Yeni saatimiz hayırlı olsun.
Pazar sabahından itibaren tekrar “kış saatine” döndük.
Bir saat geri aldık.
Saatlerin geri alındığı günü en keyifli günlerden biridir.
Sabah uyanırsınız.
Eğer saatinizi henüz geri almadıysanız, diyelim ki 8.30’u gösteriyordur.
Oysa yeni saat 7.30’dur.
Oooh keyfe bak. Kalkmak için daha bir saatiniz var.
Ama size bir şey söyleyeyim. Herhalde çoğunuzun başına gelmiştir.
Bir başka gün olsa, sabah uyandığınızda şöyle yarım saat daha kestireyim dersiniz, hatta buna çok ihtiyacınız da vardır.
Ama ne çare, kalkıp gitmek zorundasınız.
Oysa saatlerin bir saat geri alındığı gün, isteseniz de o kestirmeyi yapamazsınız.
Normal günlerde sabah üzerinize çöken bir tonluk ağırlıktan eser yoktur.
Cin gibi kalkarsınız yataktan.
Bu sefer de öyle oldu.
Eski saat 8.30’u gösterirken uyandım.
“Saat daha 7.30, yat yattığın yerde” dedim kendime, ama ne mümkün. Sağa dön sola dön, olmuyor, mecburen kalktım tabii.
Fena olmadı ama. Saat 11.00’de Habertürk’teki programım vardı. Biraz zaman kazanmış oldum. Kahvaltımı ettim, duşumu alıp tıraş oldum, haberlere baktım, maillerimi kontrol edip twitter ve facebook’uma baktım.
Bu arada hatırlamışken, geç de olsa hafta sonunda facebook’a girdim nihayet.
Gerçi henüz nasıl kullanıldığını tam bilmiyorum. Zamanla öğreneceğim.
Twiter’e de çok geç girdim. Onu da kapması biraz zaman aldı, şimdi rahatım ama. Demek ki facebook da yakında çözülecektir.
Bu hafta, belki biraz da önümüzdeki hafta yeni saate uyum süreci yaşayacağız.
Bu hafta boyunca kaçta yatarsak kalkalım yine eski saate göre uyanacağız.
Belki bir iki gün bunun keyfini de süreriz. Fazladan bir saat atakta kalmanın mutluluğunu yaşarız.
Ama ondan sonra yeni duruma alışacak vücudumuz. Bir saatlik farkı unutup gideceğiz.
Ne zamana kadar?
Saatlerin yeniden ileri alınacağı mart ayının sonuna kadar.
Ama biliyorsunuz, hükümet bir karar aldı, aslında dünyanın birçok diğer ülkesiyle birlikte, marttan sonra bir daha saatlerle oynanmayacak. Hep ileri saat uygulamasında kalacağız.
Yani bu sondu. Tadını çıkarın.
Tabii “sondu” diyorum ama belli olmaz. Bakarsınız üç beş yıl sonra, saatlerle yeniden oynanır.
Çünkü bu ilk değil. Saatleri bir ileri bir geri almak çok uzun yıllardır uygulanıyor.
Biliyor musunuz, saatleri yaz aylarında bir saat ileri alma fikri taaa 1895 yılında ortaya çıkmış.
Yeni Zelandalı böcekbilimci George Vernon Hudson’ın aklına gelmiş bu.
Gün ışığından daha fazla yararlanmayı amaçlıyormuş. Önermiş ama o yıllarda kabul görmemiş.
İleri saat uygulamasının hayata geçmesi için 20 yıl kadar geçmiş. Avrupa'da ilk kez Almanya 1916 yılında ileri saat uygulamasını başlatmış.
İleri saat uygulaması başta elektrik olmak üzere enerji ihtiyacının günlük hayatımızın bir parçası olması nedeniyle ortaya çıkmış.
Çalışma saatleri içinde daha az elektrik kullanmayı sağlıyor ileri saat uygulaması. Yataktan kalkış ve yatağa giriş arasında gün ışığı daha fazla kullanılmış oluyor ve böylelikle enerjiden tasarruf ediliyor.
Tabii bu belki 50-60 yıl önce daha geçerli bir durumdu. Günümüzde ise günün hangi saati olursa olsun eskisi gibi enerjiden tasarruf etmek pek mümkün değil.
Ama ülkeler yine de ileri saat uygulamasını sürdürüyor. Böylelikle yaşam saatleri de uzamış oluyor.
Türkiye’de ilk ileri saat uygulaması kaç yılında olmuş diye sorarsanız söyleyeyim; 1947 yılında bakanlar kurulu yaz aylarında saatlerin bir saat ileri alınmasına karar vermiş.
Bu uygulama 5 yıl sürmüş ve 1952’de kaldırılmış.
1965’te tekrar başlamış ama bunun ömrü de 5 yıl sürmüş.
1965’ten 1972’ye kadar ileri saat uygulanmamış.
1972’de tüm Avrupa ile tekrar başlatılmış ve o günden bu yana kesintisiz devam edilmiş.
Önümüzdeki yıl ise saatler ileri alındıktan sonra bir daha geri alınmayacak.
Bakalım ömrü ne kadar olacak.
Saatlerin bir ileri bir geri alınması insan psikoloji üzerinde de etkili oluyor.
Hepimizin “biyolojik saat” denilen bir doğal ayarımız var.
Uyuma, uyanma, tuvalet ihtiyacı, yemek saatleri gibi saatler ileri-geri uygulamalarına göre değişiyor.
Gerçi saatlerimiz aynı zamanı gösteriyor ama, saatlerle oynanınca vücudumuz bunu anında kabul etmiyor.
Uyuma ve uyanma saatlerimizde aksamalar oluyor.
Örneğin tuvalet ihtiyacı saatin durumuna göre bir saat ileri ya da geri gidiyor.
Bunun da fizyolejik sıkıntılar yarattığı görülüyor.
Ama insan vücudu öyle bir organizma ki, bir süre sonra kendi biyolojik saatini yeni duruma göre düzenleyebiliyor.
Evet son kez saatlerimizi geri aldık.
Mart ayının sonunda “kalıcı” olarak ileri alınacak saatlere kadar hepimize iyilikler dilerim.