Çocukluk dönemindeki birçok arkadaşlık eşleşmesi ya da arkadaş çifti bir tarafın diğer taraftan daha güçlü, bu yüzden de daha etkili olduğuna dair gizli bir anlayışa dayanır. Dolayısıyla daha az dışadönük olan çocuklar, bu tür ilişkilerde kendilerini değerli hissetmek için fedakârlık yaparak kendilerinden ödün verirler. Bazı insanlar kendilerinde eksik olduğunu hissettikleri bazı özellikleri başkalarında bulur ve bunların dolaylı olarak keyfini çıkarırlar. Bu yüzden de zıt kişilik özelliklerine sahip birinin çekici gelmesi anlaşılabilir. Bu durum, her arkadaşın kendi değerler kümesini bozmadan tutması şartıyla sağlıklı olabilir. Ancak bir çocuk ya da bir grup tarafından reddedilme korkusu nedeniyle bazı çocuklar, yanlış olduğunu ve sonunda bundan üzüntü duyacaklarını bildikleri halde bazı davranışlar sergileyebilirler. Bu tür davranışların önüne, çocuğunuzda "kendisi" olma duygusunu oluşturarak geçebilirsiniz.
Anne babalar olarak kendi aramızdaki örnekler bu durumda da hayati bir önem taşır. Eşimize, yaşıtlarımıza, yakın akrabalarımıza ve otorite figürlerine karşı davranış biçimimiz, çocuğumuzun etrafındaki insanlarla kurduğu ilişki biçimini etkileyecektir. Örneğin bir ilişki içindeki eşlerden biri diğerine baskıcı davranıyor ve onu dikkate almıyorsa, bu davranış biçimi çocukta, hâkim olan tarafın ihtiyaçlarının daha değerli, dikkate alınmayan tarafınsa bir şekilde daha değersiz olduğu izlenimi yaratır. Bu nedenle biriyle tartıştığımızda geri adım atarak, sakinleşerek, özür dileyerek ya da affederek çözüme ulaşmak için yapabileceğimiz her şeyi denemeliyiz. Her bireyin eşit değere sahip olduğunu ve bunun ancak demokrasiyle gerçekleştirilebileceğini çocuklarımıza ispat etmek zorundayız. Çocuklarımıza söz hakkı tanıyarak bunu hayata geçirebiliriz. Açıkçası anne babalar bu konuda birtakım sınırlar koymayı severler, ama uygun olan durumlarda çocuklara biraz özerklik, bağımsızlık ve ailede söz hakkı tanımak hiç de zor değildir.
Çocuklarımıza herkes gibi onların da yaptıklarını anlatmaya, fikirlerini ifade etmeye hakları olduğunu öğretmek gerekir. Çocuklar arkadaşlık içerisindeki ‘güç’ dengesizliğinden rahatsız da olmayabilirler. Gerçekten bu durumda mutlu ve kendine güven içinde olabilirler ki böyle bir durumda en iyisi onları kendi başlarına bırakmaktır.