Rüzgarla mumu söndürebilirsin ama yanan ateşi asla! Çabaların boşuna.
Hoşuna mı gidiyor arsızlaşmak ve ters köşe konuşmak? Başıma bela ediyorsun sevgiyi, kıskanıyorum senin yüzünden mutlu olan herkesi!
“Neden” diyorum kendime, neden ben mutlu olamıyorum sanki seninle?
Bilmiyorum… Boş veremiyor düşüncelerim,“Sevmiyorsa sevmesin, boş ver gitsin” diyemiyorum.
İçimde bile bunu söyleyemiyorum, geriliyorum. Çıktığım her kapıdan geri dönüyorum, “Bu defa gidiyorum” diyorsam da ne fayda, ben yine başladığım yere varıyorum.
Güzel olabilirdi, kurşun seke seke bize değmeseydi ve bizi paramparça etmeseydi.
Yağmur romantik gecelerin ortağıydı önce, sonra sensizliğin ortağı oldu gecelere.
Sığmıyor ayrılık düşüncelerime ve seni düşünen her yerimi sallandıramıyorum müsait bir köprüde!
Atamadım Galata’dan kalbimi, kafamı dağıldığı yerden toparlayamadım bir türlü, söndüremedim bu şehrin yalancı ışıklarını.
Aynı şehri paylaşmak ama ayrı dünyaya hakim olmak yarıyor ortadan ikiye ve iki ayrı deliliğe sürüklüyor.
Yatağın senden boşalan tarafı yine sana rezerve, derli toplu bir halde seni bekliyor uzayan gecelerde.
Sokaklara rica ediyorum sessiz sakin duruyorlar, topuk tıkırtını duyabilmem için!
Gökyüzü ile geldiğin günü organize ediyorum. Şimdilik hep parçalı bulutlu, seni bekliyoruz birlikte güneşi tekrar çıkarmak için zirveye.
Ne olur ne olmaz yaşam, kalır mıyız? Gider miyiz ? Onun hesabı bize ait değil.
Olurda kaçarsak başka aleme, sen yine gel bir gece.
Gel de beni cümle aleme mahcup etme!
“O gelmez” diyenlerin tersine gel, sonra git yine gideceğin yere…