Cinsel ilişki fobisi olarak da bilinen vajinismus nedenlerinin insan yapısının çok derinlerinde yattığını belirten Jinekolog ve Cinsel Terapist Dr. Süleyman Eserdağ' a göre kesin tedavi için nedenin kaynağına inmek çok önemli.
Cinsel ilişki sırasında vajinal kasların refleksif yani istem dışı kasılması ile cinsel birleşmenin olamaması veya çok zor olması' şeklinde tanımlanan vajinismusun nedene yönelik tedavi edilmesi başarıyı belirleyen en önemli etken.
Jinekolog ve Cinsel Terapist Dr. Süleyman Eserdağ, vajinismusun aslında bir hastalık değil, bir belirti olduğunu söylüyor. Soruna neden olan etkenlerin % 90 psikolojik, % 10 yapısal kökenli olduğunu vurgulayan Eserdağ, ülkemizde yaklaşık her 10 kadından birisinde vajinismus görüldüğünü belirtiyor.
Dr. Eserdağ, vajinismus nedenlerinin bireyden bireye değiştiğini, doğru teşhis ve tedavi yöntemi için öncelikle bir jinekolojik muayenenin çok önemli olduğunu vurguluyor. Cinsel kimliğin en hızlı oluştuğu 3-8 yaş arası dönemin 'ödipal dönem' olarak bilindiğini hatırlatan Eserdağ, bu dönemde gerek anne babadan, gerekse çevreden alınan yanlış, eksik, abartılı cinsel mesajlar sonucunda vajinismus oluşabildiğini, farkına varılmazsa da etkilerinin ömür boyu sürdüğünü söylüyor.
Geleneksel aile düzeni, katı ahlaki tabular, cinsellikle ilgili şehir efsaneleri, kızlık zarının korunması ile ilgili kız çocuklarının aşırı korkutulması, cinselliğin ayıpla, günahla, suçlulukla özleştirilmesi, korumacı aile düzeni içinde iç disiplinin fazlaca gelişmesi en önemli nedenleri oluşturuyor. Diğer taraftan ilk gece ile ilgili abartılı bilgiler, ilk gecede ağrı, çok kanama, acı hissedileceğine dair önyargılar, hamile kalma korkusu, çocukluk döneminde taciz, tecavüze maruz kalma, ev içi şiddet, katı ebeveyn tutumu sonucu yaşanılan kötü tecrübe ve anılar da vajinismusun diğer psikolojik nedenleri arasında yer alıyor.
YAPISAL SORUNLARA CERRAHİ ÇÖZÜM
Soruna yol açan yapısal nedenler hakkında ise Dr. Eserdağ şu bilgileri veriyor: “Kızlık zarının kalın, yüksek kenarlı, ara bölmeli, sert, elek şeklinde olması, kısa ve kör vajina gibi anatomik engeller, vajina içindeki ara bölmeler, vajinal girişte dokunmayla ağrı ve hassasiyet ile kendini gösteren vulvar vestibulit sendrom, leğen kemiği içindeki organların enfeksiyonları, vajinal girişteki bartholin bezlerinin kistleşmesi ya da abseleşmesi ve vajinal enfeksiyonlar sayılabilir. Yapısal bir sorun cinsel ilişki problemine neden oluyorsa gerekli ilaç tedavileri veya basit cerrahi müdahaleler ile psikolojik tedavilere gerek kalmaksızın sorun giderilebilmektedir.”
TEK BİR TEDAVİ PROGRAMI YOK
Her vajinismus çifti için standart, tekdüze bir tedavi programının olamayacağını, tedavinin kişiye özel planlandığını belirten Eserdağ, tedavideki yaklaşımları ise şöyle anlatıyor:
“Günümüzde en sık tercih edilen yöntemler arasında bilişsel - davranışsal cinsel terapiler ve hipnoz tedavileri gelmektedir. Çocukluk çağlarından itibaren süregelen yanlış bilgilerin yarattığı korkuları ortadan kaldırmak ve yerine doğru duyguların geliştirilmesi bilişsel cinsel terapi ile sağlanmaktadır. Bu, çiftlere ilk uygulanması gereken tedavi biçimidir. Davranışsal cinsel terapi ile ise kişilerin bireysel ve çift olarak kendilerini, cinselliklerini keşfetmeleri sağlanır. Davranışsal terapi kişinin kendi kendisi veya eşi ile yaptığı bir takım egzersizleri içerir. Bu egzersizlerin bazıları ayna egzersizi, masaj egzersizi, Kegel egzersizi, nefes egzersizi ve dilatasyon egzersizleridir. Son yıllarda uygulanan hipnoz tedavileri de vajinismusta bilinçaltı korkuları yenmek, yüzleşmenin sağlanması, iç görü kazandırılması, farkındalığın ve özgüvenin arttırılması ile rahatlamanın sağlanması amaçlanmaktadır.”
Jinekolog ve Cinsel Terapist Dr. Süleyman Eserdağ, uygulanan bireye ve çifte özgü doğru tedavi teknikleri ile kısa sürede kalıcı sonuca ulaşmanın mümkün olduğu görüşünde.
Kaynak:ntvmsnbc