Sevgili arkadaşım Sevim ile sohbet ederken, ne kadar çok insanın aşkı yaşamakta ne kadar zorlandığından dem vurdu. Aşkı yaşamak için neyi bilmek gerekiyordu acaba... Geçenlerde yeğeninin legolarını bulduğunu ve legolardan ev yaptığını anlattı. Fakat başka bir şekil daha yapmak istediğinde önce evi bozması gerektiğini fark etmiş. Kendi kendine sormuş, “legolar yeterli değilken yeniyi yapmam için eskiyi bozmam mı gerekiyor, eski dururken yeniyi yapamaz mıyım?”
Cevap çok açıktı aslında... Hayır, yapamazdı çünkü legolar yeterli değildi.
Tıpkı insanların AŞK’ı yaşama biçimi gibi, tıpkı AŞK’ı nasıl yaşacaklarını bilmedikleri gibi... Tıpkı AŞK’ın önündeki engeller gibi. Biz de yeni öğrenmiştik aslında “aşk için ölmeli aşk o zaman aşk”ın anlamını. AŞK için neyi bilmemizin yeterli olduğunu. Yani şimdiye kadarki ezberlerimizi bozmamız gerektiğini.
Evet şimdi ezber bozma zamanı, şimdi AŞK’ı yaşama zamanı, şimdi biliyoruz ki yeni bir şey inşa etmek için eskiyi bozmak gerekiyor. Eğer ezberler bozulmasaydı bu güzellik, bu AŞK yaşanır mıydı?
Köklü inançlar, asla değişmez dediğin değer yargıların, hiçbir şekilde taviz vermediğin doğruların, gururun, uğruna çok şeylerden vazgeçtiğin toplumsal kurallara uyma eğilimin, korkuların, kaygıların, güvensizliklerin, tüm bunları yıkmaya değer denilen insan için, kendin için yıkılmasaydı yaşanır mıydı bu AŞK?
Sahip çıkmalı insan duygularına, kendine, sevdiğine; bunun için de geçmişi bırakmalı, köprüleri yıkmalı, arkaya bakmamalı, cesur olmalı. AŞK’ı yaşamanın aslında çok kolay olduğunu bilmeli.
İnsan kendine şans vermeli, kendine değer vermeli; insan kendini gerçekten sevmeli çünkü ancak o zaman ezberlerini bozar, yeniyi inşa eder. Ancak o zaman inanır kendine, sevdiğine, hayata, o zaman söz verir birlikte MUTLULUĞA, AŞKA, HUZURA…