Türkiye’de yılda yaklaşık 11 bin 520 çocuk doğumsal kalp hastalıklarıyla dünyaya geliyor
Doğumsal kalp hastalıklarında risk faktörlerine dikkat
Her bin çocuktan sekizini etkileyen doğumsal kalp hastalıklarının nedeni tam olarak bilinmese de bazı hastalarda akraba evliliği, anne babada veya ailelerinde doğuştan kalp hastalığı bulunması, hamile iken annenin kızamıkçık gibi enfeksiyonlar geçirmesi, o dönemde röntgen filmi çektirmesi veya bilinçsiz ilaç kullanma gibi nedenlergözlemleniyor. Bazı durumlarda doğumsal kalp hastalığı görülme riskinin daha yüksek olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı, Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Sertaç Çiçek, annede doğumsal kalp hastalığı varsa, bebekte hastalık görülme riskinin yüzde 10’lara kadar çıkabildiğini belirterek bu oranın kardeşlerden birinde doğumsal kalp anomalisi olması durumunda üç-dört kat arttığını dile getiriyor.
Türkiye’de yılda yaklaşık 11 bin 520 çocuk doğumsal kalp hastalıklarıyla dünyaya geliyor. Bunların dört bine yakını da hastalığı tedavi edilmediği takdirde ilk yıl içinde hayatını kaybedecek kadar ciddi sorunlar yaşıyor. Annenin diyabet gibi metabolik hastalıkları, gebeliğin ilk aylarında geçirilen bazı viral enfeksiyonlar, kullanılan ilaçlar, anne babada ya da ailenin önceki çocuklarında doğumsal kalp hastalığı olması bebeğin kalp hastalığı riskini artırsa da birçok vakada hiçbir neden bulunmuyor.
Teknolojideki gelişmelerin kalp damar cerrahisine olumlu yansımaları sayesinde kalp hastalıklarıyla doğan çocukların büyük bölümünün cerrahi tedaviyle normal bir yaşam sürdürebildiğini söyleyen Prof. Dr. Sertaç Çiçek, “Bebeklerdeki doğumsal kalp hastalıkları, genetik veya çevresel birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkarken down sendromu gibi kromozom anomalilerinde, birden fazla organı veya sistemi tutan sendromların varlığında, doğumsal kalp hastalığı riski artıyor” dedi.
Bir bebeğin kalbinin ve ana damarlarının, anne karnında sekizinci haftada tamamlandığını belirten Prof. Dr. Sertaç Çiçek, o dönemde herhangi bir nedenle kalp yapısında bozulma oluşan bebeklerin doğumsal kalp hastalığıyla dünyaya geldiğini söyledi. Prof. Dr. Çiçek, “Erken tanı da çocuk kalp cerrahisi uzmanlarının bebeği anne karnında izlemeye başlayarak, doğum sonrasında yapılacak girişimsel uygulama ya da cerrahilere hazırlanmasına yardımcı oluyor” diye konuştu.
RİSK FAKTÖRLERİNİ EN AZA İNDİRMEK MÜMKÜN
Bu hastalıkların nedeninin yüzde 90’ının bilinmediğini ancak kalan yüzde 10’luk bölüm için önlem alınabildiğini söyleyen Prof. Dr. Çiçek, “Annenin diyabet gibi bilinen rahatsızlıklarının kontrol altına alınması, gebelik için uygun olup olmadığının hekimlerce incelenmesi, alkol ya da madde kullanımı varsa bunların bırakılması gibi önlemler alınarak bilinen risk faktörleri en aza indirilebiliyor” dedi. Risk grubunda olanların mutlaka gebelik süresince gerekli incelemeleri yaptırmaları, doğumdan sonra ilk kontrollerin yapılması ve bebeğin çocuk kardiyoloji merkezlerinde izlenmesini de alınabilecek tedbirler arasında sıralayan Prof. Dr. Çiçek, ilk bebeğinde doğumsal kalp hastalığı bulunan annelerin ikinci gebeliklerini planlayarak ve hekimiyle işbirliği içinde gerçekleştirmesinin önem taşıdığını belirtti. Prof. Dr. Çiçek, sağlıklı doğan, hiçbir şikayeti olmayan, sadece çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı tarafından izlenen bebeklerin de mümkünse iki yaş civarında bir kez çocuk kardiyoloji uzmanlarınca muayene edilmesini önerdi.
AİLELER NE TÜR ÖNLEMLER ALABİLİR?
Bu çocukların hekimleri tarafından verilen ilaçları düzenli kullanması ve kontrollerinin aksatılmamasının önemine değinen Prof. Dr. Sertaç Çiçek, grip ve RSV aşısı gibi özel tip bazı aşılar da dahil olmak üzere, rutin aşıların hepsinin normal zamanlarında uygulanması gerektiğini belirterek, “Çocuğun beslenme sorunu varsa mutlaka çocuk hekiminden yardım alarak, daha konsantre ve yüksek kalorili mamalar kullanılması gerekebiliyor. Bu çocuklarda diş ve ağız hijyenine de özen gösterilmesi, enfeksiyon riski nedeniyle kalabalık ve kapalı ortamlardan uzak durulması önem taşıyor” diye konuştu.
DUYULAN HER ÜFÜRÜM HASTALIK OLMAYABİLİR
Kalp sesleri arasında duyulan üflemeye benzer seslerin tamamına “üfürüm” dendiğini belirten Prof. Dr. Çiçek, doğumsal kalp hastalıklarının hemen hemen hepsinde kendine özgü üfürümler duyulduğunu söyleyerek “Kalbinde üfürüm duyulan her çocuğun bir çocuk kardiyoloğu tarafından muayene edilip, birtakım incelemeler yapılması önem taşıyor. Ancak çocukluk çağında “masum üfürüm” olarak adlandırılan ve hiçbir kalp rahatsızlığı olmadan da duyulan müzikal bazı üfürümlerin varlığının unutulmaması gerekiyor. Bu ayrımın da mutlaka bir çocuk kardiyoloji uzmanı tarafından yapılması öneriliyor çünkü masum üfürümler her zaman hastalık üfürümleri ile karıştırılabiliyor” diye konuştu.
BU FAKTÖRLERE DİKKAT!
“Doğuştan gelen kalp hastalıklarının çoğunun nedeni tam olarak bilinmiyor ancak hastaların bir kısmında akraba evliliği, annede, babada veya ailelerinde doğuştan kalp hastalığı bulunması, hamile iken annenin kızamıkçık gibi enfeksiyonlar geçirmesi, o dönemde röntgen filmi çektirmesi veya bilinçsiz ilaç kullanma gibi nedenler görülebiliyor” diyen Prof. Dr. Sertaç Çiçek hastalığın bunlara bağlı olup olmadığını bilmenin genellikle mümkün olamadığını dile getirdi. Çoğu zaman neden saptanamadığını söyleyen Prof. Dr. Sertaç Çiçek, “Ancak bazı durumlarda doğumsal kalp hastalığı görülme riskinin daha yüksek olduğu biliniyor. Annede doğumsal kalp hastalığı varsa, bebekte hastalık görülme riski %10’lara kadar çıkabiliyor. Kardeşlerden birinde doğumsal kalp anomalisi varsa, diğer çocuklarda görülme riski de üç-dört kat artıyor” dedi. Prof. Dr. Sertaç Çiçek bunun yanı sıra insüline bağımlı diyabet hastası annelerin bebeklerinde hastalık görülme riskinin diğer bebeklere göre üç-dört kat daha yüksek olduğunu söyleyerek, “Anne gebeliğin ilk sekiz haftasında içinde teratojen ilaçlara (alkol, hidantoin, amfetamin, trimetadion, lityum gibi), röntgen ışınlarına veya kızamıkçık ile toksoplazma gibi enfeksiyonlara maruz kalmışsa doğacak bebekte bu hastalığın görülme riski artıyor. Bu nedenlerin önlenebilen ve öngörülenlerinden sakınmak, düzenli aralıklarla hekim kontrolünden geçmekse önem taşıyor” şeklinde konuştu.