Şiddetin ne olduğunu hepimiz biliyoruz değil mi? Bir kişi ya da grubun başka bir kişi ya da gruba maddi ya da psikolojik olarak hatta bazen ölüme sebep olacak şekilde zarar vermesi ya da vermeye çalışması…

Son günlerde belki toplumca en çok haberdar olduğumuz, en sık konuştuğumuz, ilgilendiğimiz ve çözüm aradığımız ancak bir o kadar da normalleştirme eğiliminde olduğumuz bir şiddet türü var; kadına yönelik şiddet. 

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı şiddeti; “ öfke boşaltmak, güç göstermek, kontrol etmek ve cezalandırmak amacıyla sistematik olarak kadına yöneltilen davranışların tümüne verilen isim” olarak tanımlıyor.

Her ne kadar şiddet dediğimizde ilk akla gelen vurmak, dövmek darp etmek olsa da şiddetin çok daha ağır sonuçlar doğuran bir de psikolojik tarafı vardır.

Kadını cezalandırıcı, küçük düşürücü ve tehdit edici duygusal tutumlar sergilemek, kadına bağırmak, hakaret etmek, onu aşağılamak, korkutmak, kadının yaşam alanını kısıtlamaya yönelik kıskançlıklar göstermek, nasıl giyineceğine, nereye gideceğine, kimlerle görüşeceğine veya görüşmeyeceğine karar vermek, ona veya çocuklarına zarar vermekle, öldürmekle tehdit etmek, onun diğer insanlarla olan (ailesi ve arkadaşları gibi) ilişkilerini sınırlandırmak veya tümden görüşmesini engellemek, kendini geliştirmesine engel olmak, kültürel farklılıklarını reddetmek, bastırmaya çalışmak veya bu gerekçeyle kötü muamelede bulunmak psikolojik şiddettir.

Kadınların en çok karşı karşıya kaldığı bir diğer kötü muamele de cinselliği kullanarak kadını kontrol altına almaya çalışmaktır ki buna cinsel şiddet denir. Tecavüz etmek, evlilik içi cinsel ilişkiye zorlamak, hoyratça ve acıtarak cinsel ilişkiye girmek, çocuk doğurmaya zorlamak, kürtaja zorlamak, fuhuşa zorlamak, cinsel organlarına zarar vermek, sıklıkla aldatmak cinsel şiddet olarak kabul edilir.

Bir diğer şiddet şekli de ekonomik şiddettir. Kadının çalışmasına izin vermemek, istemediği bir işte zorla çalıştırmak, kadının para harcamasını kısıtlamak ve para harcamasına karışmak, kadına az para vererek çok şey beklemek, para için yalvartmak, kadının parasını veya şahsi mallarını elinden almak, kadının iş hayatında gelişmesini engellemek, kadının iş bulması için becerilerini geliştirecek etkinliklere katılmasını engellemek, kadının işten atılmasına neden olmak gibi davranışlarla örneklendirilebilir. 

Bu şiddet türlerine ek olarak, son yıllarda tanımlanan yeni bir kadına yönelik şiddet biçimi daha var; dijital şiddet. Bu şiddet biçimine örnek olarak kadının çıplak fotoğraflarını çekmek, gizli kamera ile kayıt almak ve bu kayıtları internet üzerinden yaymak veya yaymakla tehdit etmek, sosyal paylaşım siteleri üzerinden kadını denetlemek, tehdit etmek, hakaret etmek, cep telefonundan arayarak veya belli programlar aracılığıyla takip etmek, denetlemek gibi davranışlar gösterilebilir.

İlk köşe yazımda sizlere kadınlara yönelik şiddet türlerinden bahsetmek istedim. Çünkü ne yazık ki sanılanın ve daha çok konuşulanın aksine kadınlar sadece dayak yiyerek şiddete maruz kalmıyorlar. Bir kadını ezmek, kendisini kötü hissettirmek, küçük düşürmek için uyguladığı pek çok şiddet şekli var. 

Ne yazık ki kadınların büyük kısmı yaşadıklarını “gelenek-görenek-alışkanlık-adet” olarak tanımlıyor olabilir ancak çalışmayan kadına ihtiyacı olan parayı vermeyen bir koca da şiddet uygulamaktadır ve bunun bilinmesi gerekir.

Bilgi güçtür…