Bu sene bahar bizim aileye bir hızlı geldi ki sormayın! Önce canım kızlarım artık iki basamaklı yaşlara geçiş yaptılar 10 yaşında oldular. Yavaş yavaş çocukluk hallerinden genç kızlık hallerine geçmeye başladılar. Zamanın bu kadar hızlı geçmesine hafiften isyan etmiyor değilim. Hala kucağımdaki mis kokulu bebeklik hallerini hatırlarken şimdi koca kız olmaları ne kadar mutlu etse de hafiften içimi burkuyor.
Bu duygusallıkla bahara girmişken kardeşim erlen doğum yaptı. Yasemin ( bizim aramızda Yaso ) bizi heyecanlandırarak 7 hafta once dünyaya geldi. Kilosu ve boyu benim kızlarım kadar doğmuş olsada 1 haftasını yoğun bakımda geçirerek hepimizi heyecanlandırdı. Neyse artık evinde annesiyle mutlu birşekilde dünyaya gülümsüyor.
Teyzesi ve birazda deneyimli biri olarak evde birçok şeyini ben yapma fırsatı buldum ki en keyiflisi ilk banyosuydu sanırım. Tüm bu koşturmanın içinde 10 sene sonra bana bir anda birşey dank etti. Ben bu kadar küçük iki bebekle eve gelip nasıl yaptım! İnsan nedense vakit geçtikçe yaşadığı zor şeyleri unutuyor. Beyin hep güzellikleri hatırlatıyor.
Ela ve Lal ile ilk eve geldiğim ve başbaşa kaldığımız an canlandı gözümde.ikiside aynı anda ağlamaya başladıklarında beni saran heyecan ve panik! Ben şimdi ne yapacağım !
O günleri ne kadar çabuk unutmuşum. Yada başa gelen çekilir misali hiç anlamamışım, mantıklı olarak düşünmeden yaşamışım ..
10 sene sonra Yaso ya bakarken bir anda tüm bunları düşündüm ve kızlarımın 10 senesi film şeridi gibi geçti gözümden. Şimdi görenler aaa büyütümüşsün artık senin işin bitmiş diyorlar ! Bende asıl şimdi başlıyor diye yanıt veriyorum. Bu zamana kadar olan bence daha çok fiziksel yorgunluktu. Uykusuzluk , yemek problemi , yürüdüler, düştüler hangi okula versem dertleri aslında en kolay olanlarıymış meğerse…Oysa şimdi büyüdükçe problemleride büyüyor ve fiziksel yorgunluk bence çok daha büyük ruhsal bir yorgunluğa geçiyor. Okulda ve dışarıda insanların sürekli
kıyaslaması ,rekabet ettirmeleri dışında pre ergenlik dönemi ,kendi istediklerini kabul ettirmeye çalıştıkları yavaş yavaş çocuk kimliklerinden sıyrıldıkları ve dizinizin dibinde yavaş yavaş ayrılıp çevreye adım attıklerı bir döneme giriyoruz.
Şimdi hal hareket ve davranış olarak bazen hala çocuk gibi davransalar da bazende tamamen genç kız havasına bürünüyorlar. Yüzlerini inceliyorlar ufak bir sivilcemsi şey gördüklerinde anneeeeee bu sivilce nasıl geçer diye hafiften panik oluyorlar..
Gün be gün değişimlerine tanık olmak çok güzel de bir de bizi bekleyen ergenlik dönemi var. Muhtemelen ilk kez aşık olacaklar , belkide ilk kalp kırıklıklarını yaşayacaklar . İlk kez arkadaşlarıyla yanlız dışarı çıkacaklar vb. Artık yavaş yavaş korumamız altından çıkıp dışarıdaki dünyada yavaş yavaş kendilerine yer edinecekleri bir dönem bekliyor bizi.
Şimdi annelerimizin biz ne kadar büyümüş olsakta hala gözlerinde nasıl çocuk olarak kaldığımızı anlıyorum. Gelecek yılların bize neler yaşatacağını bilmiyorum , hafiften korkuyorumda daha doğrusu etrafımdaki gençlere bakıp endişeleniyorum ama daha şimdiden bencilce dizimin dibinde oturdukları o küçüklük hallerini özlüyorum.
Sevgilerimle ,
Ela ve Lal ‘in annesi ,
Ayşe Van Şenbak