Her zaman karşınızdakileri anlamak yeterli değildir; sizin de karşınızdakiler tarafından anlaşıldığınızdan emin olmaya ihtiyacınız vardır. Bu anlamda iletişim, tamamen iki yönlü bir süreçtir. Kimi evlerde, yapılan genel duyuruların çocuklar tarafından duyulduğunu kontrol etmeyi sağlayan üç aşamadan oluşan gayri resmi bir kural işler: İlk seferinde, “Akşam yemeği hazır” veya “Televizyonu kapatma zamanı” gibi bir şey söylenir; ardından duyulmadığı düşünülerek çağrı bir kez daha tekrarlanır. Bu aşama sözlerin duyulduğunu, ancak tamamen duyulmazlıktan gelindiğini düşündüğünüz zamandır. Üçüncü aşama ise sözlerinizi tekrarladığınızda aktif yanıtlar almaya başladığınız; dolayısıyla kelimenin gerçek anlamıyla duyulduğunuz zamandır.
Bir şeyi ilk kez söylediğinizde çocuklarınızın dikkate almaması beceriksiz bir ebeveyn olduğunuz anlamına gelmez elbette. Ancak siz gerçek bir dünyada yaşayan ebeveynler olarak bazı genel duyuruların belli oranlarda gevşekçe takip edilmesine izin vermekten, dolayısıyla bazı şeylerin askeri disiplinle gitmemesinden mutluluk duyabilirsiniz pekâlâ. Ancak aile üyelerinden biriyle bire bir sohbette durum daha farklı olabilir.
Aşağıdaki minik diyalog bakalım size tanıdık gelecek mi?
Ebeveyn: Peki, anlaştık mı?
Çocuk: Efendim?
Ebeveyn: Anladın mı dediklerimi, anlaştık mı?
Çocuk: Yani, işte…
Ebeveyn: Peki, gelecek sefer ne yapacaksın?
Çocuk: Neyi ne yapacağım?
Ebeveyn: Söylediklerimin bir kelimesini bile dinlemedin, değil mi?
Anlaşıldığınızdan emin olmak istiyorsanız, bunun kontrolünü sohbetin sonunda değil, ta başında yapmanız yararlı olabilir. Bu tamamen açık bir şekilde ve çocuğunuzun sözünü kesmeden yapılabilir. Sadece şu gibi basit bazı soru cümleciklerine ihtiyacınız vardır: “Yanlış anlamıyorsam…?”, “Diyorsun ki…”, “… dediğinden emin misin?”, “… dediğinde … mı demek istiyorsun?”