Yirmili yaşlarının sonunda, güzel ve kendi çevresinde popüler bir genç kız. İyi eğitim almış, düzgün bir aileden gelen kızımız, birkaç küçük flört sonrası, son iki yıldır aynı adamla birlikte. Yavaştan evlilik hazırlıkları yapılmakta. Adam, kızdan dört yaş büyük, mimar. Genel olarak sakin görünümlü ve dünyanın en eğlenceli adamlarının arasında ilk 10'a girmediği kesin.
Kızın cıvıl cıvıl halleri, neşesi, yedi dünya ile olan ilişkisi, adamı, kızın yanında daha da bir sönük yapıyor sanki. Birlikte bir topluluğa girdiklerinde, adamın eksiğini kapatabilmek için daha çok konuşuyor, daha yüksek sesli kahkahalar atıyor güzel ve havalı kız. Adam Ankara’dan İstanbul’a birkaç yıl önce taşındığı için, aman aman bir çevresi yok. Ancak iş çevresinde yavaştan adını duyurmaya başlamış.
Kızın yakınları ve ailesi çok memnun değil bu ilişkiden. Adamın lüks bir teknede evlenme teklif ettiği günden beri, kızın ayakları yere basmadığından çok da ses çıkaramıyor insanlar.
İlk bomba, adamın tasarladığı mobilyaları sergilemek için açtığı showroomun açılışında düştü sanırım... O gün bambaşka biri girdi kapıdan içeri. Daracık bir deri pantolon, bağrı açık gömlek ve röfle yapılmış saçlar. Ama dış görünüşünden çok hareketleriydi dikkat çekici olan. Hiç olmadığı kadar rahat ve konuşkandı. Biraz da kimsenin dili varmadı nitelendirmeye ama efemine. Bizim kız görmezden geldi uzun bir süre, adamdaki bu değişimi. Ancak asıl bomba düğün törenlerine birkaç hafta kala, adamın bir sevgilisinin, hem de erkek, dedikodusu ile düştü. Kısa sürede gelen itiraf, yolların ayrılması ile bitti. Biten belki sadece ilişkiydi. Uzun bir süre ne dedikodular sustu, ne kızın gözyaşları.
Son derece travmatik bu olayda, suçlu kim diye düşünüyor insan. Kendine bile itiraf edemediği hisleriyle, düğüne iki kala yüzleşen genç adam mı, hiçbir şeyden habersiz aşık genç kız mı, yoksa toplumun üzerimize dayadığı ağır yükler mi?
Birey olmak, kendin olmak ne zor bu toplumda. Önce kendimiz olamadan mutlu olmak, faydalı olmak, sağlıklı ve üretken olmak mümkün mü? Utanmadan, çekinmeden, başkalarının özgürlük alanını işgal etmeden var olabilmek sadece zor mu yoksa çoğu zaman imkansız mı?