Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın medya okur yazarlığı eğitiminin sadece ilköğretim okulu öğrencilerine değil, ebeveynlere de verilmesi konusunda bir beklentisi var.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Davut Dursun, ”Medya okur yazarlığı sadece çocuklara ilişkin bir şey değil, toplumun bütün kesimine ilişkin bir husus” dedi.
Dursun, medya okur yazarlığı eğitimiyle ilgili Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile bir çalıştay organize ettiklerini söyledi. Dursun, çalıştayla 2006 yılından itibaren ilköğretim okullarının ikinci devresinde verilmekte olan medya okur yazarlığı dersinin şimdiye kadarki uygulamasının değerlendirilmesi, müfredatının güncellenmesi ve ileriye yönelik daha etkin hale getirilmesi için yapılması gereken konuların tartışılacağını belirtti. İlköğretimde birtakım değişiklikler yapıldığını hatırlatan Dursun, şunları kaydetti: ”Adeta 4 4 4 çerçevesinde ilköğretim ve ortaöğretim yeniden yapılandırılıyor. Burada seçmeli derslerin sayısı artıyor, seçmeli derslerle ilgili bir takım paketler oluşturuluyor. Bu çerçevede medya okur yazarlığı dersinin daha etkin hale getirilmesi ve daha fazla sayıda öğrencinin seçmesi konusunda neler yapılabilir, konuşmamız lazım. Ders seçmeli mi yoksa zorunlu olarak mı belirlenmeli ya da dersin müfredatı ve üniteleri diğer derslere dağıtılarak verilmeli mi? Çoğu ülkelerde medya okur yazarlığı dersinin ünitelerinin diğer derslere, Türkçe, Sosyal Bilgiler gibi derslere dağıtılarak yedirildiği biliniyor. Bu konunun gözden geçirilmesi, tartışılması ve belli kararların alınmasını istiyoruz.”
Eğitimin ebeveynlere de verilmesi beklentisi
Dursun, çalıştayda birçok konunun ele alınacağını belirterek, ”Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, medya okur yazarlığı eğitimini sadece ilköğretim okulu öğrencilerine değil, ebeveynlere de verilmesi konusunda bir beklentisi var. Bizim de yasamızda öyle bir şey koymuştuk. Medya okur yazarlığı eğitimi sadece çocuklara ilişkin bir şey değil, toplumun bütün kesimine ilişkin bir husus. Nasıl olacağını çalıştayda konuşmak lazım” dedi. Medya okur yazarlığı denildiğinde radyo ve televizyonun merkeze alındığına dikkati çeken Dursun, çocuklar arasında yaptıkları araştırmada televizyonun öneminin 4. sıraya gerilediğini vurguladı.
Medya ve internet okur yazarlığı
Dursun, çocuklar için internetin öneminin televizyonun önüne geçtiğine işaret ederek, şunları söyledi: ”Medya okur yazarlığını, ’medya ve internet okur yazarlığı’ olarak formüle etmek gerekir. Çalıştayda konuşulacak konulardan biri de o. Çocukların iletişim araçlarına verdiği önem açısından sıralama yaptığımızda, birinci sıraya interneti, ikinci sıraya bilgisayarı, üçüncü sıraya cep telefonunu, dördüncü sıraya da televizyonu koyuyor. Dolayısıyla televizyon artık önem bakımından 4. sıraya gerilemiş durumda. Kişisel kanaatim, gözlemim de artık radyo ve televizyonun geri planda olduğu. İnternetin önemi, yeri, etkisi 1. sıraya yerleşmiş bulunuyor. Dolayısıyla medya okur yazarlığını televizyon ağırlıklı bir ders olmaktan ziyade, internet ağırlıklı bir ders olarak formüle etmek doğru olabilir. Bunları da o çalıştayda tartışmaya açacağız. Ondan sonra uzmanların vereceği karar doğrultusunda belki yeni bazı girişimlerde bulunabiliriz.”
Yanıltıcı reklamlar
Dursun, televizyonlarda halkı aldatıcı nitelikteki reklamlarla ilgili çok sayıda şikayet aldıklarını belirterek, halkın RTÜK’ün yaptırımları konusunda yanlış bir değerlendirme yaptığını kaydetti. Bal ve benzeri gıda ürünleri reklamlarının halkı aldatıcı, yanıltıcı bir reklam olup olmadığını bilmelerinin mümkün olmadığına dikkati çeken Dursun, sözlerini şöyle tamamladı: ”Neticede benim bir laboratuvarım yok. Buna Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın karar vermesi gerekiyor. Nitekim bakanlık söz konusu bal reklamlarıyla ilgili reklamların halkı yanıltıcı, halk sağlığını tehlikeye düşürücü nitelikte ürünler olduğu şeklinde karar vermesi üzerine biz de ’bu ürünler halkı yanıltıcı, sağlığa aykırı türde ürünlerdir, bunların reklamını yapamazsın’ anlamında bir açıklama yapmıştık. Dolayısıyla burada inisiyatif Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndadır. Benzeri gıda takviyesinin ilaç olarak reklam edilmesi konusu da Sağlık Bakanlığı’nda. Eczacılık Genel Müdürlüğü bize her şeye iyi geldiği iddia edilen ilaç benzeri ürün reklamının halkın sağlığını tehlikeye düşürücü nitelikte olduğunu ve dolayısıyla halkı yanılttıklarını açıklaması üzerine, bizim de ’yanıltıcı reklam yapılamaz’ şeklindeki yasal düzenleme nedeniyle ilgili kişilere, ’halkın sağlığını tehlikeye atıyorsunuz, yanıltıcı reklam yapıyorsunuz’ diyebilme imkanımız doğdu. Öncelik Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’nda. Onların tespitleri üzerine biz de sistemi iletiyoruz.”