Medeni Kanun’da, boşanmak isteyen çiftler için genel ve özel birtakım sebepler düzenlenmiştir. Esas itibariyle, boşanmanın tek bir sebebi vardır: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması. Kanun’da sayılan diğer sebeplerin temelinde de aslında bu kavram yer alır. Fakat özel olarak düzenlenen boşanma sebeplerinde taraflar dayandıkları olguyu (örneğin zinayı) ispat ederse ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğunu ispat etmeleri gerekmez; Kanun bu sonucu bir faraziye olarak kabul etmiştir.
1) Zina
Kanunda zinanın tanımı verilmemiştir. Genel olarak zina, eşlerden birinin, evlilik birliği devam ederken, bir başka kişiyle cinsel ilişkide bulunması olarak kabul edilir. Ancak, burada eşin kusurlu olması yani bu ilişkiye bilerek, isteyerek girmiş olması gereklidir. Örneğin, tecavüze uğrayan eş bakımından zina sebebi oluşmaz. İlişkinin bir süreklilik arz etmesi aranmaz; sadece bir kere cinsel ilişkide bulunmak zinanın oluşumu için yeterlidir. Eşin, cinsel ilişkiye girdiği kişinin karşı cinsten olması gerekir. Eşcinsel bir ilişki varsa, burada zina sebebinin oluşmadığı kabul edilmektedir. Bununla birlikte, haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilir.
Eşin, cinsel ilişki kurmaksızın, bir başkasıyla flört etmesi ya da yakın ilişki içinde bulunması durumunda da zina oluşmaz. Ancak, bu tip bir ilişkinin varlığı hakime bir kanaat oluşturması için yardımcı olabilir. Bununla birlikte, eşlerden birinin durumu ikrar yani hakim önünde kabul etmesi tek başına yeterli sayılmaz. Boşanma davalarında hakim tarafların ikrarı ile bağlı değildir. Bu nedenle, zina hususundaki ikrar, ancak diğer delillerin varlığı ile desteklenirse hakimin bir kanaate ulaşmasına yardımcı olabilir.
Zina mutlak bir boşanma sebebidir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, hakim zinayı tespit ederse, artık evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığını araştıramaz; boşanmaya karar vermek zorundadır.
Zina sebebiyle boşanma davası açmak için iki tür süre öngörülmüştür. İlki, diğer eşin zinayı öğrenmesinden itibaren 6 aydır. İkincisi ise, zina fiilinden itibaren 5 yıldır. Yani, eş zina fiilinden itibaren 5 yıl içinde bu durumu öğrenirse, öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde davayı açması gerekir. Aksi takdirde zinaya dayanan boşanma davası açma hakkı düşer. Belirtmek gerekir ki, eğer birden fazla zina fiili varsa, 5 yıllık süre her bir fiilin işlendiği tarihten itibaren ayrı ayrı işleyecektir.
Zina sebebine dayanılarak boşanma davası açılamayacak bir başka hal ise, diğer eşin affıdır. Kanun açıkça affeden tarafın dava hakkı olmadığını belirtmiştir. Genel olarak affın zina fiilinden sonra gerçekleşmesi gerektiği kabul edilmektedir. Önceden rıza göstermiş olmak, dava hakkını etkilemez. Af, açık bir şekilde yapılabileceği gibi kanaat uyandıran davranışlarla da gösterilebilir. Fakat burada af iradesinin bulunduğunun anlaşılması gereklidir. Sadece ortak hayata devam ediyor olmak af iradesinin varlığına delil teşkil etmez.