"Şimdi ben de kaşınıyorum biliyorum ama yine de demesem olmaz. Sevgililer günü geliyor. Lanet olası federaller! Az önce bir yazı okudum, kelimesi kelimesine katılıyorum. Tek taş senin, hayat benim olsun diyor. Ne güzel diyor. Erkek şiddeti, kadın cinayeti vs vs. Bu yazıyı yazan kadını tanımıyorum ama öyle iyi tanıyorum ki! Benim gibi biri belli. Pırlanta kadını değil, aşk kadını, emek kadını! Bir yandan da hayatının peşine düşmüş bir kadın.Peki her kadın böyle mi? Bu 'erkek' şiddeti dediğimiz şeyin tek sebebi erkek mi? Kadınların hiç mi suçu yok? Parmağındaki pırlantayla varolan, altındaki mercedesle evrende yer kaplayan, özgürlükle vücudunu sergilemeyi hatta vücudunu bir araç olarak kullanmayı ayırt edemeyen, kocayı bağlamak için 'anne' olan, 'oğlum' olacak diye gerinen, kaynana olunca gelininin, önce insan sonra kendi gibi kadın olduğunu unutan, 'kızım var' deyince 'olsun' diyen, zengin bir koca bulacağım diye tüm benliğinden vazgeçen, bir hemcinsi azıcık sendelese arkasından iten, fitne, dedikodu yapan kadınlar kadına şiddet göstermiyor mu? Kadına şiddete zemin oluşturmuyor mu?Töre cinayetlerinde ölen kızın annesi de çoğu kez azmettirici olmuyor mu?Daha dün okudum Yaşar Kemal'in Pis Hikaye'sini... Köydeki Fadik'in kuyusunu ilk kazan kadınlardı. Güzel algımızı değiştirmeye çalışan bazı kadınlar değil mi? Amerika'da ponpon kızlar, Venezuela'da güzellik yarışmaları, bilmem ne! Kadınlar neden buna izin veriyor? Kadın tektaşı neden istiyor? Erkeklere göstermek için mi? Ben dedikodu yapan erkek tanımadım. Kadının kuyusunu hele küçük yerlerde gene kadın kazıyor? Kuyuyu kazıyor, erkeğin teki geliyor atıyor kadını o kuyuya.Kadının kendi zihniyetini değiştirmesi de gerek bana göre. Daha dün şöyle bir haber vardı. 'Eski kocasından hamile kalan kadın, karnındaki bebeği istemeyince sevgilisine kendini bıçaklattı.'İbrahim anlamadı. Bana sordu. Baktım, güldüm. Erkekler basittir. Gelenek, görenek, toplum, din, namus derken varlığım varlığına armağan olsun der, çeker vurur bizimki gibi toplumlarda. Böyle komplike şeyler düşünmez. Bu şiddeti uygulayan çoğu erkek, karşısındaki kadına azıcık iletişim kurma şansı verse çoğunlukla ikna bile olur. O yüzden de hiç iletişime geçmeden çeker vurur. Bu tasvip ettiğim bir şey değil, asla da olamaz fakat tüm bu toplumu, geleneği, erkek egemen yapıyı sadece erkekler oluşturmuyor. Bunda biz kadınların da payı var. Annelerimizin, ananelerimizin... Ben kendi özgürlüğümü isterken, eşim bile çoğu kez gece dışarı çıkmama izin verirken annem sen evlisin, çıkma diyebiliyor.Evet ben tektaşa ruhumu vermiyorum. Paraya, kır düğününe, maldivlerde balayına ağzımın suları akmıyor. Ben hayat yoldaşı, dert ortağı arıyorum. Lakin üzgünüm her kadın böyle değil. Bu zihniyet kadını cinsel bir meta haline getiriyor. Memesini açan, poposunu gösteren ünlü kadınlarla dolu her yer. Paralı biriyle evleneyim diye, kadınlığını ayaklar altına alıyor.Senin adına konuşuyorum. Sen kadınsın. Kadın. Anne. Merhamet. Aşksın. Özgür ol, buna mücadele et, dilediğince giyin. Gece çık, iç, eğlen. Annesin, evlisin, kadınsın diye hayatını verme fakat bu sınırı çiz. Bugün kendini feda ettiğin şeylerin uğruna yarın yaşam hakkını veriyorsun unutma. Sevgililer gününde bile sanki sadece kadına hediye alınırmış gibi bir algı var, niye? Çünkü kadın bunu istiyor, yahu erkekler siz de desenize ben de şunu istiyorum diye...Kimse kusura bakmasın. Erkek şiddeti var evet, lakin bunu sadece erkeklere mal edemem. Biraz faili meçhul cinayetlere benzer. Kim vurdu? Ogün Samast. Haydi hapise. Kardeşim kim vurdurttu? Kim soktu aklına? Neden? Hayır sapla samanı ayrı tutmak lazım. Her erkek değil, her kadın değil. Bazı erkekler, bazı kadınlar. Sevgililer gününüz kutlu olsun, galp. "