Hava güzel saha müsait, güzel bi gün olsun. merhaba herkese nasılsınız1,? iyi misiniz, umarım her şey yolundadır ve siz de çok mutlusunuzdur... Beni soracak olursanız, bende iyiyim... haftasonu arkadaşlarımla Büyükada'da güzel zaman geçirdik ve ben sizle ada notlarımı paylaşmak istiyorum... boşuna gözlem yapmadım elbet... hep yazımı okuyan tatlı insanlar var ise diye. önceki haftalarda Sarpolom arkadaşlarıyla kano ve tatil keyfi yapınca, benim de arkadaşlarımla eğlenceli zaman geçirmek için bi nedenim oldu. benim neyim eksikti. genelde neom var, şuraya götürmem lazım, burdan almam lazım gelemem dediğimden, arkadaşlarım isyan eder... Cey en sonunda, "e ne zaman görüşücez be denom" diyince, Neo 18 yaşına gelince galiba dedim... Sarpom Hollanda'da olduğundan o düzene alışığız zaten. Benim sorumluluğumda olan şeyler var... bana ısrar etti ben burdayım nasılsa, sen git buluş uzun bacaklı tayfanla dedi... içim rahattı... cumadan gidiyordum ve Neom arkadaşında olacaktı o akşam... bu arada Burcularda neo nefis eylemiş... yetenek sizsiniz oynamışlar... Burcu'nun annesi Nejla ve  oğlu jüri olmuş...

Sarpım cuma gecesi dinlenme şansına sahipti... bütün hafta çalışan bi kimse için cuma akşamları çok güzeldir. cumartesi öğlen ise Neomu alıp 3'te baleye götürücekti... pazar da böyle.. cumartesi gecesi baba kız, sahile gitmiş, oradaki tekneleri izlemişler ve başka dostlarla buluşmuşlar. telefonda ikisininde sesi iyi geldiğinden, benim içimde huzurla doldu adada.. ancak ilerleyen saatlerde, Sarponun pazar günü bir organizasyona katılması gerektiği ortaya çıktı.. hem de saat 10 gibi.. yani bu adadan dönmem anlamına geliyordu.. kahvaltı bile etmeden evden çıkıp vapura gittim.. ikisi de yeni uyanmıştı. evde olmak güzeldi ancak adada arkadaşlarımı yataklarında bırakmak içimi burktu.. birlikte kahvaltı edip, güzel manzaranın keyfini çıkaracaktık.. biraz gezinti, yürüyüş yapıcaktık.. olmadı.. acaba bu yaşanamayan eksik gün nedeniyle, ben yine bir programa katılıp 1 gün fazladan alabiliyor muydum...ailece yapılan piknikler, denize gitmeler şahane, ama kendine özel program yapmak da güzel. kız arkadaşlarla  buluşmak ruhu besler.. sinirlere iyi gelir... ben gelir gelmez Sarpom kahvaltı hazırlamaya girişti.. bende eve hoşgeldin, yatakları topla aktivitesinin bi parçası oldum.. fakat o da nesiydi.. evde bi de yavru kedi vardı.. 6 yavrusu olan bi annenin kalan son yavrusuydu.. apartman bahçesinde onu yalnız bırakmaya kıyamamışlar... pek güzel.. ancak haşır neşir olunması son derece tehlikeli olan yavru kedilerin derhal veterinere götürülmesi gerekiyor.. bi arkadaşım bulup eve getirdiği yavrunun aids olduğunu bilemeyince, evdeki diğer kedilerden biri virüsü kapıyor ve melek oluyor ne yazık ki. evde iki kedimiz daha var.. 3'üncü kedi durumu çok zorlar.. her açıdan.. zaten şuşu ile rudi hala anlaşabilmiş değiller. insan yaşında biri 120, diğeri 8 yaşında gibi düşünün.. nasıl anlaşsınlar.. ortak noktaları yemek yemek.. o zaman sorun yok nedense... tuhaf .. 
ADA daha vapura biner binmez kendimi inanılmaz mutlu hissettim.. yaşasındı. hava mis gibiydi ve denizi izlemek  çok güzeldi.. önce heybeli adaya vardı vapur. sonra da büyükada.. İstanbul'da yaşadığımız için arada günübirlik gidip gelirdim.. bi kez de yılbaşı geçirmiştik, kalabalık bi grup olarak. vapur iskeleye yanaşırken hatırladığım ada böyle değildi diyordum.. o bakirlik gitmiş. büyük oteller ve çirkin mimariye izin verilmiş bi görüntüyle karşılıyordu ada. yine de olsundu..

Faytonların oraya gidip adresi verdim..verilen adres çok kolaydı.. con paşa köşkünden düz git, şahane bahçelere ağzın sulanarak bak, sonra yine git ve ordaydı. arkadaşım gökçe tüm hazırlıkları bitirmiş, her bi saatte gelen dostları karşılıyordu. ilk giden bendim. köşk 4 katlıydı.. her katında başka aileler yaşıyordu... en üst kat 6'mıza fazlasıyla yetecekti.. ben semoşumla uyudum. 3 metre bacakları olan arkadaşım, uyurken ne kadar az yer kaplıyor ,inanılacak gibi diil.. hiç de kıpırdamadı valla... kaptan köşkü gibi olan balkonun manzarası rüya gibiydi. yedik, içtik, güldük.. nasıl iyi geldi anlatamam.. ertesi gün cumartesicey ve gökç mutfakta birer ayşe tüter ya da ceymi olivırın elleri tırnakları pis olmayan versiyonu gibiydiler. sucuk mu istersin, siyah zeytin mi, pide mi çavdar ekmeği mi.. ellerine kollarına sağlık ikisininde.. doğrusu bulaşıkları yıkarım dedim ama o iş de bilge tarafından kolayca hallolunca, çaktırmadan kendimi o güzel balkona attım yine.. faytonların geçişini görebiliyordunuz...yalnızca faytonlar mı.. elleri kavun karpuz dolu  kalabalıklar da  cumartesi hava güzel olması nedeniyle akın etmişti... bkm gençlerinin filmini izlemiş miydiniz.. günübirlikçilerin allah allah sesleriyle plaja koşuşunu getirdi aklıma..  ne güzel.. yakınımızda prens adaları var.. adalılar bu durumdan hoşlanmıyor olabilir ancak ada paylaşınca güzeldi..kahvaltıdan sonra,ay yorgi kilisenin olduğu o nefeskesen yokuşa doğru yolaldık.. önce iskeleye kadar yürüdük,fayton kuyruğuna girdik..siz diyin 120 kişi biz diyelim 1 milyon,, sıra kavgası yaşanmadan ,çok bekleyerek faytonumuza bindik.15 dakika yoldan sonra geldik.yokuş diye oraya derim işte..kilisenin olduğu tepeye, 5 nefes molası vererek çıkabildim...güzel ter attık.. güzel de bi masa bulduk heybeli ve güzel marmara manzaralı..derken  soğuk ayranlarımızı içince ,iyice kendimize geldik ..biraz daha oturup sohbet ettik,patates kızartmalarımızı yedik .. karnım doyunca biriden yalnış azize dua ettiğim aklıma geldi..aziz antuan diyordum.oysa aziz ay yorgi idi o.. olsundu.. ellerimi  açıp duamı ettim.müslüman gibi.allah kabul etsin herkesin duasını..dönüş yolunda bitmek bilmez gibi duran yol , fırt diye bitiverdi..taşıyabildiğim kadar pet şişe topladım ve çöpe attım..ne kolay di mi..yere diil çöpe.faytonların kimi renkli kimi, kiminin atları rüya..kimi faytoncu esprili.. bir faytoncu bey ise bizim kahramanımız oldu..bi aile 5 kişi binmek isteyinci kıyamadı elbette atlarına.hadi vapura yetişicez dediler.. olmaz abla..bi nefes alsınlar..az dinlenecek onlar dedi...hepimiz sözleşmiş gibi ağbiyi alkışladık....

Eve dönünce ev birden çok sessizleşti..temiz hava mı çarpmıştı neydi ,ben ve gökç hariç herkes kendini uykunun kollarına bıraktı..ada havası hepimize iyi geldi.pazar sabahı herkes uyurken ,sessiz olmaya çalışıp ,aslında daha fazla gürültü çıkarıp kapıdan süzüldüm...faytoncuyu aradım.numarasını almıştım.onu beklerken..3 genç ve minik tüylü bi ihtiyarcık köpek geçti yanımdan..adı cesurdu köpeğin.. cesur cesur gel dediler..ama cesur beni bırakmak istemedi..pek de tatlıydı. gençler peşimize takıldı ,bizim diil dediler.. o sırada neredeyse fayton tekerleğinin altında kalıyordu cesur.atın peşinde gitmek istedi bi ara..sanırım yaşlı diye adaya bırakılmıştı..ne kadar acıklı değil mi..

Son olarak eve döndükten sonra adını tatlı koyduğumuz kediciği veterine götürdük neoyla..aşısı ilacı pire tedavisi yapıldı..  kumunu bile temizliycem söz dedi neo..ne güzeldir hayvan sevgisi.. 3 kedi ile deno ,,kavga faslı dönemi..düşünmesem böyle şeyleri daha iyi galiba..hoşgelmiş tatlı, sefa gelmiş..bi ada gezisi de böyle sona ermiş. bu gezmemin çocuklarla ne alakası oldu şimdi demeyin..mutlu anne ,mutlu çocuk..mutlu anne, mutlu koca,,mutlu aile..yeniden okununcaya kadar esen kalın der , sevgilerimi saygılarımı sunar, her gelen günün şans ve bolluk getirmesini arzu eder daha fazla zorlamadan hoş kalın demek isterim...piloşpul a.ş.