Geçen zamanın telafisi yok ve insanın en büyük maliyeti zaman.
Yaşamadığın "an"ların yansıması olan gelecekten neler bekleyebilirsin?
Yaşanmış ve bitmiş olayların öğretisini alıp geçmişte ait oldukları yerde bırakmadığın sürece sürekli aynı etkiyi geleceğine yayıyorsun.
Böylelikle içinde olduğun tüm anları boş geçiriyorsun. Geçmişteki olumsuzlukları geleceğe taşıyan köprü olarak gerçek anlamından uzak bir yaşam sürüyorsun. Buna hakkın var mı?
Geçmişteki yazılarımdan birini bu cümlelerle bitirmiştim... Bugün biraz geçmişe gitmek geldi içimden; zira bugün yeni yaşımı kutluyorum.
İnsanlar yeni yaşlarını kutladıkları gün genelde zaman kavramı, geçmiş kavramı gelir akla. Neden? Çünkü kutladığın şey zamanla ilgilidir. Sonra yaşanmışlıklar, sonra yaşayacakların...
Ben çok daha iyi bir şey yaptım, yeni yaşımı çok önemli bir şeyi öğrenerek yaşıyorum: "An" kavramını tanıdım. Anladım, kabul ettim. An'a teslim oldum.
Neler mi kazandım?
Kendimi nesnelerle, insanlarla, olaylarla tanımlamayı bıraktım. Etkilenen boyuttan etkileyen boyuta geçtim, hep istediğim şeyleri yaptım. İstemediklerimi yaşadığımda dahi aslında yine istediğim şeyi yaptığımı fark ettim, istememeyi...
Her şey kendi içinde dengesini buluyor, sistem böyle çalışıyor. Direnmek yok, itiraz yok, isyan yok, nedeni sorgulamak yok, içsel huzursuzluk yok, mutsuzluk yok, sevgisizlik yok; yani içinde olduğum tüm anları boş geçirmiyorum. "An"da yaşadığımda her şey ben, ben her şey..
Sakinlik, sükunet, teslim olma, huzur ve mutluluk var... Yeterli değil mi sizce?