“Tanımadığın insanlarla sakın konuşma çocuğum” öğüdünü her ne kadar hepimiz sık sık kullanıyor olsak da, biliyoruz ki bu doğru bir yönlendirme değil. Çocuğunuzun riskli durumları fark etmesini sağlamada, size sunduğumuz önerileri uygulamaya geçirmenizde yarar var.
Geçtiğimiz hafta, her zamanki gibi seans arasında, merkeze gelen dünya tatlısı bir çocukla muhabbet etmeye çalıştım. Bu yazıyı yazmama neden olan bir şaşkınlıkla odama geri döndüm. Anladım ki, çocuklar, çocuklarımız, verdiğimiz öğütleri bir hayli yanlış anlayabilirler…
Çocuk: Yabancılarla konuşmamamız gerekir. Çünkü onlar bize zarar verir. Tabi, eğer iyi biri değilse…
Terapist: Hmm, doğru tabi… Ama peki iyi olduğunu nasıl anlarsın?
Çocuk: Gülüyorsa, yani bööyle güzel gülüyorsa, iyi biri demektir. Yani kötü biri değildir.
Bakalım bu bilginin etkisi ne olur. Diyelim ki o gülen yabancı geldi, dedi ki, “köpeğimi kaybettim, bana yardım eder misin?” Bizim güzel ufaklık ne diyecektir? Büyük olasılıkla “Anneme sormam lazım…” Peki ya yabancı, gülümseyerek, “Ben sordum zaten, o da izin verdi” derse… Biliyorum, senaryolardayım. Ama ya derse… Biraz çekingen ama çokça basit bir “Tamam!” gelecektir. Ne yazık ki…
Her çocuk büyümeyi bekler, ve büyümenin en iyi göstergelerinden biri de diğerlerine yardım edebilecek yaşa gelmektir. Bu nedenle, söz konusu uzatılan şeker olunca duraksasalar da, birileri, bir yabancı, hele ki kendilerine gülümseyen bir yabancı yardım talep ettiğinde, çok da tereddüt etmeyecek gibi görünüyorlar. Bu bir bakıma iyi bir şey, çocuklarımız, diğerlerine yardım etmeye ve diğerlerinin iyi olmasına önem verdikleri sürece temel insani yanlarını koruyacaklar. Ama ne yazık ki, iyi olmayan yabancılar da var ve bu kişiler, çocukları korkutmak yerine, onlara iyi görünmenin isteklerine ulaşmada daha etkili olduğunu biliyorlar. Pek çok ebeveyn gibi, siz de çocuklarınızın “şeker” bahanesi ile kandırılmasından zaman zaman tedirginlik duyuyor hatta, hemen her fırsatta bu konuda çocuklarınızı uyarıyorsunuz da… Ancak hem uyarılarda bulunurken hem de yeterli korunmayı sağladığınızdan emin olmak çocuklarınızla daha ayrıntılı ve uygun bir şekilde konuşmak için bazı noktalara dikkat etmenizde yarar var.
Çocuğunuz 5-6 yaşlarına gelmiş, hatta belki daha ileri yaşlarda bile olsa, artık büyümüş olması demek her alanda kendi başının çaresine bakabilir demek değildir. Çocuğunuz 5-6 yaşlarına geldikten itibaren, artık güvenlikle ilgili kuralları anlayabilecek ve hatırlayacak, gerekli zamanları fark edip uygulayabilecek zihinsel olgunluğa erişmiştir. Ancak şu hepimizin sık kullandığı “Yabancılarla, konuşma, onlardan bir şey alma…” kuralı hem yetersizdir hem de bu yalın hali ile hatırlatıldığından, yarardan çok zararlı hale gelebilir.
Bu kural çocukların kafasını karıştırır çünkü onlar için, kimin bu konuşulmaması gereken yabancılar grubunda olduğunu anlamak zordur. Ebeveynler olarak çocuklara genellikle karmaşık mesajlar veriyoruz: bir yandan “Yabancılarla konuşma” derken, diğer yandan, “İnsanlara tanımasan bile ‘Merhaba’ diyebilmek, gülümseyebilmek güzeldir” diyoruz. Ya da yolda bir yabancının sorduğu soruya yanıt vermediğinde “A, ama bak güzelim amca sana bir soru sordu” diyoruz. “Yabancılarla konuşma – Hmm bu küçük hanım dilini yutmuş galiba…”
Ayrıca, daha da önemli bir tehlikesi var bu mesajın. Alışveriş merkezleri kalabalık, pazarlarda gezenleriniz, çoğunlukla çocuklarının yüzüne bile bakamıyor. Yollar insan kaynıyor. Küçücük bir dükkana bile girsek, yanı başımızdaki çocuğumuz kendini ezilmiş hissedebiliyor. Ve çocuklar kayboluyor, hem de çok sık. Kaçınızın küçükken bir yerlerde kaybolma deneyimi yok? Peki yabancılarla konuşmamasını öğütlediğimiz çocuklarımıza, kaybolduklarında ne yapmalarını öğütlüyoruz? “Hemen en yakındaki, büyük birine git ve olanı anlat.” “Cep telefonumu ezberle ki, amca bizi arayabilsin…” Ancak biz bu öğütlerde bulunsak da, yabancıları tehlike olarak algılayan minikler, zaten korkmuş bir halde olduklarından genellikle sessizce ya da avaz avaz ağlamaya başlamayı seçiyorlar. Belki daha da önemlisi, dünya üzerindeki çocuk istismarı olgularına bakıldığında, zararın genellikle çocuğun tanıdığı kişiler tarafından geldiği görülüyor. İnsanlara güvenmeyi öğretmeliyiz, güvenmemeyi değil, sadece biraz seçici olmak koşuluyla. Çocuklarımızı “insanlara güvenme” genellemesini yapmak yerine, bazı tehlikeli durumları ve bu durumlarda neler yapabileceklerini öğretmek çok çok daha yararlı. İşte bunu başarmanın yolları:
• Bir Yetişkin Senden Yardım İstediğinde…
Çocuklar kendilerine sorumluluk verilmesinden ve diğerlerine yardım edebildiklerini hissetmekten çok hoşlanırlar. Ancak, yetişkinlerin, diğer yetişkinlerden yardım istemelerinin daha uygun olduğunu iyi bilmeleri gerekir. Çocuğunuza kendi sokağınızda bile olsa, bir yetişkin eşyalarını taşımasını, bir yere gidecek yolu göstermesini vb. istediğinde, tersi bir yöne hızla yürümeye başlamasını öğütleyin.
• Tanımadığın bir Yetişkin Seni Kendi Adınla Çağırdığında
Çocuklar hafızalarına güvenemezler. Sadece kendi adıyla çağırdı diye, karşılarındaki kişinin, kendisini, hatta sizi iyi tanıdığını kolaylıkla düşünebilirler. Çocuğunuzun kıyafetlerinin, yemek çantasının, sırt çantasının üzerine adını yazmayın. Aksi takdirde, aldanmaları kolay olabilir.
• Bir Yetişkin Sana Ailenle İlgili Acil Bir Durum Söz Konusu Olduğunu Söylediğinde…
Bir kriz durumu içinde, herkes paniğe kapılabilir. Çocuğunuza pek çok uyarıda bulunsanız da, söz konusu siz olduğunuzda, bu uyarıları dinlemeyecektir. Çocuğunuz, kendisini bir yere götürmek isteyen biri ile, kesinlikle gitmemesi gerektiğini iyi bilmeli, söz konusu durumun sizinle ilgili bir aciliyet olduğu söylense bile, kesinlikle o kişi ile birlikte gitmemesi gerektiğini bildiğinden emin olun. Sizin ya da tanıdığı başka birinin başına kötü bir şey geldiği söylenebilir, hatta kendisine bir polis arabasını bile gösterse, dikkatli davranması gerektiğini belirtin. Bu kişi ile gitmek yerine, yakında tanıdığı bir aile üyesi, öğretmeni vb. birine hemen danışmasını ve olanı biteni onlara sormasını öğütleyin.
Bu belirli senaryolar ile ilgili konuşmanın yanı sıra, özetlikle çocuğunuza iyi davranışların ve iyi biri olmanın önemini sık öğreten bir ebeveynseniz, bazen yetişkinlere ve kendisinden büyük kişilere “hayır” demesinde bir sakınca olmadığını da belirtin.
Garip Durumlar
Çocuğunuzun iç güdülerine güvenin. Bir şeylerin yolunda gitmediğini hissettiğinde, bunu sizinle paylaşması konusunda çocuğunuzu cesaretlendirin. Tanıdığı biri ile ilgili aklında soru işaretleri olduğunda, size başvurması konusunu konuşun. Bu garip kişi, bir arkadaşı, öğretmeni hatta aileden biri bile olsa, kendisini garip hissettiği zamanlarda bu konuyu sizinle konuşabilmesini sağlamanız gerçekten önemli. Çocuklar, gariplikleri kolay kabul etme ve olası kötü durumlarda öncelikle kendilerini suçlama eğilimindedirler. Bunu önlemenin en iyi yolu da, çocuğunuzda iyi ve açık bir iletişim kurabilmenizdir.
Kaybolduğunda
Çocuğunuzla, kaybolduğunda nasıl davranması gerektiği konusunda da konuşmalısınız. Polis, güvenlik görevlisi ve benzeri görevlilere ulaşmak önerilse de, bu kişileri her yerde bulmaları zor olacağından, en yakınlarında bulunan, bebek ya da çocuk sahibi, başka bayanlardan yardım istemelerini öğütleyebilirsiniz. İstatistiklere bakıldığında, kadınların özellikle annelerin çocuk kaçırma ya da istismar vakalarında erkeklere oranla hemen hiç yer almadıkları görülmektedir. Dahası annelerin, kaybolan çocuk güvenli ellere teslim edilmeden onları yalnız bırakmadıkları görülmektedir.
Ebeveynler genellikle, tehlikeden bahsetmemeyi hatta tehlikeyi akıllarının bile ucuna getirmemeyi tercih ederler, çünkü bir bakıma haklı olarak çocuklarını korkutmak istemezler. Aslına bakarsanız, ben de o gün yeğenimle konuşana kadar sizlere böyle bir yazı yazmayı aklımın ucundan bile geçirmezdim. Ama şimdi görüyorum ki, tıpkı ateşle, çakmaklarla oynamamayı nasıl öğretiyor ve onları zaman zaman uyarıyorsak, bu ve benzeri konularda da aynı uyarıları zaman zaman onları korkutmayan bir yöntemle yapmalıyız. Çocuklar aslında çok küçük yaşlardan itibaren dünyanın çok da güvenli bir yer olmadığını bir şekilde öğrenmeye başlarlar. Anne- babalarının bu tehlikelerden nasıl korunacaklarını öğretmeleri, kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacaktır…