorsanız, hangi seviyede ve hangi becerilere sahip olursa olsun, onunla bizzat sizin meşgul olmanız ve öğrenme sürecinde yer almanız gerekir. Araştırmalara göre çocuğun öğrenim sürecinde okulun elbette büyük bir etkisi vardır, ama gelecekteki başarılarında ev hayatının da önemi yadsınamaz.
Bunun bir parçası da çocuğunuz için yarattığınız ortamdır.