Dünya o kadar hızlı değişiyor ki, anın tadını çıkarmak giderek daha önemli hale geliyor. Özgün bir Budist kavramı olan “anı yaşama fikri” (geçmişe takılıp kalmak veya gelecek hakkında kaygılanıp durmak yerine), ne kadar çok meşgul ve stresliysek, o kadar daha önemli hale geliyor aslında. Bazen “farkındalık” olarak adlandırılan bu kavramı şöyle özetleyebiliriz.
Burada ve şu anda olup bitenlerden keyif alamayacak kadar meşgulseniz, hayatınız büyük ihtimalle tehlikeli bir şekilde yoldan çıkmış demektir. Eğer, anın keyfini çıkardığınızdan emin olursanız, mutluluğunuz da önemli oranda artacaktır. Diğer türlü, çocuğunuz hayatının ilk adımını atarken göremeyeceksiniz, çünkü büyük ihtimalle çok meşgul olacaksınız. Veya tamamen ailenize ayırdığınız bir günü bile, cep telefonunuza kenetlenmiş bir şekilde yaşayacak ve dolayısıyla orada gerçekten yer almamış olacaksınız.
Martin Seligman, inancın derin mistisizminde zahmetli bir sorgulanmayla geçen ve üç yıl süren bir çalışmanın ardından öğretmeninin yanına dönen çömez bir rahibin hikâyesini anlatır. Öğretmeninin ona tek bir sorusu vardır: “Girişteki çiçekler şemsiyenin sağında mı, solunda mıydı?” Soruyu yanıtlayamayan öğrenci, bir üç yıl daha çalışmak üzere üzgün bir şekilde terk eder mekânı (Eğer “farkında” olabilseydi, sorunun yanıtını bilebilirdi).
Daha derin bir düzeyde, neden keyif aldığınızı analiz etmeksizin bir şeylerden keyif alabilmek için bazen sadece “var olabilmek” önemli olabilir. Şair John Keats’in (1795-1821), anlattığımız bu “negatif muktedirlik” hakkında bir ifadesi vardır: “Ortada hiçbir rahatsız edici neden ve olgu yokken, insanın belirsizlik, gizem ve şüphe içinde var olabilme yeteneği”. Yine Keats’in “Bülbüle Gazel” isimli şiirinde söylediği gibi:
Bir hatadır
Kendi sınırlarımızın dışında görmek mutluluğu.
Kedere sürüklemektir güneşli gökyüzünü
Bozmaktır bülbülün şarkısını.
Yaşadığınız anın tadını çıkarın. Değişime açık ve hareket etmeye hazır olun. Bunun için, Darwin’in terimiyle “değişime uyumlu” olmanız gerekir. Değişime açık olduğunuzda, sadece bu değişimle daha kolay başa çıkmanızı sağlayacak bir düşünce tarzı kazanmış olmakla kalmayacak, süreçlere çok daha kolay uyum sağlamanız ve deneyimlerinizden ders çıkarmanız mümkün olacaktır.