Ağırlığını hissettiren bir anne baba, kendi becerilerine ve çocuğunun saygısını kazanacağına inanan özgüvenli bir anne babadır. Ağırlığını hissettirmek saldırgan olmakla aynı şey değildir: Çocuğunuza zorbalık yapıp onu korkutup boyun eğmeye zorlamakla değil, isteklerinizi açık ve kesin bir ses tonuyla, çocuğunuzun yapmasını istediğiniz şeyi onun kolayca anlayabileceği bir şekilde ifade etmekle ilgilidir.
* Ne demek istediğinizi tam olarak ifade edecek şekilde konuşun: Otoriter bir ses tonu kullanın.
* Söylemek istediğiniz şeyi vurgulamak için vücut dilini kullanın.
* Hissettiğiniz şeyi vurgulamak için yüz ifadesi kullanın.
* Gözlerinizi olağandan daha fazla açın ve aktarmak istediğiniz duyguya göre gülümseyin ya da somurtun.
* Karışık mesaj göndermeyin: Öfkeliyseniz gülmeyin, onu övüyorsanız surat asmayın.
* Kendi kendinize şöyle düşünün: Biliyorum X’i yapamam, ama öğrenme kapasitesine sahip olduğuma, insanlara “Ne yaptığımı bilmiyorum” diyebilecek özgüveni kendimde bulduğuma inanıyorum ve bundan da utanmıyorum.
Kendine inanmanın önemi
Kendinizin değerli ve yetkin bir anne baba olduğuna inanmanız, çocuğunuzun sizi güçlü, ağırlığını hissettiren, sevgi dolu bir anne baba olarak görmesi açısından temel önemdedir. Anne baba olmak başka hiçbir işe benzemez. Meslek hayatınızda saygın ve özgüvenli olabilirsiniz, sosyal anlamda katıldığınız bütün partilerin vazgeçilmezi olabilirsiniz, ama hayatın dengeleri değişip de anne baba olduğunuzda bunların hiçbirinin önemi kalmaz. Dostlarınızdan, ailenizden ve diğer iyi niyetli “uzmanlar”dan gelen çelişkili tavsiyeler deneyimsiz ya da gergin bir anne babayı kısır bir döngüye sokabilir. Buna kronik uykusuzluğun etkilerini ve yeni bir aile kurmakla birlikte gelen bitmek bilmeyen ev işlerini de ekleyin, bazı anne babaların “bu işin altından kalkabileceği”nden şüphelenmesinin o kadar da hayret verici bir şey olmadığını görürsünüz.