Yüz naklinin düşündürdükleri
Hemen hepimizin hatırladığı 1997 yapımı Face off (yüz yüze) filmi gerçek mi oluyor?. Bilimsel çevrelerde yüz nakli konusunda zorlu tartışmalar halen sürerken; yüz naklinin herkese uygulanabilir rutin bir uygulamaya dönüştüğü konusuna, net olarak evet demek herhalde şimdilik mümkün değil. Yıllardır yüzün kopan küçük parçalarının mikrocerrahi yöntemiyle kendi vücuduna nakledilmesi işlemi başarıyla sürdürülüyordu. Teknolojinin, mikroskobun gelişmesi ve cerrahi tekniklerin ilerlemesi ile kopan kulak, burun ucu, saç parçaları gibi kısımları kendi yerlerine adapte edildi.
Yanık, kazalar veya doğumsal nedenlerle yüzünde ileri derecede deformite oluşmuş hastalara boyun veya gövdeden derilerle çok seanslı girişimlerin çoğunlukla mutlu sonuçlarla bitmemesi, yeni arayışlara yüz nakline ufuk açtı. 2002 de başlayan bu arayış, kısmi olarak yüzün değişik kısımlarının yeni ölen vericilerden alınarak nakledilmesi, uygulanmaya başlandı. Parsiyel yüz nakli ilk olarak Fransa’da 2005 deburun ve üst dudakla yanağı içine alan bir bölge köpek saldırısıyla yüzü parçalanan hastaya nakledildi İkinci yüz nakli biraz daha hacimli bir yüz bölgesinin nakli olup Nisan 2006'da Çin'de yapıldı. Ancak hastanın ömür boyu kullanması gereken immunsupresyon ilaçlarını bırakması nedeniyle iki yıl sonra öldü.
İlk tam yüz nakli ise 2010 Martında İspanya’da ateşli silahla yaralanmış bir hastaya uygulandı. Ülkemizde ise ilk kez 21 Ocakta Dr Özkan ve ekibi ardından, 24 Şubatta Dr Nasır ve ekibi tarafınca tam yüz nakli yanık nedeniyle başvuran hastalara başarıyla uygulandı.
Kompozit yüz dokusu olarak tarif edilen,yüzün deri ve altındaki mimik kasları, sinirleri ve hatta bazen kemik parçalarıyla bir bütün olarak bir insandan başka birisine naklinde temel bazı sorunların aşılması gerekliliği süreci başladı. Donör, yani yüz bölümünü verecek kaynak kişinin bulunması ve bununda alıcı dokusuyla doku uygunluğunun mümkün olduğunca olması sorunların başındaydı. Yüz nakli yapılan hastanın da ömür boyu bağışıklığı baskılayan enfeksiyona meyili artıran immunsupresyon ilaçlarını kullanmak zorunluluğu vardır. Uzun süre bu ilaçların kullanılması hayatı tehdit edebilen enfeksiyonlara yakalanma , böbrek hasarı ve kansere yakalanma gibi sorunları da mevut. Belki de vucut nakledilen dokuyu reddedecek ve yeniden birdaha yüz nakli veya deri ile bu bölgelerin yamanması süreci başlayabilecek. Yüz nakline hastanın yaşam süresini etkilediği için karşı çıkanlar da oldu.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen o kadar hasarlanmış yüzü olan ve psikolojik olarak o kadar hayatından bezmiş bu ameliyatı bekleyen insan var ki. Akdeniz Üniversitesine yüz nakline başvuran hastaların sayısı 25’i aşmış durumda. Tabi ki bu konunun birde hukuksal yönlerinin oturması, yasal prosedürlerin, yüz nakline izin verecek kurulların oluşturulması süreci var. Sağlık bakanlığının çıkardığı Kompozit Doku Nakli Yönergesi yüz nakli yapılması için gerekli koşullar ve izinleri düzenliyor. Ülkemizin başarılı Plastik Cerrahları için yüz naklini yapmak teknik olarak problem olmayacaktır. Bu işi şimdiden gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesindeki değerli Plastik Cerrahi ekiplerini tebrik etmek gerekir. Ancak yüz nakli yapılan hastalarda sinir iyileşmesi süreci tamamlanana kadar yüzdeki maske ifade, mimiklerin kullanılamaması, daha sonrasında da sonucun tam ne olacağının kestirilememesi su an belirsizliğini koruyor. Hastanın kendi yüzüne alışma süreci, verici yakınlarını dahi etkileyen psikolojik hasar sürecinin atlatılması zaman alabilir. Hukuksal olumsuzlukların ortaya çıkmadığı, bilimsel ilerlemenin de önünün tıkanmadığı bir sürecin devamını diliyorum.Ulus olarak yeniliklere ne kadar açık olduğumuz ortada.Keşfetmeyi seviyoruz. Ancak detayları atlıyor muyuz ne dersiniz ?