İnsanlara güvenmenin bu kadar zor olduğu bir zamanda, nihayet güveneceğiniz insanı bulup sonra onun kim olduğunu unuttuğunuzu düşünebiliyor musunuz?
“Memento” hatırla anlamına gelen Latince kelime.
Aynı isimle çekilen bir filmden bahsetmek istiyorum; yönetmenliğini Jonathan Nolan’ın yaptığı başrollerini Guy Pearce ve Carrie-Anne Moss’un paylaştığı ve muhteşem kurgusu olan bir film.
Kısaca filmi özetlersek, geçirdiği kaza sonucu yeni hatıralar oluşturamayan bir adamın, hayatını karısının katilini aramaya adama öyküsü…
Ancak her yeni öğrendiğini 15-20 dakika gibi kısa bir sürede unutan, en basit bilgileri dahi hatırlamak için sürekli küçük notlar alan ve başına gelen olayı aydınlatmak için gerekli ve önemli bilgileri vücuduna dövme ile yazdıran bir adamın dramı.
Kim olduğumuzu anlamamız, geliştirmemiz ve hatta değiştirebilmemiz için ihtiyacımız olan en önemli şey aklımız ve hatıralarımız…
Birçoğumuz geçmişe dönük hatıralarını ve anılarını değişmez bir gerçeklik olarak kabul eder ve olayların aynen hatırladıkları gibi geliştiğine inanırlar. Oysaki beynimiz bir bilgisayar gibi çalışmaz ve kaydetmez. Beynimiz başımızdan geçen bir olayda odanın şeklini değiştirebilir, oturduğumuz koltuğun aslında bir sandalye olduğuna bize inandırabilir, geçen olaydaki insanları dahi yanlış hatırlayabilir.
Eğer beynimizin kayıtlarına yüzde yüz güvenemeyeceksek neye güvenebiliriz…
Belki tüm hislerimize, iç güdülerimize ve belki de o içimizdeki küçük sese kulak vermeliyiz.
Sadece anılarımıza ve hatırladıklarımıza değil…