Hani diyorlar ya, nasıl arkadaşlara sahip olmak istiyorsan sen de öyle bir arkadaş ol diye (yalan, öyle bir deyim yok, ben uyduruyorum), bana arkadaşlarım benim onlara davrandığım gibi davransalar herhalde savaş çıkar. Yani ben benim gibi bir akadaşa tahammül edemezdim. Allah'a yakın benden uzak dursun derdim, o sebepten benim hâlâ nasıl arkadaşlarım var ben onu anlamıyorum.
Hayırsızımdır bir kere. Sabah akşam arayan, her şeyini anlatan, her an arkadaşlarıyla olması gerektiğini düşünen bir insan değilim. Çok ukalayımdır. Bilmişimdir. İnatçıyımdır. Her şeye mutlaka söyliyecek bir şey bulurum, bir de çok fazla eleştiririm. Yani her olayın her yönünü düşünmeye çalışır "lap" diye yüzlerine söylerim. Hatta‚ "gerizekâlı mısın, görmüyor musun" gibi hafiften, sert eleştiriye kadar gidebilirim. Açık açık da söylerim. Kırılırmış, darılırmış, üzülürmüş, duymak istemezmiş diye düşünmem. Eğer arkadaşımsa gerçekten ben her şeyi yüzüne olduğu gibi vururum. Diyorum ya, sinir bozucuyum; benim gördüğüm kadarıyla.
Ama benim arkadaşlarım! Benden, benim olduğum kadar rahatsız değiller sanırsam.
Geçenlerde Fahroş'a ‚ "ya pazar pazar ne işin var bende, evim derli toplu değil, gelmeni istemiyorum, git evine" dedim mesela, kadın beş dakka sonra kapıma dayandı.
Eda'ya‚ "Eda sesin çok kötü kızım, ne diye şarkı söylüyorsun, nasıl söyliyebiliyorsun hâlâ" dedim mesela, Eda‚ "ben her gece sarhoşum" şarkısına asıldı.
Her ne kadar kendimi önemsesem de, onlar beni kale almamakla bu işi yürütüyorlar galiba. Şimdi bunu önemsesem mi, önemsemesem mi açıkçası?
Öte yandan, her zaman yanlarında olurum. Bunu bilirler.
Hiçbir şeyi esirgemem ve samimiyimdir. Neyi, nasıl hissediyorsam, düşünüyorsam öyledir. Bu yüzdendir ki çoğu arkadaşım bana güvenir. "Ben bir insanım, her an her şey olabilir" diyorum anlamıyorlar, şaka yaptığımı sanıyorlar. Ama ciddi, ben bir insanım. Her ne kadar güvenseniz de bu bir gerçek. İnsanoğlunun inanılmaz bir "abukluk potansyeline" sahip olduğunu düşünüyorum. Anneme de hep derdim bunu. "Ben sana güveniyorum kızım" derdi her zaman, ben de ona‚ "güvenme anne, açık ve net söylüyorum, sen benden her şeyi bekle" derdim. Hem onun için büyük bir hayalkırıklığı olurum güvenini yıkarsam, hem de ben o beklentinin altından kalkamam diye düşünürdüm. Gerçi şu bencil damarım sayesinde "ben seni uyardım, güvenirsen bu senin sorunun" ile durumu hafifletiyordum ancak yine de insanların insanlardan fazla beklentili olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Aslına bakarsanız arkadaşların birbirine benzemesi gerekli de değildir. Her ilişkide olduğu gibi, birbirini tamamlamaktır esas olan. Eşiniz, dostunuz, çocuğunuz, iş ortamınız, hiç fark etmez, her ilişki bir takım oyunu gibidir, her bireyin kendine öz özellikleri ve ilişki içersine getirebilecek kalitesi vardır, olayın bütünü ve tamamıdır ilişkiyi sağlam tutan. Siz her ne kadar farklı olursanız olun, iyi bir ilişki için, farklılıklarınızın aslında bir şans olduğunu bilin. Farklılıklar her zaman eksikleri tamamlama potansyeline sahiptir çünkü.
Son olarak ise; sana sesleniyorum arkadaşım! İsmin ne olursa olsun; ister Gönül, ister Maşife, ister Açelya olsun, hiç fark etmez, eğer "arkadaşım ya da sevdiğim insan" sıfatına giriyorsan, ben sana diyorum:
Bugün birbirimize belki çok ihtiyacımız olmuyor. Görüşemiyoruz. Çocuklarımız var, zamanımız dar, hayat çok hızlı ilerliyor, hata yapıyoruz, farklılıklarımızı şans olarak değerlendiremiyoruz, belki birbirimizi kırıyoruz, belki arada kızıyor, öfkeleniyoruz, uzak duruyoruz; belki bazen saç baş yolmak istiyoruz, olabilir, sorun da değil benim için; no problem; pas de probleme; kein Problem; ancak ben senden bir şey istiyorum!
Bana söz vermeni istiyorum.
Her türlü farklılığınla, beni bunaltmanla, hayatı bana zindan etmenle (kim kime ediyor acaba?) hayatımda kalmanı ve hep varolmanı istiyorum!
Ve bir gün geldiğimiz zaman altmış yaşına, yüzümüz kırış kırış olursa da, gözlerimiz görmez, dizlerimiz tutmaz, dişlerimiz kalmazsa da; aynen böyle, bu renklerle, bu duruşla, hayata bu bakışla, dünyaya bu sırıtmayla puromuzu tüttüreceğiz birlikte sokakta!
Ve geçmişe bakıp kıkır kıkır güleceğiz. Ben sana yine‚ "sen önceden de gerizekâlıydın ha" diyeceğim, sen de bana‚"sen önceden de böyle ukalaydın ya" diyeceksin...
Söz mü?
Tamam küfür de edebilirsin... Söz bişi demicem!