Erken ergenliğin uzun süredir hastalık olarak bilinmesi ve tedavisinin mevcut olması ile birlikte özellikle çocuklarda obezitenin artması, çevresel uyaranların ve beslenme faktörlerinin etkisi ile ergenliğin erken yaşlara gelmesi 1990 yılından sonra daha çok dikkat çeker hale gelmiştir.
Özellikle ABD’de bu yönde yayınlar artmıştır . Öyle ki, ünlü Time dergisi 30 Ekim 2000 yılında ‘erken ergenlik’ konusunu kapak yaparak, bu konuya dikkat çekmiştir. Zenci kız çocukların % 15’inin, beyaz kız çocuklarının ise % 5’inin 7 yaşında meme gelişimi gösterdiğini ve obezitenin de bunun önemli bir sebebi olduğunu belirtmiştir.
Son yıllarda bu konunun yazılı ve görsel medyada yer alması aileleri paniğe sevk etmiş ve bu durumun çocuk endokrin kliniklerinin ilk sırada başvuru nedeni olmasına yol açmıştır.
Ülkemizde son 10 yılda çocuk endokrin kliniklerinde, boy kısalığı ile birlikte en sık rastlanılan hasta gurubu olarak ‘erken ergenlik’ dikkat çekmektedir. Bu başvuruların hepsi erken ergenlik tanısı almamakla birlikte, tanı konup tedavi alan hasta sayısında artış vardır.
Bir diğer önemli konu da şudur ki, boy uzamasının önemli bir faktörü genetik potansiyeldir. Anne ve babası uzun olan çocuklarda beklenen, boylarının uzun olmasıdır. Ancak, anne ve babası uzun boylu olmasına rağmen, özellikle kız çocuklarının kısa olmasının en önemli sebebi, bu çocukların erken âdet görmeleri ve düzenli âdetten sonra boylarının ancak 5-6 cm uzaması , büyüme kıkırdaklarının kapanması ve dolayısıyla kısa kalmasıdır.
Bu durumdaki çocuklarda büyük bir oranda erken ergenlik gözden kaçırılmış ve tedavi şansı ortadan kalkmıştır.