Eğitim sistemini alt üst ettiler.
4+4+4 sistemi ilk kez bu yıl uygulanacağı için tehlikenin ve bunun yol açacağı sıkıntıların henüz farkında değiliz.
Hele bir okullar açılsın, sistem kendi içinde dönmeye başlasın, feryatlar ondan sonra yükselecek.
Her şeyi bir kenara bırakalım şimdi.
4+4+4’ün yararı, zararı, uygulanabilir olup olmadığı dursun.
Sadece şu başlama yaşı kargaşası bile yeter.
5 yaşındaki çocukları ilkokula başlatmak istiyorlar. Başlatacaklar da.
Ancak açıkça 5 yaş diye telaffuz edilmesi halinde anne babalar şaşırmasın diye, 60 aylık 66 aylık gibi sıfat bulundu.
Elbette bir şey değiştirmiyor bu ama psikolojik etkisi var.
Hani mağazaların vitrinlerindeki etiketler gibi. Kocaman yazılmış 39'uncu yanında küçücük 99'uncu. Aslında o mal 40 lira ama siz psikolojik olarak 30’lu rakam gördüğünüzü düşünüyor ve buna inanıyorsunuz.
60 ay 66 ay lafları da böyle.
Şunu açıkça 5 yaşında 5.5 yaşında diye söylesenize.
Hayır, lafı ay üzerinden söyleyip kısa süreli psikolojik etki yaratılıyor.
60 aylık çocuk 5 yaşında demektir. 66 ay dediğiniz ise 5.5.
Benim bu yaşta çocuğum olsa asla ilkokul birinci sınıfa yollamak için zorlamam.
Bazı ana babalar çocuklarının bir yıl kazanacağını düşünebilirler.
Bana göre bir yıl aslında kazanılmış değil kaybedilmiş yıl olur.
Hepimiz o yaşları geçtik. Çoğumuz o yaştaki yıllarımızı tam olarak hatırlayamayız bile.
5 ile 6 yaş arasındaki çocukta çok fark vardır. Hatta 6 ay bile çok fark eder.
Bizim dönemimizde ilkokula başlama yaşı 7’ydi. 6.5 yaşını geçmiş olmak gerekiyordu en azından. O dönemlerde okul öncesi eğitim neredeyse hiç yoktu.
Şimdi durum biraz farklı tabii. Çocuklar 4-5 yaşlarında okul öncesi eğitime başlıyor, bu nedenle 7 yerine 6 yaşında ilkokula başlayıp, bu yükü kaldırabilirler.
Ama daha küçükken bu yük kalkar mı, emin değilim.
Bunu bir tarafa bırakalım; okulların fiziki altyapısını ne yapacağız?
Şu anda 5 yaş çocuğuna uygun kaç okul olduğunu bilmiyoruz.
Bazı özel okullarda bile bu fiziki şartların oluşturulduğundan kuşkuluyum açıkçası.
Tuvaletler, lavabolar, merdivenler, hatta sınıflardaki sıra ve sandalyeler 5 yaş çocuklarıyla ne kadar uyumlu?
Geçenlerde bir anne yakınıyordu; çocuğunu göndereceği okula gitmiş, tuvaletler alaturka dediğimiz çömelmeli tuvaletlermiş. “Benim çocuğum bu tuvaletleri hiç görmedi bile, müdür klozetli tuvalet yapamayacaklarını söyledi” dedi.
Bir çocuğun hiç görmediği bir tuvaleti öğrenmesi ve alışması çok zordur.
Ama bence en önemlisi, parmak kadar çocuklar arasındaki yaş farkının yaratacağı sorunlardır.
İleri yaşlarda 10 yıl 20 yıl farklar bile etkili olmazken bu yaşlarda ayların bile etkisi var.
5 yaşındaki çocukla 6 yaşındaki çocuk arasında bile inanılmaz farklar oluşur.
Hayal meyal hatırlıyorum, ilkokula 7 yaşında başladığımda, üçüncü sınıflara kadar olanlarla aramızda pek fark görmezdim. 4 ve 5. sınıflar bizim için çok büyüktü.
Ama her nasılsa onlarda bir ağırlık vardı, sanki ağabey ve abla olduklarını bilirler ve bize öyle davranırlardı.
Ne bileyim, belki de o zamanın öğretmenleri bu farkları ortadan kaldırmak için bir şeyler öğretirlerdi ve büyük sınıflar bunu kaldırırdı.
Ama 5 yaşındaki bir çocuğun kendisinden üç yaş büyük olan 8 yaşındaki çocukla aynı okulda, aynı koridorlarda ve aynı tuvaletlerle uyum sağlayabilmesi bana çok zor gibi geliyor.
Örneğin 5 yaşındaki bir çocuğun kelime hazinesi çok dardır. Birkaç yaş büyüklerle anlaşması, uyum sağlaması zor olacağı için bu çocukların psikolojisini etkileyecektir.
Tabii bu eleştiriler ve talepler hep olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri bunları hep dinler gibi yapacaktır.
İktidar öyle ya da böyle bu sistemin yerine oturmasını istiyor. Bu yüzden eleştirilere göğüs gereceklerdir.
Çünkü iktidarın temel hedefi, Başbakan’ın da söylediği gibi, “Dindar bir nesil yetiştirmek.”
Dindar bir nesil ancak çok küçük yaşlarda, çocukların henüz bilinçlerinin gelişmediği dönemlerde verilecek eğitimlerle istenilen düzeye getirilebilir.
Eğer sistemi kesintisiz 10 yıl sürdürebilirseniz amaçladığınız biçimde eğitim almış milyonlara ulaşmış olursunuz.
İktidarın en büyük hayali bu.
Bizler çocukların yaşlarını, uyum sorunlarını, psikolojik olarak nasıl etkileneceklerini tartışır dururuz bir kenarda.
Ancak bugünkü eğitim sistemini kuranlar için bunların hiçbir önemi yok.
Kıra döke de olsa sistemin yürümesi ve asıl amaca hizmet eder hale gelmesidir önemli olan.
Bu nedenle göreceksiniz, Milli Eğitim Bakanlığı hiçbir eleştiriye kulak asmayacak ve gerekirse milyonlarca lira dökerek sistemi yerine oturtmaya çalışacaktır.
Sanıyorum pek çok kişi durumun farkında ama şu anda elinden bir şey gelmediği için hiç olmazsa kendi çocuğunu korumaya çalışıyor.