Oğlumun Sorumsuzluğu
Songül Uzun: Yanıt alamam düşüncesiyle yazmıştım kısa bir soru. Yanıt alabildiğime göre sorunum şu; oğlum her işinde sorumsuz davranıyor. Çok duygusal bir çocuk. Zora geldiğinde hemen ağlıyor, küsüyor ve bizi eleştiriyor. Öğretmeni çok hareketli ve hiçbir şeye odaklanamadığını, çabuk sıkıldığını; ceza, ödül, tehdit, hiçbir şeyin fayda etmediğini söylüyor. Benim gözlemlerimde aynı yönde. Yardım almam öneriliyor fakat ben nasıl yardım alabilirim bilmiyorum. Umarım bu defa anlatabimişimdir. Teşekkür ediyorum.
Merhaba Songül Hanım; ilk sorunuzda kızınızın mükemmelliyetçiliğinden ve oğlunuzun olursa olur, olmazsa olmaz tavrından söz etmiştiniz. Ben de size, verdiğiniz bilgilerin sizi yanıtlamam için yeterli olmadığını belirtmiştim. Her yaşın getirdiği sorumluluklar farklı olduğu gibi, her yaşın zorlukları da birbirinden ayrıdır. Oğlunuzun ağladığını, küstüğünü aktarmışsınız ancak kaç yaşında olduğunu ve yaşadığı sorunun bağlamını belirtmemişsiniz. Örneğin, 6 yaşında bir çocuğu üzen ve sıkan şeyler, 14 yaşında bir ergeni üzen ve sıkan şeylerden farklı olabilir. Sizi daha doğru bir şekilde bilgilendirebilmem ve yönlendirebilmem için daha fazla bilgiye ihtiyacım var. Öte yandan, eğer bulunduğunuz şehirde bir üniversite hastanesi var ise çocuk ve ergen psikiyatrisinden ya da özel muayenehanesi olan bir çocuk psikiyatrisinden yardım alabilirsiniz. Bunun yanı sıra bir çocuk psikoloğu, pedagog ya da bir aile danışmanına da başvurabilirsiniz.
***
Kardeş Kıskançlığı
Pınar Kaya: Merhaba Onur Bey. Biri 4,5 erkek, diğeri 9 aylık kız olmak üzere iki çocuğum var. Oğlum, kardeşi olduğundan beri inanılmaz değişim gösterdi. O söz dinleyen, mulayim, kibar çocuk gitti, yerine beni duymayan, dinlemeyen, inatçı, kaba saba tavırlar sergileyen bir çocuk geldi. Oğlumun kardeşine karşı rahatsız edici bir davranışı yok, babasına ve bana yapıyor. Kreşe gidiyor, öğretmenleri çok memnun. Okuldaki haliyle evdeki hali de çok farklı. Bütün derdi babası ve benimle. Kardeş kıskançlığı yaptığını biliyorum, sabırlı davranmaya gayret ediyorum ama artık başedemez hale geldim. Nasıl davranacağımı bilmiyorum. Alttan alıp, sabır gösterdikçe daha fazlasını yapıyor. 3,5 senemin emeğini heba etmiş gibi hissediyorum. Kendi psikolojimde pek iyi değil. Örnek sorudaki arkadaşla aynı kaderi paylaşıyorum. Oğlum olduğunda işi bıraktım, kimseye emanet edemediğim için tekrar işe dönmedim. Yoğun iş hayatından eve kapanıp, çocuk bakmak ve bir de iki çocuk büyütmek beni bayağı zorluyor. Üstüne bir de ekonomik sıkıntılar eklenince iyice çıkmaza giriyorum. Tavsiyelerinize ihtiyacım var. Şimdiden teşekkür ederim.
Merhaba Pınar Hanım; anladığım kadarıyla, oğlunuzun kardeşini kıskandığını ve sizin, eşinizin ve eve gelen herkesin istemeden de olsa küçük kızınıza gösterdiği ilgiden rahatsız olduğunu gözlemlemişsiniz. Yeni gelen bebekle, kaçınılmaz olarak, oğlunuz da kıskançlık ve kırgınlık duygularının ortaya çıkmış gibi gözüküyor. Hiç bir çocuk, “Sahnedeki yerini” yükselen yeni bir yıldız ile paylaşmak istemez. Anne sevgisini ve ilgisini paylaşmak hiç kolay değildir. Çocuklara göre paylaşmak, daha az sevilmek ve daha az ilgilenilmek gibi algılanabilir.
Dolayısıyla oğlunuz; kaçınılmaz olarak, olumsuz davranışları sadece size yani anne ve babasına göstermektedir. Kızınızın doğumu, küçük bir çocuk için felaket gibidir; çünkü dünyası ve aile içindeki konumu değişmekte, yeni konumunu ve yönünü bulmakta zorlanmakta ve yardımınıza ihtiyaç duymaktadır. Oğlunuza ve ailenize yardımcı olabilmek için duygusal davranmak ya da alttan almak yerine, oğlunuzun gerçek duygularını araştırmanız ve öğrenmeye çalışmanız size daha fazla yardımcı olacaktır. Çocuklar, kıskançlıklarını bastırdıklarında ya da aileleri tarafından baskılandıklarında, sıkıntıları başka şekillerde yani kötü davranışlarla veya başka belirtilerle ortaya çıkacaktır.
Çocuklar, kıskançlık duyguları ile yüzyüze getirilmelidirler. Mesela oğlunuza, “Kendini yalnız hissettiğinde, sana daha çok vakit ayırırım” demeniz yardımcı olabilir. Anne-baba için duygularında ve hareketlerinde eşit olmaya çalışmak, onları yoracağı gibi, mutsuz da eder. Çocuklar eşit sevilmedikleri için şikayet etmezler, kıskançlık yapmazlar. Onlar için önemli olan özgün bir şekilde sevilmektir, aynı şekilde değil. Oğlunuza onun özel olduğunu hissettirin.
****
Rumuz Zuzu: Merhaba, 5 yaşında bir kızım ve 2 yaşında bir oğlum var. Kızımla, oğlum yokken çok iyi anlaşıyoruz, beni üzmüyor, söz dinliyor. Ancak kardeşiyle bir arada olunca, kızım bambaşka oluyor. Hırçın, söz dinlemez, aşırı hareketli. Dolayısıyla onu azarlıyorum, kızıyorum ama söz dinletemiyorum. Bu, beni çok yoruyor. Ona karşı daha sabırlı olmalıyım diyorum hep ama yapamıyorum. Çok fazla sinirleniyorum. Çünkü inadına yapıyor. Ne yapmalıyım kendim ve kızım için? Yardımcı olursanız çok sevinirim.
Merhaba Zuzu; sizinle benzer bir sorun yaşayan Pınar Kaya’ya verdiğim cevaba bakabilirsiniz.
****
Reyhan Keskin: Merhaba. Benim 2007 Eylül doğumlu bir oğlum var ve şu anda 8 aylık hamileyim. Benim sorum, oğluma kardeşi olduğunda nasıl davranmalıyım, ki en az seviyede etkilensin. Çok hassas ve bana çok düşkün üzülmesini istemiyorum. Yardımcı olursanız çok sevinirim.
Merhaba Reyhan Hanım; sizinle benzer bir sorun yaşayan Pınar Kaya’ya verdiğim cevaba bakabilirsiniz.
****
Çocuklarda Konuşma Bozukluğu
Özlem Topal: Onur Bey merhabalar. Ben 30 yaşında çalışan bir anneyim. 20 aylık bir oğlum var. Çalışan bir anne olarak, oğluma yeterli kaliteli vakti ayırdığımı düşünüyorum. Buna rağmen söylediği kelime sayısı bana çok az geliyor. Anne-baba, dede, mama, meme, süt; bunlar çok net söylediği kelimeler. Uzun süredir de söylediği kelimeler, yaşıtlarına baktığımda söylenen kelimeleri tekrar ediyor ya da etmeye çalışıyorlar. Her çocuğun gelişimi bir olmayacaktır bunu da biliyorum ama hiç ilgili olmayan annelerin çocukları, sanki her konuda biraz daha çabuk öğreniyorlar yada ben bir yerlerde hata ediyorum. İşten eve geldikten sonra, yemek dahil tüm ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. İşte olduğum süre zarfında, anneannemiz bu konuda bizim en büyük yardımcımız. İlgili bir anneyim akşam eve geldiğimde birçok yeni aktivite deniyor, zevk aldıkları ilgisini çekenleri sürekli hale getiriyorum. Birlikte dergi ya da kitaplara bakıp karakterlerin hareketlerini ya da nesnelerin isimlerini ona söylüyorum. Nesneleri tanıyor ama işaret dili ile bunu anlatmaya çalışıyor. Örneğin; çekiç diyorum kitapta hemen elini yere vuruyor ya da kuş resmini gördüğünde camdan dışarısını gösteriyor. "Kuş nerede annecim" dediğimde, kitaptaki kuşu ya da sorduğum herhangi bir nesneyi, hayvanı tanıyor ve gösteriyor. Söylediğim ya da verdiğim tüm komutları algılayabiliyor. Uygulamaya da geçiriyor. Örneğin, kendisine ait bir kıyafeti dolabına koymasını söylüyorum, koşarak çekmeceye koyuyor ya da "Bana poşetlerin olduğu dolaptan bir poşet getirebilir misin?" dediğimde, bunu çok rahatlıkla algılıyor, uyguluyor. Çok oralı olmasada hikaye okuyorum bazen gelip bakıyor bazense başka şeylerlerle ilgileniyor ama ben yinede okumaya devam ediyorum .Gelişimi ve beslenmesi ile ilgili hiç bir sıkıntımız yok. 20 aylık bir çocuk için endişelenmem çok yersiz mi yoksa söylediği kelimeler şu an için yeterli midir? Bu konuda beni bilgilendirirseniz çok sevineceğim. Şimdiden teşekkür ederim.
Merhaba Özlem Hanım; Çocuklarda dil gelişimi genel olarak şöyle bir sıra izler, doğumunda bebek, insan sesiyle rahatlar, ağlaması genellikle rahatsızlık ve açlık ifade eder. 6 haftalık bir bebek insan sesine tepki verir, yumuşak ve keyifli sesler çıkartır, yardım istediği zaman ağlar. 2 aylık bir bebek değişik sesleri ayırt etmeye başlar, yumuşak ses tonu daha çok gırtlaktan çıkar. 3 aylık bir bebek başını sese doğru yönlendirir, başkalarının konuşmasına sesle cevap verir ve değişik heceleri ritmik bir şekilde tekrarlar. 4. ayda ise değişik ses perdeleri kullanmaya başlar, ses tonlarını taklit eder. 6. ayında başkaları tarafından çıkarılan sesleri taklit etmeye başlar. 9. ayda ise yetişkinlerin tonlamasına benzer şekilde anlam ifade eden tonlamalar yapar. 12. ayda kelime haznesi gelişmeye başlar ve 5-10 kelimesi olabilir ve sonraki 6 ayda 2 katına çıkması beklenir. 24 ayda ise kelime haznesi hızlı bir şekilde artmış ve tahminen 200-300 kelimeye ulaşmıştır, aynı zamanda yine 24 aylık bir çocuğun iki sözcüğü bir araya getirerek cümle kurması beklenir. Sizin aktardıklarınızdan anladığım kadarıyla, çocuğunuz bir 20 aylıkla uyumlu olarak, dili algılayabiliyor yani, basit cümlelerle sizin ondan ne istediğinizi anlayıp yerine getirebiliyor ve bütün sesleri tanıyor. Öte yandan, 20 ayla uyumlu olmayan çocuğunuzun dile ile ilgili ifadesi. Oğlunuzun ifade ile ilgili dil gelişimi daha çok 12-16 aylık bir çocuğun dil gelişimiyle uyumlu gibi gözüküyor. Bu konuyla ilgili daha sağlıklı ve kesin bir bilgi edinebilmeniz adına, bir çocuk psikoloğu ile görüşmenizi öneririm. Böylelikle, bazı gelişimsel testler uygulanacak, çocuğunuzun hangi gelişimsel alanlarda desteğe ihtiyacı olduğu tespit edilecek ve ona göre bir yol haritası çizilecektir. Bir özel eğitim uzmanı ya da bir dil terapisti ile çalışmak gerekebilir, buna başvurduğunuz uzman karar verecektir.
****
"Oğlumun Yavaşlığı"
Rumuz Paşam: Oğlum bu yıl birinci sınıfa başladı. Okulda dersleri iyi ama evde ders yaptırana kadar beni öldürüyor. Oyun olduğu zaman süper hızlı, hep yavaş ol diyoruz. Ama derse gelince yarım saatlik dersi abartısız 5 saatte bitiriyor. Sabah 4'e kadar ders yaptığımız oldu. Kahvaltıyı dahi, 1,5 saatte anca yapıyor. Giyin diyoruz, yarım saatten önce gelmiyor. Tuvalete gidiyor yine yarım saat oyalanıyor. Ne yapabiliriz. Yardımcı olursanız sevinirim. İyi çalışmalar.
Merhaba Paşam; tüm anne ve babalar çocuklarına sorumluluklarını öğretebilmenin yollarını ararlar. Ancak gerçek şu ki; sorumluluk empoze edilemez, evde veya toplumda benimsenen değerler tarafından beslenerek ve yönlendirilerek, kişinin içinden gelir. Çocuklarımıza sorumluluk duygusu yüklerken; hayata, özgürlüğe, mutluluk arayışına ve saygıya dayandırmalıyız. Bir çocuk nazik olabilir, kendini ve odasını temiz tutabilir, ödevlerini kararalılıkla yapabilir ama yine de sorumsuzca kararlar verebilir. Bu, genellikle ne yapacakları daima söylenen, böylelikle de yargılama, seçim yapma ve kendi standartlarını geliştirme fırsatını pek bulamayan çocuklar için doğrudur. Değerler doğrudan öğretilemez. Ancak, sevdikleri ve saygı gösterdikleri insanlarla özdeşleşme ve onlara özenme yoluyla, bu değerler çocuk tarafından içselleştirilir ve onun bir parçası olurlar.