Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in lise son sınıf öğrencilerine üniversiteye giriş sınavlarına hazırlanmaları için verilen 25 günlük genel izin uygulamasını kaldırması, rapor krizinin yeniden ortaya çıkmasına yol açtı.
Öğrenciler, sahte rapora başvurmamaları için uygulanan ’veli izniyle okula gitmeme’ haklarının ellerinden alınması üzerine yeniden rapor peşine düştü. Hekimler de kararla kendilerinin de zor durumda bırakıldığını söyledi.
İlköğretim ve liselerde okuyan öğrencilerin 20 günü özürsüz, 25 günü özürlü okula gitmeme hakları bulunuyor. Ancak yıllardan beri üniversite sınavlarına girecek öğrenciler, sınavlar yaklaşırken hasta olmadıkları halde, özürlü devamsızlık haklarını kullanabilmek için rapor alıyordu. Ancak bu durum kontrolden çıkınca Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik döneminde yeni bir uygulamaya gidildi. Velilerinin okul müdürlüğüne çocuğunun kendi bilgisi dahilinde okula gitmeyeceğini bildirir bir dilekçe vermesi halinde, öğrenci 25 gün özürlü devamsızlık hakkı elde etti. Genel izin uygulamasıyla sahte hastalık raporu dönemi bitti.
Bu uygulamayı Çelik’ten sonra gelen BakanNimet Çubukçu da sürdürdü. Ancak bir ay önce Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, bu uygulamaya son verildiğini açıkladı. Uygulamayla ilgili, Bakan adına Müsteşar Yardımcısı Merdan Tufan imzasıyla 17 Nisan’da gönderilen yazılı talimatın, 24 Nisan 2012 tarihinde İl Milli Eğitim Müdürlüklerine ulaştığı ortaya çıktı.
5 maddelik talimatta öğrencilerin ihtiyaç duyduğu eğitim-öğretim konularının birlikte tespit edilerek, öğrencilere ders içinde ve dışında destek sağlanması, derslerde öğrencileri üniversite sınavlarına hazırlayıcı etkinliklere yer verilmesi, okuldaki toplu başarının önemi konusunda öğrenci ve velilerine eğitici nitelikte toplantı yapılması istendi.
ÖĞRENCİLER RAPOR ALMASIN UYARISI
Talimatta, öğrencilere rapor almamaları konusunda rehberlik ve yönlendirmelerin yapılmasının istendiğini belirten bir eğitimci, "Yazıda okul yöneticilerine talimatlar verilmiş. Öğrencilerin aldığı raporların, aslında gerçekten hastayken alınması gereken raporlar olduğu konusunda öğrenci ve velilerinin bilgilendirilmesi isteniyor. Yani biz bu raporların ne olduğunu biliyoruz, denilerek bu tür rapor getirildiğinde arkasının araştırılabileceği ima ediliyor. Bizlerden öğrencileri uyarmamız isteniyor. Bir diğer talimatta ise gerçek dışı beyanlarla sağlık kuruluşlarına başvurmanın öğrencileri, anne babaları ve doktorları huzursuz kılacağı, ayrıca böyle davranışların ahlaki de olmayacağı ifade edilerek, rehberlik ve yönlendirme yapılmasının gerekli görüldüğü bildiriliyor. Diğer bir istek ise öğrencileri sağlık raporu almaya teşvik eden okul idarecileri hakkında gerekli idari işlemlerin yapılması. Yani şu anda öğretmenlerin, okul idarelerinin de eli kolu bağlı. Biz doktordan gelen raporu kabul etmek zorundayız. Ama doktorun hasta olmadığı halde öğrenciye gerçek dışı rapor vermesi onu bağlar. O nedenle de pek çok öğrencimiz rapor alamamaktan şikayetçi. Anne babalar çaresiz, huzursuz. Daha önce neden bu hak verildi de şimdi kaldırıldı diye sorguluyorlar" dedi. Öte yandan Lisans Yerleştirme Sınavı’na hazırlanan öğrencilerin ’genel izin’lerin kalkması üzerine yeniden hastane hastane dolaşıp rapor peşinde koşmalarına sağlık çalışanları da tepki gösterdi. Bazı öğrencilerin 25 günlük özürlü devamsızlık hakkını heyet raporuyla çözmek istediğini, bu konudaki taleplerin önünü alamadıklarını belirten bir hekim, "Yine bu işi bizim üstümüze yıktılar. Raporu versen bir türlü vermesen bir türlü. Eş, dost aracılığıyla rapor alanları görünce alamayanlar için üzülüyorsun. Çifte standart olmasın diye hiç vermiyorsun. Bu kez de sen kötü oluyorsun, dostlukların bile zedeleniyor. Son birkaç yıldır rahatlamıştık. Şimdi kriz hortladı. Bakanlık kesin çözüm bulsun, anne babalar, öğrenciler perişan" görüşünü dile getirdi.