Çocuklarınızla yaşanan sorunlarda derinlemesine düşünüyor musunuz hiç ? O an neler oluyor, yaşadığınız SORUN KİMİN ? Siz mi bir sorunla karşı karşıyasınız yoksa, çocuğunuzun mu bir sorunu var? Ya da sorun her ikinizi de mi ilgilendiriyor ? Bu konu bizim Aile İçi İletişim Eğitimlerimizin ana başlığıdır. O kadar önemli ki bunu tespit etmek, çünkü her birinde çocuğa olan yaklaşım farklı olmalı.
“Ödevini yapmadığı için öğretmenden ceza almış, kızgın “
“Çocuk sınavdan kırık not almış, mutsuz “
“ En yakın arkadaşıyla kavga etmiş, çok üzgün “
“ Çocuk partiye davet edilmediği için dışlanmış hissediyor “
“ En sevdiği oyuncağını kaybetmiş , üzgün “
“Düşmüş canı acıyor “
“ Yeni öğretmenini sevmiyor “
“ Sevgilisinden ayrılmış , hayal kırıklığı içinde “
Bu durumlarda “ Sorun Kimin ? “ Hepsinde sorun yaşayan çocuk. Önce bunu kabul etmeliyiz, böyle durumlarda SORUN BİZİM DEĞİL, ÇOCUĞUMUZUN. Sorunu olan bir kişi nasıl olur? Duygu yoğunluğu içinde, hem de olumsuz duygular içinde. Onun sorununa çözüm bulmaktan önce , duygularını anlamaya çalışmalıyız, neler oluyor, neler yaşıyor. Üzgün mü, kırgın mı, hayal kırıklığı içinde mi, utanıyor mu?... Sorunu olan kişi anlaşılmak,
duyulmak ister, gerçek anlamda dinlenilmek ister.
Oysa ki anneler nasıl da üstlenir onlar yerine tüm sorunları. Nasıl da eminlerdir onlar adına en iyiyi bildiklerine, nasıl da iyidirler onlar adına en güzel çözümleri bulmakta. “Eee tabi öğretmen haklı, ödev yapmazsan olacağı bu, bir daha yapmazsın işte ! “, “ Kırık mı aldın, bak gördün mü yeterince çalışmadın, demiştim ben sana … “,“ Tabi ki arkadaşlar kavga eder, ne olacak canım birkaç güne unutursunuz , gider… “, “ Aman sen de ! partiye
davet edilmediysen, sen de ara başka arkadaşlarınla takıl işte !”, “Aman da, aman !!! oyuncağını da kaybetmiş ağlarmış, kıyamam… Yarın alışveriş merkezine gider yenisini alırız annem sen hiiç üzülme ! “, “Bir şeycik olmadı, anne öpsün de geçer hadi canım, muckss… “,” Ne demek öğretmenimi sevmiyorum, bir daha duymayayım…”, “Zaten gözüm hiç tutmuyordu o oğlanı, yenisini bulursun kızım, elini sallasan ellisi…”
Ne oluyor böyle yapınca? Hangi çocuk bunun gibi tepkileri alınca anne-babaya açılır, dertleşir, içini döker ? Tam tersi iyice içine kapanıp, uzaklaşmazlar mı böyle durumlarda. Duymazlar bile aslında gelen tavsiyeleri, uyarıları, suçlamaları, eleştirileri… Anlaşılmak için başka kapı aramaya başlarlar. Kendilerini gerçekten dinleyecek, anlayacak, kendi sorunlarını kendilerinin çözebileceğine inanan başka kapı aramaya. Belki de hiç kimseyi
bulamazlar; özellikle küçük yaşlarda o olumsuz duygulardan kurtulabilmek için, kendilerini oldukları gibi dinleyecek, içlerini dökecek, onları anlayabilecek. İyice yalnızlaşırlar, uzaklaşırlar ; hem anne-babalarından , hem de kendilerinden…
Kendinizi bir düşünün. Kimin yanında en rahatsınız ? Kim ile beraberken olduğunuz gibi davranır, konuşur, sorunlarınızı ve gerçek duygularınızı paylaşırsınız ? İstemez misiniz siz de çocuklarınız için öyle olmayı. Çok güzel bir fırsattır bu çocuklara yakınlaşmak, danışmanlık yapabilmek için. Sadece anlayışla dinlemek ve oldukları gibi kabul etmek. Sorunları olduğunu kabul etmek, olumsuz duygu hissetmelerini kabul etmek. Ne bu duyguyu yok saymak, ne de küçümsemek, ne de geçiştirmek, ne de önemsememek, ne de hemen onlar adına çözüm sunmak, sadece kabullenmek…