Sağlık Bakanlığı, anne ve çocuk sağlığını izlemek için, gebelik testi yaptıranlardan, sonuçları pozitif çıkanların bu izleme merkezine bildirilmesi ve aile hekimleri aracılığıyla hamilelik durumunun kocaya veya babaya cep mesajıyla iletilmesi gibi yeni bir uygulama başlatmış.
Sosyal devlet olma çabası diye de bakılabilecek bu düzenlemenin uygulama biçimi; kadını yok sayan, kişilik haklarını çiğneyen ve ona sağlık desteği vereceğini sanarak yaşamına karışan çok sakıncalı noktalar içeriyor. Ailesiyle yaşayan ve hamilelik testi pozitif olan 19 yaşındaki bir genç kadının evine giderek bu durumu bildiren ekipler, her şeyden habersiz ailenin şokuna şahit olmuşlar. Öte yandan diyelim ki, bir yanlışlık oldu; bu durum çiftler arasında aile içinde ve devlet kaydında nasıl ve ne kadar düzeltilecek ki?
Bu konuda hamilenin kişisel olarak bilgilerinin gizli tutulmasını isteme hakkı oluşturulmuşsa, bunun test yaptırana bildirilerek onayı sorulması gibi yanları olsa bile çok yönlü sakıncalar taşıyan bu uygulamanın, toplumumuzda ortalama aile hiyerarşisi açısından başlayarak ne kadar sakıncalı sonuçlar doğuracağının akıl edilememesi hepsinden ürkütücü.
Kızını dövmeyenlerin dizini dövecekleri atasözüyle kodlanan kafaların, bu tür uygulamalarla nasıl bir zaptiye düzeninde yaşayacaklarını tahmin etmek zor değil. En istenen hamilelik beklentilerinde bile, hamilelik müjdesini ilk olarak eşiyle paylaşma isteği, kadının en doğal ve tartışılmaz bir bireysel hakkıyken, müzevirlikle işgüzarlık arası bir tutumla devletin araya girmesi, devlet mantığının kadını nasıl algıladığının yanı sıra, devlet kavramının yürütücülerce nasıl algılandığını da gösteriyor. Bu düzenleme, kürtaj ve sezaryen için düşünülenler ve üç çocuk teşvikleriyle bütünleşince vatandaş, devletin gözünde kendisinin nasıl algılandığını ve devletin de kendisine erkek gözüyle baktığını gayet iyi algılıyor.
Kadına ait tüm değerlerin, eninde sonunda namus kriteriyle ele alındığı ve mahalle baskısının dikkatinden kaçanların devlet baskısıyla kontrol altına alınmasının sağlandığı ve sağlık yardımı adıyla dokunulmazlaştırılan bu girişimin, çocuk istemeyen, partnerinden şüphelenen ve onu öldürmek isteyen erkeklere, artık nasıl bahaneler sağlayacağı şimdiden görülüyor.
Herkesin cep telefonlarının dinlendiğinin yaygın kabulüyle oluşan oto sansürün, düşünce ve konuşmanın ötesine geçerek kiminle ne yapacağına ve kendine ait sorunları kime bildireceğine kadar etkili olacaksa yeni kuşakların bireysel hak ve özgürlük kavramını nasıl algılayacakları da şimdiden düşündürücü oluyor.