Biraz geç kalmış, konuyu takip etmiş, olaya vakıf bir ve son bir Özgecan Aslan yazısı ile size bildiklerinizi anlatacağım!
Üzüldük! Türkiye olarak bir acı günümüz daha oldu takvim yapraklarında. Neyse ki bu defa "kader,fıtrat" vb. adice açıklamalar hiç kimse tarafından beyin kazanımızı ateşe vermedi.
Olay nasıl olmuştu?
1.Suphi Altındöken (!) Yaşamının ve hayallerinin merkezinde bir genç kızı, sırf cinsel fakirliği yüzünden alıkoymaya çalışmış, Özgecan'ımız direnmiş, kendini korumak adına' biber gazı' sıkmış ama kendini bu caniden koruyamamıştı.
Cani; önce Özgecan' ımızı bıçakla, daha sonra levye ile etkisiz hale getirmiş, babasının ifadesine göre "Araçta henüz canlı iken bileklerini kesti,içeriden hırıltılar geliyordu"demişti. Daha sonra 3 şerefsiz kızımızı yok etmek amacı ile yakmış ama ilahi adalet tecelli etmiş ve zanlılar ilk adımda yakayı ele vermişti. Buraya kadar olanlar olaylar,sonrası duygular...
Peki ya bizler ne yaptık?
Aslında çok şey denedik,çok fazla çaba harcadık kadına şiddet konusunda. Fakat sesimizi duyan, sokaktaki hareketimizi görüp katılan ya da "Ulan ben niye bu insanlar gibi düşünmüyorum" diyerek uyanan olmadı. Şiddet bitmedi,arttı! Polis tamamen konuda soyuttu ve hiçbir halta yaramadı. Koruma olarak kadına verdiler, polis sadece haftada bir defa aradı "Sorun var mı? "Diye sordu ve kapattı. Sonra biz bir gün önce "Sorun yok" diyen kadının, ertesi günü sokak ortasında canice kafasına iki el ateş edilerek öldürülmesini okuduk,izledik. Hepsini okuduk,izledik ve bir yerde geçiştirilecek konu haline getirdik... Erkek olarak utandık, ne konuya müdahale edebildik, ne o soysuzlara hak ettikleri cezaları aldırabildik... Sonuç olarak hicbir şeyi değiştiremedik... Kusura bakmayın tüm kadın ve Özgecanlar, biz sizi korumayı beceremedik. Çünkü siyasetçilerin kadını alçaltmaya çalıştığı toplumda, biz kadını siyaset desteği ve toplum örneği olmadan yapamadık. Yazılar, kitaplar yazdım "Kadına tapın" diye yalvardım ama onlar "Yakın" anlamış, yine hüsran ile konuyu kapattık.
Ama için rahat olsun genç, onlar senin acını yerde bırakmayacak insanların ortasında ve idam çıksın diye kendileri yalvaracak her saniye! Biri daha ilk geceden şişeye oturtuldu, hastaneye kaldırıldı ve kalçadan şişe kırıklarını temizlediler... Bu daha az onlara, senin gibi ölmeyecekler belki ama bu acıdan her gün ölmek için yalvaracaklar...
İşte senin farkın bu ! Sen, yaşamak için yalvardın belki ama onlar ölmek için yalvaracak ve bir gün senin karşına çıkacaklar. Bekle Özgecan, o günler yakın.
Belki senin ateşin ve acın ile yükselen sahip çıkma değerleri, bu konuda bize yardımcı olur ve bu konular biter... Sen bizim gibi olmadın, biz "Bir" sana,senin gibi olanlara sahip çıkamadık ama sen "Binlerce" senin gibi olma ihtimali olana sahip çıktın...
Teşekkürler Özgecan,
Mekanın Cennet Olsun Güzel İnsan
Onur Toraman