Kadına yönelik şiddet konusunun gündemden düşmediği şu günlerde, konu itibari ile en çok adli tıp raporları tartışılıyor.
Peki, adlı tıp raporunu almak için sadece adli tıp kurumuna mı gitmek gerekiyor. Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde 2,5 yıldır hizmet veren Adli Tıp Polikliniği ile bu zorunluluk ortadan kalkıyor.
Tamamen mevzuata ve uluslar arası sözleşmelere uygun olarak hazırlanan bu poliklinikte benimsenen temel prensip, şiddet görmüş mağdurların ikinci bir travma yaşamamalarını sağlayacak uygun ortamın sağlanması.
Kolluk kuvvetlerinin içeri alınmadığı, özel film camlarla çevrelenen bu klinikte sadece bir giriş bulunuyor. Tüm bunların yanı sıra, hastalara fiziksel muayenenin yanı sıra psikolojik muayeneler de yapılıyor.
Adli Tıp Uzmanı Oğuzhan Ekizoğlu ile yaptığımız röportajın ikinci ve son kısmında ise şiddet gören kadınların nasıl muayene olduğunu ve polikliniğin fiziksel özeliklerini konuşuyoruz.
Kadına yönelik şiddette, erkekleri yetiştiren kadınlara büyük görev düştüğünü dile getiren Ekizoğlu, eğitilmeyen ve bilinçlendirilmeyen erkekler olduğu sürece toplumda bu tür şiddet olayları azalacak gibi görünmüyor diyor.
Özellikli diye nitelendirdiğiniz Adli tıp polikliniğinin, diğerlerinden farkı nedir?
Adli Tıp birimi olmayan bir hastanede, en başta muhatap bulma konusunda insanlar sıkıntı çekebilir. Acilde tabi bir yandan kalp krizi geçirmiş, bir yandan kaza geçiren hastalar varken, doktorların bu kadar ağır vakaların içinde, bu tür vakalara zaman ayırması, onların mahremiyetini gözetmesi zor olabiliyor. Buraya gelirken kişilerde ilk olarak mahremiyet noktasında, ikinci olarak ise tekrarlayan muayenelere maruz kalmamak için, tek bir noktada hepsini yapabilecekleri bir öngörü oluşabilir Kişilerin kendi kararlarını verirken her zaman özgür olmadıklarını bilmek gerekiyor. Kişilerin başvurdukları kolluk kuvvetleri ve savcıların inisiyatifinde aslında.
Buraya polis giremiyor değil mi?
Bu özel bir uygulama değil aslında. Çok net tanımlanmış gözaltı muayeneleri için yapılmış bir uygulamadır. Burada esas olarak, kişinin kolluk kuvveti tarafından şiddete uğrayıp uğramadığını sorgulanır. Kişi buraya geldiğinde polisin yanında rahat kendini ifade edemeyebilir, polisin yanında rahat olamayacağı düşüncesi ile bu uluslararası kurallar ve mevzuatı uyguluyoruz.
Şiddete uğramış bir kadın geldi ve muayene olmak istedi. Muayene sırasında neler yapılıyor?
Bu tür başvurularda fiziksel muayeneler ayrıntılı olarak yapılıyor. Ayrıntılı fiziksel muayene yapıldığı zaman tabii ki büyük bir eğitim ve araştırma hastanesindeyiz. İstediğimiz tetkikler, konsültasyonlar ve görüntüleme işlemleri, sıra beklemeksizin hastanemizde gerçekleşiyor. Biz hiçbir kadına yönelik şiddet vakamızı, sadece fiziksel bir vaka olarak değerlendirmiyoruz. Bu konsültasyonlar ve tetkikler tamamlandıktan sonra, tüm vakalarımız bir psikiyatrik muayenelere de tabii tutuluyorlar. Biz raporlarımızı hem fiziksel hem de psikolojik travma açısından değerlendirip, sonuç raporlarımızı da buna göre hazırlıyoruz.
Toparlayacak olursak ne söylemek istersiniz?
Kadına yönelik şiddeti konuşurken, şiddet uygulayıcısı olan erkeği yetiştiren kadınlar noktasında söylemek istedim bir şey var. Tüm kadınlara, kadına yönelik şiddet noktasında toplumsal cinsiyet açısından, çevrelerindeki erkeklere iyi bir eğitim sürecini başlatmalarını ve destek olmalarını diliyorum. Mevcut eğitim sisteminin olması gerektiği kadar, kadınlar kendi yetiştirdikleri erkeklere de cinsiyetin ne olduğunu, kadın ve erkeğin ne olduğunu, şiddetin ne kadar kötü olduğunu öğretmeli diye düşünüyorum. Kadına yönelik şiddette, çözüm erkeğin eğitilmesinden geçiyor diye düşünüyorum.
Yine kadınlara rol düşüyor öyle mi?
Burada bütün herkese görev düşüyor. Devlete, eğitim sistemine ve aileye görev düşüyor. Fakat erkeği eğitmedikçe, bu yönde bir bilinçlendirme yapmadıkça başka yaptırımlarla şiddeti azaltamayacak gibi görünüyor.
Röportaj: Meliha ÜÇEL