Çocuk sahibi olmak isteyen bir çift eğer bir yıllık süre içerisinde, korunmadan, düzenli ilişkiye rağmen bir gebelik elde edemiyorsa, bu durum tıpta kısırlık olarak tanımlanıyor. Ancak bir yıl, katî bir süre değil; genç çiftlerde bu süre iki yıla kadar uzatılabiliyor. Kadının yaşı biraz ileriyse, sözgelimi 38 yaş üstüyse, yaş faktörü de önemli oluyor ve kısırlık tedavisi öncesi verilen deneme süresi 6 aya inebiliyor.
Konuyla ilgili bilgisine başvurduğumuz IVI Tüp Bebek Merkezi ana direktörü ve Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Erdal Budak, kısırlığın toplumda görülme sıklığının yaklaşık yüzde 15 civarında olduğunu söylüyor. Yani bu oran, her 6-7 çiftten birine tekabül ediyor. Dünyada da oranın yaklaşık olarak böyle olduğunu dile getiren Budak ekliyor, "Bazı ülkelerde erkek kısırlığı daha yüksektir; açıkçası bizim ülkemizde de öyle." İşte Dr. Erdal Budak'ın Anne Boyutu'na kısırlık ve tedavi yöntemine ilişkin verdiği bilgiler.
Eğer kadın 38 yaşını aşmışsa ve çift düzenli ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamıyorsa tüp bebek için başvurmalarını mı öneriyorsunuz?
Evet, daha fazla zaman kaybı, onun daha sonra göreceği tedavilerin başarısını da etkileyebileceği için o 6 ay sonunda birtakım araştırmalar yapmakta fayda var. Eğer ciddi bir problem saptanmazsa tabii ki ona bir 6 ay kadar daha süre tanınabilir ama o aşamada bir sıkıntı saptanmışsa zaman kaybetmeden hastayı tedaviye almakta fayda var. Çünkü 38 yaşındaki bir hastanın başarısı 39 yaşındaki bir kadına göre daha fazla. Örneğin 42 yaşındaki bir hastanın başarı şansı giderek düşüyor. Belli bir yaştan sonra her yılın önemi var; dolayısıyla yaş faktörü ciddi bir problem olmaya başlıyor.
Erkeklerde ve kadınlarda kısırlığa neden olan etmenlerde ne gibi farklılıklar oluyor?
Kadınlarda en sık görülen sorun, genellikle yumurtlama problemi. Kadınlarda her ay bir tane yumurta gelişir ve bu yumurta kabaca adetin 14., 15. gününde çatlar, biz buna ovülasyon diyoruz. O günlerde o yumurta döllenirse hamilelik söz konusu olur. Yumurtlamanın bu şekilde olmamasına veya düzensiz olmasına biz yumurtlama bozukluğu diyoruz. Sıkça gördüğümüz bir problemdir ve bizim polikistik over sendromu dediğimiz bir hastalık vardır, onlarda sıkça gördüğümüz bir problemdir. Bunun dışında tüplerde tıkanıklıklar, miyomlar, yani rahimde habis olmayan birtakım urlar, rahim ağzındaki anatomik bozukluklar, doğuştan gelen rahim bozuklukları (bazen rahim doğuştan küçük olabilir, içerisinde perde bulunabilir, çift rahim olabilir...), guatr hastalıkları, tiroidle ilgili birtakım düzensizlikler sayılabilir.
“Erkekte bir problem olup olmadığını anlamak, kadınlara göre çok daha basit.”
Erkeklerde spermin sayısı, hareketliliği ve yapısı bizim için çok önemlidir. Üç günlük cinsel perhiz sonrası sperm analizi yaparak kabaca bir sorun olup olmadığını anlayabiliyoruz. Ancak bazen, bizim toplumumuzda da sıkça rastlanır, inmemiş testis gibi, erkek çocuk doğduğu zaman muayene edilmezse skrotum dediğimiz torbalara testisler inmediyse, onlarda ileriki yıllarda erkek infertilitesi görülebiliyor. Erkekteki birtakım hormonal bozukluklar, sperm kanallarında enfeksiyonlar sonrası, ameliyatlar sonrası darlıklar veya tıkanıklıklar olabilir, bunlar da sık sık gördüğümüz nedenler. Bunun dışında testis tümörleri, kanserler veya geçirilmiş ameliyatlar kısırlık nedeni olarak ortaya çıkabiliyor. Ama geneline baktığımız zaman erkeklerde spermdeki düşüklüğe yol açan nedenler, önemli ölçüde doğuştan gelen faktörlerdir. Çoğu zaman erkekteki sperm düşüklüğüne hiçbir neden bulamıyoruz. Mesleki durumlar, tarım alanlarında ilaçlama yapanlarda, sıcak ortamlarda çalışanlarda, sporcuların kullandığı testesteron veya androjen hormonları içeren ilaçları kullananlarda, çok ağır sigara kullanımı, erkeklerde sperm üretimini, kalitesini, sayısını ve hareketliliğini olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Ailesel faktörler ne kadar rol oynuyor? Annede varsa, babada varsa çocukta olma ihtimali ne kadar yüksek?
Çocuk sahibi olamayan bir çift bize geldiğinde onların ayrıntılı anamnezini (öyküsünü) alıyoruz. Ailede, annede, kız kardeşte, anneannede, teyzede herhangi bir sıkıntı olmuş mu? Ailede erken menopoz ya da endometriozis – kadınlarda kısırlığa yol açan rahatsızlıklardan biridir – varsa, bunlarda genetik faktörler de söz konusu olabiliyor. Erkekte de sperm sayısındaki çok ileri düşüklükler veya spermin menide hiç olamaması durumu dediğimiz azospermi gibi nedenlerde de genetik faktörler rol oynayabiliyor. Kromozal bozukluklar varsa, bunlar da bir sonraki jenerasyonu etkileyebiliyor.
Tedavi olarak ne uyguluyorsunuz?
Bazen hiçbir tedavi uygulamıyoruz. Sadece bilgilendirme yapıyoruz ya da olumsuz alışkanlıkların terk edilmesini (sigara ya da ilaç kullanımı olabilir) söylüyoruz. Normalde yumurtlama zamanı, gebelik şansının en yüksek olduğu gündür. Bazı hastalarda bu yönlendirmeler yapıldıktan sonra, hastanın hamile kaldığını görebiliyoruz.
Bunun dışında, ilk aşama dediğimiz tedavi; yumurtlama tedavisidir. Çok basit ilaçlarla kadının yumurtlama düzeni sağlanabilir. Bu, ağızdan ilaçlar veya iğnelerle olabilir. Eğer bu şekilde sonuç alınamıyorsa, uygun çiftlerde aşılama tedavisi 3-4 kez denenebilir. Eğer onunla da sonuç alınamıyorsa o zaman hastalarımızı tüp bebek tedavilerine yönlendiriyoruz. Tüp bebek tedavilerinde de deneme başına aşağı yukarı yüzde 50 başarı şansımız var.
Aşılama tedavisi nasıl oluyor?
Genellikle, erkekteki orta derecedeki sperm düşüklüklerinde uyguluyoruz. Yumurtlamayı sağlayacak birtakım ilaçlarla kadında yumurtlama düzenini oluşturuyoruz. Ardından, tam yumurtlamanın olacağı gün, erkekten sperm örneği alıyoruz; sperm örneği laboratuvar ortamında yıkanıyor, hareketliliği artırılıyor ve içindeki yabancı materyaller arındırılıyor ve bu şekilde konsantre edildikten sonra anne adayının rahmine enjekte ediliyor. Yani yumurtlama günü sperm anne rahmine veriliyor. Bu şekilde kadının vücudunda yine doğal bir hamilelik oluşuyor. Bir yerde yumurtayla spermin buluşmasını kolaylaştırmış oluyoruz. Normal bir gebelik, eğer erkekteki sperm düşüklüğünden veya yumurtlama bozukluğundan dolayı olamıyorsa bu çiftler için ideal bir tedavi şekli. Genelde belki ilk denemede olmasa bile, 3-4 deneme sonunda yüzde 60’lara varan bir gebelik oranı sağlanabiliyor.
En sık uyguladığınız yöntem hangisi?
Biz kısırlık merkezi, tüp bebek merkezi olduğumuz için hastalarımızın önemli bir kısmı, aşılama gibi tedavileri veya yumurtlama tedavilerini kendi doktorlarında yaptırabiliyorlar. Bunlar için bir tüp bebek merkezine gerek yok; bir kadın doğum uzmanı rahatlıkla hastanın yumurtlama tedavisini yapabilir, aşılama tedavilerini uygulayabilir. Tabii tüp bebek uygulayabilmek için mutlaka gelişmiş bir tüp bebek laboratuvarına ihtiyaç var, bunun da bir tüp bebek merkezi olması gerekiyor. Dolayısıyla bize müracaat eden hastalarımızın önemli bir kısmı o tedavi aşamalarından geçtikten sonra bize geldikleri için en sık uyguladığımız tedavi şekli tüp bebek tedavisi ama zaman zaman yapılmayan hastalarda veya uygun olan hastalarda aşılama tedavisi uygulayabiliyoruz. Bazı hastalarda, bazı cerrahi tedaviler de söz konusu olabiliyor. Ameliyatla, eğer tüplerde yapışıklık, tıkanıklık varsa, yumurtalıklarda kistler varsa veya rahimde doğuştan gelen perde varsa, cerrahi olarak ameliyatla bunların düzeltilmesiyle hastalara gebelik şansı verilebilir. Uygun çiftlerde cerrahiyle de oldukça başarılı sonuçlar elde edebiliyoruz.
Röportaj: Itır Yıldız