8. sınıftan sonra, lisenin havasını solumak her gencin kolaylıkla uyum sağlayabileceği bir durum değildir. Özellikle hazırlık sınıfı okumadan, doğrudan dokuzuncu sınıfa geçen bazı öğrenciler, ağır ders programına, ergenlik döneminin getirdiği ruhsal zorluklara ve liseli olmaya birden bire uyum sağlayamayabilirler.

Ders çalışma tutumlarının bu dönemde değişebildiğini, arkadaşlıklarla ilgili düşünce uğraşlarının daha ön plana çıkabildiğini, eskiden çalışkan olan öğrencilerin derslerden soğuyabildiğine sıklıkla rastlamaktayız. Dolayısıyla, 9. veya 10. sınıflarda sınıf tekrarları da nadir olmayarak gündeme gelmektedir.

Öncelikli olarak şunu söylemek gerekir ki, bu durumdaki bir gence kızmamak ve aşağılamamak son derece önemlidir. Esas hedef, başarısızlığın sebeplerinin beraberce gözden geçirilerek tedbir alınması ve gencin gelecek seneye yönelik çalışma prensiplerini anlayıp, kabul etmesi olmalıdır.

Sınıf tekrarı olayına, prensip olarak temel bilgilerin pekiştirilmesi açısından aile ve/veya eğiticiler tarafından sıcak bakılır. Ancak, kendinden yaşça küçüklerle okuyacak olan ergen bu konuda sıkıntı yaşar. Bu yaşlarda bir yaş fark dahi, gençler arasında gerek duygusal, gerekse de gelişimsel açıdan uçurum yaratabilmektedir. Bu iki özellik masaya yatırıldığında, alternatif olarak, gencin sınıf tekrarı yapmasına gerek duymayacak başka bir okula transfer edilmesi aile içinde sıklıkla gündeme gelmektedir.

Bu durumda hangi yola başvurmanın daha uygun olacağı sorun yaratmaktadır. Prensip olarak sene içerisinde, ana derslerde (matematik, türkçe, fizik, kimya, biyoloji, yabancı dil vb.) kazanılması gereken temel bilgileri öğrenmemiş olan bir genç, bunları hiç öğrenmeden bir üst sınıfa geçtiği takdirde akademik olarak daha fazla bocalayacaktır. Bu bilgilerin takip eden senelerde özel ders öğretmenleri tarafından öğretilmesi bilgi eksikliğinin kapatılmasında yeterli olmayabilir.

Bu sebeple, bu şartlar altında ergenin sınıf tekrarı yapması daha doğru olacaktır. Nitekim, söz konusu olan sınıfta hazırlık okuyarak gelen gençler de olacağı için, yaş farkının sınıfın tamamıyla olması söz konusu olmayacaktır. Kendi okulunda mı veya başka bir okulda mı devam edeceği, sosyal ve dinamik şartlara göre değişkenlik gösterebilir.

Sonuç olarak, “demir tavında dövülür” misali, böylesine önemli ve güç bir karar aşamasında, ailelerin duygusal değil, akılcı davranması en uygunu olacaktır.